Fakat aynı gün Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, “haberin gerçeği yansıtmadığı, villanın Gül’e değil, işadamı damadı Mehmet Sarımermer’e ait olduğu” ifade edildi.
Bunun üzerine haberde imzası olan arkadaşımız Fatma Aksu’ya hem açıklamayı hem de haberi yazarken Cumhurbaşkanlığı ve ilgili tarafların görüşünün neden alınmadığını sordum. Aldığım yanıtı özetle aktarayım:
“Cumhurbaşkanlığı açıklamasında ‘oraya taşınmasının seçeneklerden biri olduğunun’ belirtilmesi haberimi dolaylı olarak doğruluyor. Açıklamaya konu olan ‘Villanın Gül’e değil damadına ait olduğu’ bilgisi hazırladığım haberde mevcuttu. Yazı işlerine gönderdiğim haberin kutusunda, Gül’ün satın aldığı öğrenilen villanın resmi kayıtlarda kendi üzerinde olmayıp, damadının üzerine olduğu bilgisi yer alıyordu. Kutudaki bu bölüm gazetede kullanılsaydı, Cumhurbaşkanlığı’ndan böyle bir açıklama yapılmasına gerek kalmayacaktı.
İkinci sorunuz olan “haberde neden tarafların görüşüne yer vermediğimiz” konusuna gelince; bu haber, tarafların görüşüne yer verilmesi imkânsız olan durumlardan biridir. Haberi yazmadan önce Cumhurbaşkanlığı’nı ya da site yönetimini aramak, haberi baştan zaten hiç yapmamak demekti. Sorun zaten, konunun Gül taşınana kadar kamuoyundan gizli tutulmasıydı. Sonuç olarak, haberi baştan sona doğru olarak, haber etiği ilkelerine göre yazdım.”
Aksu’nun bu yanıtını yazı işlerine de ilettim. Çünkü Aksu kendisinin yazdığı, “villanın damadı adına satın alındığının söylendiği’ bilgisinin haberden çıkarıldığını” savunuyordu. Hata varsa nereden kaynaklanmıştı? Editoryal denetim zincirinin son halkası olan yazı işleri ile de görüşerek bu soruya yanıt aradım.
Haberin yanlışı
ÖNCELİKLE Aksu’nun yazı işlerine gönderdiği habere baktım. Haberin başlığında ve metninde villayı Gül’ün satın aldığını yazmış. Bir de “Gül’ün ünlü komşuları” başlıklı bir kutu hazırlamış. O kutunun girişine “villa, resmi evraklarda kendi üzerinde görülmüyor. Damadı adına satın alındığı söylenen 4.5 katlı villa...” bilgisini koymuş.
Açıkça söylemeliyim; haberin bu şekilde yazılması sorunlu. Villayı Gül mü satın adlı, damadı mı? Habere bakarsanız Gül, kutuya bakarsanız damadı satın almış! İkisi birbiriyle çelişen bilgiler. Oysa son dakikada öğrenilmiş de olsa, villa tapu kayıtlarında damadının üzerinde görülüyorsa, haberin de ona göre düzeltilmesi, bu konunun haberin girişine ve başlığına taşınması gerekirdi. Maalesef olmamış, haberin kaynağında hata yapılmış. Onunla da kalmamış, haberi denetleyen editoryal zincir, bu hatayı fark edip düzeltmemiş. Haberi ilk okuyan editörler de düzeltmemiş hatayı, yazı işleri de. Hatta bununla da kalmamış, kutudaki “villa, resmi evraklarda kendi üzerinde görülmüyor. Damadı adına satın alındığı söylenen 4.5 katlı villa...” bilgisi haber sayfaya konulurken tamamen atılmış. Böylece gazetedeki haber, “Gül villa satın aldı” biçiminde çıkmış. Bu da yanlış olmuş...
Haberin doğrusu
HABER asıl olarak Gül’ün İstanbul’da taşınacağı yeni adresle ilgili. Cumhurbaşkanlığı açıklaması, Aksu’nun haberinin bu yönünü teyit ediyor. Açıklamada, “Cumhurbaşkanımızın İstanbul’a taşınması halinde söz konusu villada ikâmet etmesi seçenekler arasındadır” denmesi bunun kanıtı. Gerçi Gül’ün Cumhurbaşkanlığı dönemi sonrasında İstanbul’a taşınmayı planladığı haberleri çıkmıştı daha önce. Ama Aksu’nun “Yeni Köşk” haberi yayımlanana kadar, Gül’ün İstanbul’da ikâmet edeceği yeni adres yazılmamıştı. “Yeni Köşk” haberinin yeni ve başarılı tarafı, Gül’ün yeni adresinin “Kanlıca sırtlarında, Hıdiv Kasrı’nın üst kısmında yer alan Tatlıcı Villaları adlı site” olacağının okura duyurulması.
Haberin eksiği
“YENİ köşk” haberinin çok önemli bir eksiği var. Sanırım Cumhurbaşkanlığı’nın açıklama yapmasının asıl nedeni tapunun damadı üzerine olması değil, haberdeki eksik bilgi. Dikkat edilirse, Cumhurbaşkanlığı açıklamasında “Cumhurbaşkanımızın İstanbul’a taşınması halinde...” vurgusu yer alıyor.
Çok haklı bir vurgu bu. Hepimiz biliyoruz ki, Gül’ün Cumhurbaşkanlığı dönemi sonrasında Başbakan ve AKP Genel Başkanı olması ihtimali var. Gül bu iddiasını ve beklentisini sürdürüyor. En azından bu ihtimalin bittiği yönünde bir bilgi yok önümüzde. Gül, başbakan ve genel başkan olması halinde Ankara’da ikâmet etmeye devam edebilir. Tabii başbakan olmasına rağmen yine de zaman zaman İstanbul’daki o villayı kullanabilir. Bu da mümkün. O nedenle Hürriyet’in haberinde bu siyasi duruma, bu konudaki ihtimallere ilişkin bir bilgi, bir ifade yer almalıydı. Ama haberde bu ihtimale hiç değinmez, hemen yanına da Gül’ün bisikletle gezerken çekilmiş bir fotoğrafını koyarsanız, istemeden de olsa Gül’ün başbakanlık ve genel başkanlık iddiasının tamamen bittiği izlenimi vermiş olursunuz ki, gerçek bu değil. Haberin bu eksiği, editoryal süreçte giderilebilirdi; ne yazık ki o da olmamış. Haberin ikinci eksiği de yazılırken tarafların, özellikle Cumhurbaşkanlığı’nın görüşünün alınmamış olması. Tarafların görüşünün alınması habercilik açısından bir lüks değil, aynı zamanda haberi hatadan arındırmanın yoludur. Kaldı ki, hatalı haber gazeteciyi, çıkmayan haberinden daha fazla üzer.
Okurdan kısa kısa
Erol İlmik: Bugünkü (30 Haziran) 3. sayfada “Adli Tıp Kızılay’ı akladı” haberinde HIV’li kanın sahibi donör C.M.’nin, “doktorlara daha önce biseksüel ilişkim olduğunu söyledim” ifadesine yer verilmiş. Bu ifade HIV’i eşcinsel hastalığı gibi göstererek, bu hastalık heteroseksüellerde olmaz izlenimi veriyor.
Nuran Can: 5 Temmuz’da “askeri casusluk” davasının kadın sanığının tahliye haberine “Şortlu tahliye” başlığı attınız. Şort giymek garip mi? İzmir gibi bir yerde spor kıyafet giymiş kadının şortuna takılmak o kadınla ilgili suçlamalara gönderme mi? Yoksa şort giymek yasak da biz kadınlar bilmiyor muyuz?
Özden Gürtav Özsan: Ömür Gedik’e bu kadar yer ayırmanızı, çıkardığı CD için bikinili resimlerini basmanızı, o başlığı (Seks hayatımın merkezinde) atmanızı, müzik kariyerinin reklamını yapmanızı okuyucularınıza hakaret ve Doğan Holding gibi bir basın kuruluşuna yakışmayan bir hareket olarak yorumluyorum. Sakın beni tutucu bir okurunuz zannetmeyin. 46 yaşında, Boğaziçi Üniversitesi mezunu ve laik bir bayanım.
Mahmut Özden: 9 Temmuz’da dış haberlerde “Rojava’yı çökertme harekâtı” haberinde IŞİD’in kayıplarını bir cümlede “100’ün üzerinde”, başka bir cümlede “16” olarak yazmışsınız. 16, IŞİD’in değil YPG’nin kaybı olsa gerek.
Tuğçe Varol Sevim: Gazetenizdeki haberlerde sürekli Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) yazılıyor. Lütfen terör örgütü kelimeleri de eklensin.
Behzat Rızvani: 4 Temmuz’da 13. sahifede Sansaryan Han ile ilgili yazıda, bu hanın uzun yıllar adliye binası olarak kullanıldığı yazılı. O bina eskiden İstanbul Emniyet Müdürlüğü idi. Meşhur işkence odaları oradaydı.
And Mehmet Çetin: Bugün (7 Temmuz) sürmanşette “Kırmızı benekli alabalıkların yuvasını kurutacaklar” haberiniz üzerine yazma ihtiyacı hissettim. Normalde çoğumuzun umursamayacağı, ancak bilmemiz gereken ve aslında umursamamız da icap eden bu konulara gösterdiğiniz duyarlılığı takdir ediyorum.