Hayali miydi?

3dk okuma

“FENERBAHÇE Cumhuriyeti gerçek oluyor” başlığını taşıyordu spor sayfasının 21 Kasım tarihli manşeti. “Nasıl gerçek oluyor” diye merak edip haberi okuduğunuzda, “Fenerbahçe’nin Adriyatik Denizi’nde bir ada satın almak üzere araştırmalara başladığını” öğreniyordunuz sadece. Fenerbahçe Cumhuriyeti’nin nasıl gerçek olacağı, dahası adada ne yapılacağı konusunda hiçbir bilgi yoktu.

Haberin Devamı

Aslında Fenerbahçe’nin ada alacağı haberi, aynı gün Sabah ve Takvim gazetelerinin spor sayfalarında da vardı. Sabah ve Takvim, Hürriyet’ten farklı olarak Fenerbahçe’nin adada lüks evler yapıp satacağını yazmıştı. Bu haberler hayli ilgi çekti. Sporla ilgili internet siteleri hemen kopyaladı. Hürriyet’in internet sitesinde de çok sayıda yorum aldı haber. Ancak bazı okurlar, haberi “hayal” olarak yorumladılar. Serdar Gürel adlı okur “Hangi adayı, Fenerbahçe neden satın alıyor? Alıp sosyal tesis mi yapacak? Huzurevi mi? Yoksa meclis binası mı?” sorularını içeren bir mail gönderdi. O da Hürriyet spor servisinin hazırladığı bu haberi gerçekçi bulmamıştı.
Ardından aynı gün içinde Fenerbahçe’den yalanlama geldi. Hem de alaycı bir dil kullanılmıştı kulübün resmi açıklamasında: “Hürriyet, Sabah ve Takvim gazetelerinde, kulübümüzün bir ada satın alacağı şeklinde çıkan haberler yalandır. Fenerbahçe’nin bu tarz bir projesi ve planlaması bulunmamaktadır. Kamuoyundan bu tür hayali haberlere itibar etmemesini rica ederiz.”
Böyle bir açıklamadan sonra gazetecilikte iki yöntem söz konusu olabilir; ya açıklamayı yayımlar haberin yanlışlığını kabul edersiniz ya da haberin doğruluğunu gösteren yeni kanıtlar ortaya koyar, haberinize sahip çıkarsınız. Hürriyet spor servisi, bu iki yönteme de başvurmadı; ne açıklama yayımlandı ne de haberle ilgili bir savunma refleksi ortaya konuldu. Bu konuyu yazmadan önce bir süre gözlemeye karar verdim. Haberde “detayların daha sonra belli olacağı” yazıldığı ve arkadaşlar da “haberi doğrulatarak yazdıklarını” söyledikleri için zamanla yeni bilgiler ortaya çıkıp çıkmayacağından emin olmak istedim. Ama artık iki aya yakın zaman geçtiğine ve yeni bir gelişme olmadığına göre, bu haberle ilgili görüşümü yazabilirim. Haberin hazırlanma aşamasında gazetecilik hataları yapıldığı açık. Yeterince araştırılmamış, haberin temel unsurları eksik bırakılmış. Kaynağını geçtim; neden, nasıl sorularının yanıtları da yok haberde. Sayfadaki ada fotoğrafı bile internetten gelişigüzel seçilmiş...
“FB neden ada alacak?” ve “Fenerbahçe Cumhuriyeti kavramı nasıl gerçekleşecek?” sorularının yanıtları olmayınca gazetedeki bu metin, haberden çok bir kurguya benziyor. “Hayali haber” eleştirilerine verecek başkaca bir yanıt bulamıyorum maalesef...

Hatalarda zamanaşımı

Haberin Devamı

FENERBAHÇE’nin Kadın Basketbol Takımı’nın ABD’li oyuncusu Angel McCoughtry, sevgilisi Brande Elise ile nişanlanmış, nişan fotoğraflarını da sosyal medyada paylaşmıştı. Hurriyet.com.tr’de 26 Kasım’da yayımlanan haberde bu bilgiler veriliyor, “nişan töreni”nden de fotoğraflar aktarılıyordu.
Ancak McCoughtry, birkaç gün sonra Instagram hesabından bir açıklama yaparak haberi tümüyle yalanladı:
“Geçen yaz, Türkiye’den ayrılmadan önce bir veda partisi verdim. Bu partide arkadaşlarımla birçok fotoğraf çektirdim ve birdenbire bu fotoğraflar, odağında ben ve en iyi arkadaşım Brenda olmak üzere magazin basını tarafından kullanıldı. Özel hayatımla ilgili çıkan tüm haberler yalandır.
Özel hayatım ve medeni durumumla ilgili haberler, geleneklerime ve karakterime aykırıdır. Sosyal medya hesaplarımdaki birkaç fotoğraf ve diyaloğu referans alarak herhangi bir doğrulatma yapmadan özel hayatım manipüle edildi ve arkadaşlar arasında yaptığımız bir şaka gerçek bir ilişkiymiş gibi yansıtıldı.”
Oysa Koray Durkal imzalı haberde, McCoughtry’nin nişanlanması, sosyal medyada açıklanan bir bilgi gibi sunulmuş; hatta “Çift, nişan fotoğraflarını sosyal medyadan paylaştı” denilmişti. McCoughtry’nin açıklamasının ardından gazeteye düşen öncelikli görev, haberi savunmaktı. Örneğin, Enerji Bakanı Taner Yıldız, “Milyonlar çöpe gitmiş” manşetini “abuk sabuk habercilik” olarak nitelendirince Hürriyet, 7 Ocak’ta, “Sayıştay ne dediyse o” haberiyle yanıt verdi Bakan’a. Bakan Yıldız’ın eleştirdiği haberin Sayıştay raporuna dayandığı hatırlatıldı; rapordan yeni alıntılar yapıldı. Doğru gazetecilik bu... Fakat McCoughtry ile ilgili habere sahip çıkılmadı. McCoughtry’nin internet siteleri ve spor medyasında geniş yer bulan açıklamasına karşı sessiz kalındı. Haberin doğruluğu savunulamıyorsa, yanlışlığı ortaya çıktıysa, gazeteciye düşen, cevap hakkına saygı göstererek açıklamasını yayımlamaktı. Bu da olmadı. Hatta McCoughtry’nin açıklamasından sonra arkadaşlarla konuştum; harekete geçilmesini bekledim. Aradan iki aya yakın bir zaman geçmesine rağmen bu konuda bir şey yazılmadı; ne McCoughtry’nin açıklaması eklendi ne de o haber internet sitesinden kaldırıldı. Özür dilemek bu kadar zor olmamalı. Sessiz kalarak geçiştireceğimizi sanıyorsak o da yanlış. Gazetecilik hatalarına zamanaşımı işlemez.

Haberin Devamı

Okurdan kısa kısa

Haberin Devamı

Adnan Uslupat: 6 Ocak’ta Hürriyet’in Dünya sayfasında yer alan Ortadoğu haritasında Suudi Arabistan ile İsrail komşu gibi görünüyor. Bildiğim kadarıyla komşu ülke Ürdün’dür. Daha dikkatli olunmasını ve düzeltilmesini dilerim.

Haberin Devamı

M. Akif Nuray: Günümüzde ağırlaştırılan öğretmenlik ortamına mesnetlenmemiş (28 Aralık’ta, “Öğretmenden öğrencisine: Hem kızım hem karım ol” başlıklı) iftira-haber ile sakınmaksızın katkı yaptınız.
Not: Haberde suçlanan öğretmenin adı ve soyadı rumuz olarak kullanılmıştı ama haberin yanındaki fotoğrafta yüzü açıkça görünüyordu.

Haberin Devamı

Metin Susan: 4 Ocak’ta, Pazar ekinde “Zeynep için rekor tazminat” başlıklı röportajda hastalığın adı üç kez geçiyor: Sereprar palsi, Serapler palsi, Serepral palsi. Üçte sıfır. Bunun dışında röportaj güzeldi. Yazarınızı tebrik ediyoruz.
Not: Doğru yazılışı “Serebral palsi”.

Orhan Çelik: 30 Aralık’ta ekonomi sayfasında çıkan “O şimdi kasap” haberinde “Sualtı Savunma Grup Komutanlığı’nda SAT tim komutanı” olarak yazılmış. Bu yanlış. Kısaltması “SAT” değil, “SAS” olmalıydı.

Mehmet Çağlayan: Kelebek’teki (5 Ocak) Ata Demirer’in “İşte yeni evim” haberinde bir tek ev adresi eksik kalmış. Bu doğru bir tavır mı? Ata Demirer iyi niyetle gazetecilere göstermiş olsa bile evinin fotoğrafı basılmayabilirdi.

Songül Doğan: Şen ailesinin yaşadığı torun acısının internette “Yılın magazin haberi” başlığı altında verilmesi bence Ali Şen ve ailesine yapılmış bir duyarsızlık ve saygısızlıktır. Bu yanlışı düzeltmenizi rica ediyorum.

Elif Bozkaya: Bugün (26 Aralık) internet sitenizi açtığımda çok üzüldüm. İkinci sıradaki manşet haberin başlığı “Taş düşürdüm gelemicem” şeklindeydi. Siz de gençlik gibi böyle kısaltmalar kullanırsanız vay Türkçenin haline.

D. Emrah Zıraman: 27 Aralık’ta “İstinye katilleri beyaz bereliler” haberinin ilk cümlesinin girişi şöyle: “Çarşamba öğle saatlerinde uyuşturucu ticaretine bulaştığı iddia edilen Ali Ekber Akgün’ü...” Doğrusu şu: “Uyuşturucu ticaretine bulaştığı iddia edilen Ali Ekber Akgün’ü çarşamba öğle saatlerinde...”

E. Eker: Kare bulmacadaki manasız sözlerden bıktım, pulluk=kotan gibi. Mozaik ve artan sözcüklerde bir sürü manasız kelime dolduruyorsunuz. Her seferinde yanlış mı diye bakıyorum. Düzelmesini temenni ederim.

Haberle ilgili daha fazlası: