Zeynel Okçu / Kıdemli DanışmanMasters Training International
zeynel@masterstraining-int.com
Belirttiğim gibi, değişimlerden en fazla etkilendiği düşünülen kavramlardan biridir liderlik. Yönetim bilimleri tarafından ele alınan farklı modelleri, havalı isimleri, çeşitli akrostişlerle bezenen tanımları vardır. Ama acaba gerçek “liderlik” o kadar değişkenlik gösteriyor mu gerçekten? Önümüzdeki yılları şekillendirecek olan yapay zeka (AI) teknolojisi örneğin, liderliğin tanımının yeniden yapılanmasına sebebiyet verecek mi? Yapay zeka teknolojisinin ilerlemesiyle beraber, gelecekte insanlar tarafından yapılacak işlerin çok ama çok azalacağını artık sadece fütüristler değil, iş dünyası da dile getiriyor. Tekrar gerektiren işlerin bir çoğu yapay zeka tarafından yapılacak, insanlara kalan başlıklar ise sanat gibi yaratıcılık gerektiren işler ve tabii ki liderlik olarak görünüyor.
Geleceğe geçmişten bakmayı her zaman sevmişimdir. Liderlik konusuna da geçmişten baktığımızda bilim insanları ve konuyla ilgilenenler önce fiziksel özellikler üzerinden değerlendirmişler konuyu, örneklerin ve ölçümlerin yetersiz kalmasıyla davranışsal, durumsal, dönüştürücü, geliştirici, çoğaltıcı, otantik, VUCA liderliği gibi çok çeşitli başlıklarda kavramlar üretmişlerdir.
Bu kavramlar içinde, sanırım herbir birey için en anlamlı olanı, kendi deneyimlediği liderlik ve ondan çıkardıkları dersler olsa gerek. İşte ben de kendi liderlik yolculuğuma bakarak, kendi liderlik olmazsa olmazlarımı değerlendirdim.
Okuduğum okul nedeniyle liderliğin teorik kısmıyla yoğun bir şekilde ilgilenmek durumunda kaldım, daha sonra da yıllarca yaptığım iş nedeniyle dünyanın farklı coğrafyalarında çok farklı kültürel geçmişlerden gelen ekiplere, doğanın çetin ve taviz kabul etmez koşulları içinde ve ticari hedefleri göz ardı etme lüksü olmaksızın liderlik yaptım.
Elbette temeli sağlam oluşturmak ve bunun için de temelin malzemelerini belirlemek en önemlisidir. Ben de bu sırayla konuyu aktarmaya çalışacağım:
Liderliğin temelinde öncelikle kendimizi daha sonra da diğerlerini tanımanın yattığını düşünürüm.
Sun Tzu’nun da dediği gibi: Hem kendimizi hem de diğerlerini tanırsak hayatta hiçbir savaşı kaybetmeyiz, kendimizi tanır başkalarını tanımazsak bazen kazanır bazen kaybederiz, ne kendimizi ne de diğerlerini tanımaz isek hayatta hiçbir savaşı kazanamayız.
Bu temelin içine de, değişkenliği sürekli artan dünyaya öngörü ile yaklaşmanın, şu anki durum ve geleceğin getirecekleri hakkındaki belirsizliği anlamaya çalışarak yaklaşmanın, anahtar karar unsurlarının çokluğundan doğan karmaşaya kaosu anlamlandırmaya çalışarak yaklaşmanın ve belki de “doğru cevabın” olmadığı muğlaklığa, hiyerarşiyi kenetlenmeye dönüştüren çeviklikle yaklaşmanın önemini eklemek gerektiğine inanıyorum.
Oluşturduğumuz temelin üzerine inşaa aşamasında ise, algılarınızın kontrolünü elinize aldığınızda, önyargılarınızı birer birer yıkmaya başladığınızda ve bakış açınızı genişletip sorunları tanımlamayı başarabildiğinizde projektörler yanmaya, yolunuz aydınlanmaya ve hedefiniz/hedefleriniz belirmeye başlayacak ve kendi yaşamınızın lideri olma yolunda çok büyük bir adım atabileceksiniz.
Bunlar tabii yazıldığı kadar kolay değil, büyük emek, büyük çaba, ciddi bir iç disiplin gerektiriyor. Ve diyelim bu önemli üç detayı da yönetebildiniz, işte karşınızda bir başka önemli adım daha: hedefini belirlemek….
Gerek simülasyonlu, gerekse fiziksel olarak gerçekleştirdiğim doğada canlı kalma eğitimlerim sırasında, eğitimin bir bölümünde, katılımcıların tek görevi yiyecek, içecek, barınma gibi temel ihtiyaçların hepsini doğadan karşılamak olacak şekilde ormana giriyoruz, ellerindeki tek araç bir bıçak… Görev gayet net ama ilginçtir katılımcıların bana ilk sordukları soru “pusula vermeyecek misin?” oluyor. Ben de diyorum ki buyur 10 adet pusula sana, ne yapacaksın bunlarla? Nereye gideceksin? Hedefin ne?
Evet, biz insanlar, daima bir pusula peşinde koşuyoruz. Bize yön gösterecek bir destek arıyoruz hep. Ama, eğer bir hedefiniz yoksa, dünyanın tüm pusulalarına, en ileri teknoloji içeren yön gösterme cihazlarına da sahip olsanız ne olacak ki? Evet hareket edersiniz belki ama nereye gideceksiniz ki eğer nereye gitmek istediğinizi bilmiyorsanız? Yapacağınız olsa olsa, dönüp durmak ve hatta belki onca yol katettikten sonra bulunduğunuz noktaya geri dönmek bile olabilir.
Gerçek liderlik, işte böyle, hayatın kontrolünü eline almaktan ve belirlediğin hedeflere doğru yaşamını yönlendirmekten geçiyor. Ancak bu şekilde öncelikle kendi hayatınızın lideri daha sonra da “istediğiniz hayatın” lideri olabilirsiniz.
Sağlıcakla kalın…