Aşk-ı İstanbul bana en huzur veren iş oldu

1dk okuma

Uzun yıllar sanat galerisi işleten Ayfer Toprak, bir süredir koku işinde. Aşk-ı İstanbul adıyla yeni bir koku markası yaratan Ayfer Toprak, “Eskiden evlere girdiğimde duvarlarındaki tablolara bakardım, şimdi evlerin kokusuna dikkat ediyorum” diyor. Babası Halis Toprak’ın Türkiye’ye kırgın vefat ettiğini anlatan Ayfer Toprak, “Bizim ailemizin sınavı da buymuş. TMSF babama haksızlık yaptı. Babam hep yatırım yapan bir insandı. Benim idolüm, mentorumdu. 16 fabrikamız vardı, şu an 14’ü kapalı” diyor.

Haberin Devamı

Babanız tekstille başlayıp, çok sayıda fabrika açan bir sanayiciydi. Şahsına münhasır bir insandı. Hayatının son döneminde ise bir çöküş yaşadı. Siz de babanızla çalıştınız, onunla iş yaşamına atıldınız, değil mi?
Evet, babamla 20 yıldan fazla çalıştım. Babadan geliyor girişimcilik. Ben 22 yaşında oğluma hamileyken Londra’daydım. İkinci hamileliğimdi, ilk hamileliğimde kötü bir dönem geçirmiştim, Londra’da hayata geri dönmüştüm. 22 yaşında ikinci kez hamile kaldım. Karnım burnumda İngilizce kurslarına gidiyor, sanat galerini geziyordum. Müzayedelere gidiyordum. Oğlum oldu. Türkiye’ye dönünce çalışmak istedim.

Sanat Galerisi işi Londra’da aklınıza girmiş. Babanızı ikna etmekte zorlandınız mı?
Babama “galeri açmak istiyorum” dedim. Babam “Otomobil galerisi mi?” dedi. Babam sanat işine pek ikna olmadı. 24 yaşındaydım. Rahmetli Özal’ın Okluk Koyu’ndaki yazlığına gitmiştik. Orada sanat galerisi açmak istediğimi söyledim, babamın yanında da çalışıyordum. Rahmetli Özal ve Semra Hanım da “Açmalısın, işleri de yumuşatır sanat” dediler. Ben dönüşte hazırlandım. Babam da destekledi.

Nasıldı ilk dönemler?
1993 yılında Aksaray’daki merkezimizin altında açtık galeriyi. Orada 8 katlı binamız vardı. Seramik mağazamız da oradaydı. Orada galerimiz de oldu. İlklerdendir Türkiye’de. Galerimiz Mart ayında açıldı. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü haftasına da denk gelmişti. 10 kadın sanatçıyla açtık. Şirketteki görevlerim devam ediyordu. Galeri açılınca basında çok yer buldu. Babam, “Fabrikalarımız bu kadar yer bulmadı” demişti.

HER AVM’DE SANAT GALERİMİZ OLSUN İSTERDİM
Uzun dönem sanat galerisini yönettiniz. Neydi hedefleriniz? Neden vazgeçtiniz?
Yoruldum. Her ay sergi açmaktan, organizasyonlardan. Her AVM’de 100 metrekarelik sergi alanımız olsun isterdim. Çok mücadele verdim sanatla ilgili. Böyle hayallerim, hedeflerim vardı. Ama sonuçta 25 yıl sonucunda sanat işinden kendimi emekli ettim.

10 çocuklu bir insandı babanız. Siz babanızla özel bir ilişki kurabildiniz, birlikte çalıştınız…Şimdi bakınca neyi yanlış yaptı diye düşünüyorsunuz?
Babam bambaşka bir adamdı. Hep çalışırdı. Onların dönemi farklıydı. Çocuklarından değerli olan şey işi ve memleketiydi. Ben oğlum olunca “part time çalışırım” dedim. Babam, “İşine gitmesen işin batacak, oğluna gitmesen oğlunu kaybedeksin. Hangisi?” dedi. Ben “iş batsın, evladım öncelikli” dedim. Babam “senden büyük iş kadını olmaz” yorumunu yaptı. Babam çok kötü, zor bir dönem yaşadı. TMSF her şeye el koydu. Babam bunları hiç haketmedi. Çok yazık oldu. 16 fabrika vardı. Şu an 2’si çalışıyor. Biri kirada, birini biz çalıştırıyoruz. 14 fabrikamız ise bekliyor. 7 yıldır duruyor fabrikalar. Babam işe yatırım yaptı. Doğu’da Lice’de fabrika kurdu. Sarıkamış’ta dünyanın en güzel toz karı vardır, orada otel açtı. Babam borçlarını da ödedi. 80 milyon dolar ihracatı vardı seramik fabrikasının. Babam hep işine yatırım yapan bir insan olmuştu. Kısmet. Bu da bizim hayattaki sınavımızmış.

Yurtdışında vefat ettiğinde babanız, “Babam kırgın gitti” demiştiniz. Sağlık durumunun iyi olmadığı dönemde de Türkiye’ye dönmek istemediği söylenmişti. Doğru mu?
Babam Türkiye’ye kırgın gitti. Cumhurbaşkanı 2 kere uçak göndermek istedi. Birinde kar engeli, birinde babamın nefes darlığı sorunu oldu. Son olarak biz uçak tuttuk, sabah gelecekti. Sabah 7.15’te babam vefat etti. Babam Türkiye’ye çok kırgındı. Gelmek istemedi. Keşke koku işine girdiğimi görseydi. Babam benle hep gururlanırdı.

SENEDE 10 BİN KOKU SATIYORUZ
Siz koku işine nasıl girdiniz?
Bu işe ilk arkadaşım Bener Bilgiç sayesinde girdim. O kürk-deri işi yapıyordu. Onunla o işi yapmaya başladık. Bir ortağımız daha vardı. O daha sonra ayrıldı. Biz 2 yıl devam ettik. Koleksiyon hazırlayıp alışveriş şenliklerine giriyorduk. Sonra bir arkadaşımın tavsiyesiyle koku işine girdik. Aslında o işi bana yıllar önce biri önermiş ve beyaz sabun kokusunu göndermişti. Ben de bu işi yapan birine önermiştim. “Bize birkaç koli beyaz sabun kokusu yap” dedim, 1000 adet yaptı. Bize de “kürklerin yanına koyup satarsınız” dedi. Ben de reklam ajansında çalışan oğlum Efe’ye söyledim. Efe, “Size ortak olur, yardım ederim ama alışveriş şenliklerine gitmem” dedi. Biz kürk işinden vazgeçtik. Koku işini oğlumla devam ettirdik. Beyaz sabun kokusundan sonra amber ve pudra kokularını yaptık. Divan’lara ve BigChefs’lere girdik. Tüm alışveriş şenliklerine katılıyoruz. Bodrum’da neredeyse tüm restoranlara, otellere satıyoruz. İstanbul’da da yayıldık. İstanbul’da 3 bayimiz var. Anatolia Home’larda satılıyoruz. Bodrum’da da İpekçe ve Maça Kızı’nda satılıyor. Bursa’da da satılıyor. Ankara ve İzmir’de arıyoruz. Urfa’dan teklif geldi. Bayimiz olmak isteyenler var. Biz senede 10 bin koku satıyoruz şimdilik.

Mağaza açma planınız var mı?
Ben mağazalaşmak istemiyorum. Oğlum isterse açabilir ama bence otellere ve restoranlara hizmet vermek ve alışveriş şenliklerinde satmak daha doğru strateji. Çünkü mağaza kiraları çok yüksek. O paralar koku satarak kazanılamaz. Bizim tüm kokularımız organik. Benim alerjilerim var. Kimyasal kokuları ben kullanamam. Şimdi Bodrum kokusu yapmak istiyorum. Mandalina, turunçgiller kokusu istiyorum. Otellerde ve restoranlarda hızla yaygınlaştık ama çok bilinen bir iş değil Türkiye’de. Çok potansiyel var.
Yabancı otel zincirlerine girerek dünyaya açılmayı planlıyor musunuz?
Yabancı markalara girmek zor, çünkü onların kendi kokuları var. Yabancı oteller kendi kokularıyla geliyor. Ama Türkiye’de potansiyel büyük. Genç olsam elimde çanta gezerim. Şimdilik kullananların tavsiyesiyle ilerliyoruz.

Aile işlerinizle ilgileniyor musunuz?
Uğraşıyoruz. İki erkek kardeşim daha çok uğraşıyor. Bekliyoruz. Belki bir grup gelir alır, çünkü Toprak Seramik’in adı var. Eskişehir, Bilecik, Diyarbakır’da fabrikalarımız, Milas’ta madencilik işimiz var. Sarıkamış’ta da otel var. Bir dönem 10 bin kişi çalışıyordu. Şimdi 2’si dışında tüm fabrikalar duruyor.

Sanat işini özlüyor musunuz?
Çok güzel bir işti. Ben uzun yıllar yaptım. Bizden sonra da galeri sayısı çoğaldı. Koku işi bana iyi geldi, bana huzur veren bir iş oldu. Keyifle yaptığım bir iş oldu. Eskiden bir eve girince resim var mı diye bakardım, şimdi eve, banyoya girince direkt kokluyorum. Avrupa’da da en çok koku mağazalarını geziyorum. Bana emeklilik işi gibi geliyor.

Haberle ilgili daha fazlası: