Eş-dost gazeteciliği

3dk okuma

AĞABEYİMİN restoranı, meslektaşımın albümü, arkadaşımın barı, benim diyetisyenim... Sanırım listeyi uzatmama gerek yok, zira bu tür içeriklerin ağırlıkta olduğu yazı, haber ve söyleşilerin farklı versiyonlarına son zamanlarda sık rastlıyoruz. Üzücü tarafı da kayırmacılık kokan, reklam tadı veren bu yazı ve haberlerin doğal bir gazetecilik faaliyeti gibi sunulması...

Haberin Devamı

Oysa bu metinlerin kaleme alınmasını gerçek bir gazetecilik faaliyeti saymak mümkün değil. Olsa olsa eş-dost-akraba gazeteciliği ya da hatır gazeteciliği ürünü diyebiliriz bu metinlere. Bu mesleğe yeni adım atanların bile ezbere bildiği kavramlar vardır: bağımsızlık, tarafsızlık, nesnellik... Gazetecilik yapacaksanız bağımsız olacaksınız, tarafsız kalacaksınız, her koşulda nesnel davranacaksınız.
Eğer yazdığınız kişi ya da kuruluşla şöyle ya da böyle bir bağınız varsa nesnel davranmanız söz konusu olamaz. Hele yazdığınız kişi veya kuruluş, ticari faaliyet içindeyse o zaman işin içine maddi konular da girer. Bu tür metinleri kaleme alan gazetecilerle ticari faaliyetlerini yazdıkları kişiler arasında maddi bir alışveriş olduğunu asla düşünmem. Ama –ne kadar halisane duygularla davranırsanız davranın- sizin yazdığınızdan dolayı o taraf maddi bir çıkar elde ediyorsa burada temel bir gazetecilik sorunu, “çıkar çatışması” var demektir.
Çünkü gazetecilik sadece ve sadece gerçeğin aktarılmasına dayanır; temel düsturu da kamu yararıdır. Halbuki ticari faaliyet yürütenler kamu yararını değil, kendi çıkarını, kazancını düşünür. Doğal olarak eş-dost-akraba gazeteciliği yapan gazeteciden de kendi çıkarlarını gözetmesini bekler. Zaten aralarındaki yakınlığa dayalı olarak bir metin kaleme alan gazeteci de o ticari beklentilere karşılık vermiş olur. Bir gazeteci, uzmanlık alanında da yazsa, uzman olmadığı alana el atsa da aynı sakıncalar ortaya çıkar.
Gazetecinin objektif davranmak yerine kayırmacılık yapması kime ne kazandırır ne kaybettirir? Dilerseniz bu soruya yanıt arayalım.
Öncelikle okur yanıltılmış olur. Okur ile gazetesi arasındaki ilişki güvene dayanır. Aynı şekilde okur ile sürekli takip ettiği yazarlar arasında da güven ilişkisi doğar. Bu güvenin özü de gazetenin, gazetecilerin ve yazarların gerçeği hiçbir çarpıtmaya uğratmadan okura aktarmasıdır. Açıkça söylemek gerekirse okur, gazetesi ve yazarlarının kişisel çıkarlarını değil kamunun çıkarlarını gözettiğini varsayar, o nedenle güvenir. Kayırmacılık yapılan metinlere de o gözle bakıp inanır.
Ama okur ile gazetesi arasındaki güven ilişkisi kırılgandır. Yıllar içinde bin bir uğraşıyla, emekle kurulur. Okurun, yanıltıldığını anladığı bir haber, bir yazı o güveni yerle bir eder.
Ayrıca kayırmacı gazetecilik, gazetenin reklam sayfalarını “ucuzlatmak” demektir. Ticari kuruluş, binlerce lira karşılığında yayınlatabileceği bir reklam yerine bir yazara firması için övgüler kaleme aldırarak hem ucuz, hem de daha etkili tanıtım yapmış olur.
Böylece eş-dost haberciliği, ticari kuruluşlar arasında haksız rekabete de yol açar. Aynı alanda faaliyet gösteren diğer şirketler, kayırmacılıktan yararlanamadıkları için yazar tanıtımlarından zarar görür.
İşte bu nedenlerle haberciler ve yazarlar, kişisel ilişki içinde oldukları kişi ve kuruluşlar hakkında yazmamalı. Hiç kimsenin okuru yanıltmaya hakkı yoktur.

Medyada nefret söylemi

Haberin Devamı

HRANT Dink Vakfı’nın “Medyada nefret söylemi ve ayrımcı dil” raporu yayımlandı. Ocak-nisan aylarını içeren bu yılın ilk raporunun sevindirici yanı, bu dönemde Hürriyet’te “nefret söylemi” içeren hiçbir yazı ya da habere rastlanmadığının belirtilmesi. Raporun, “nefret söylemi” ile ilgili bölümünde ulusal medya ile ilgili şu tespitlere yer verildi:
“Nefret söylemine en fazla rastlanan ulusal gazeteler arasında ilk sırada yine Yeni Akit (22 yayın) bulunmakta. Önceki döneme göre haber sayısında sadece bir artış olmasına karşın gazetede yayımlanan nefret söylemi içeriğinde yüzde 7’lik bir artış söz konusu.
Yeni Akit’i, 16 yayınla Milli Gazete izlemekte; Takvim ve Yeni Mesaj gazeteleriyse 10’ar yazıyla aynı sırayı paylaşmaktadır. Onları takip eden Yeni Çağ gazetesinde 8 içerikte nefret söylemine rastlanırken Ortadoğu gazetesinde 7, Önce Vatan’da 6, Anayurt gazetesinde 5, Milat gazetesinde 3, Zaman gazetesinde 2, Akşam, Bizim Anadolu, Bugün, Sabah, Sözcü, Türkiye ve Yeni Şafak’taysa birer içerikle nefret söylemi üretmektedir.
Geçtiğimiz dönemde nefret söylemi içeren 13 yazıya yer veren Yeni Şafak gazetesinde çok ciddi bir düşüş görülmüş, aynı şekilde Ortadoğu’da yayımlanan yazıların da yaklaşık yüzde 50 oranında azaldığı gözlenmiştir. Yeni Çağ gazetesiyse üç içerikten, sekiz içeriğe yükselmiş bulunmaktadır. Bu dönemde, birer içerikle de olsa, Sabah, Zaman, Akşam gibi bilinen ulusal yayınlar da listeye girmiş bulunmaktadır.”
Umarım bu “kara liste”ye giren medya kuruluşlarının yönetici ve editörleri, “nefret söylemi”ne karşı daha dikkatli olurlar.

Haberin Devamı

Okurdan kısa kısa

Haberin Devamı

Murat Pazarcı: 3 Eylül’de sporda “Havaalanında kavga” haberinde “koridornda” yazılmış. 9 Eylül’de de gündem sayfasına “CHP’den Ak Parti’ye arazi transferi” haberinde “olamyan”, 10 Eylül’de dünya sayfasında “Eski ortağa ölümcül darbe” haberinde “geçtiğmiiz” denmiş. Tek harf hataları rahatsız edici.

Haberin Devamı

Tanju Kantarcı: 5 Eylül’de spor sayfasında bir başlık: “Manisa’da su yağmuru vardı”. Böyle yazınca espri olur, “Pet şişe yağdı” deseydiniz haber olurdu. Bilirsiniz, su yağınca yağmur olur, pet şişe yağınca şiddet.

Haberin Devamı

Uğur Dülekalp (TOKİ Basın Danışmanı): MHP Grup Başkanvekili Yusuf Halaçoğlu’nun “Tarihi alanlar maalesef ranta dönüştürülüyor” sözü başlığa çıkarılarak kullanılan 6 Eylül tarihli haberde, Van Gevaş’ta Halime Hatun Kümbeti’nin arkasına TOKİ’nin yurt inşa ettiği belirtilmektedir. Haber, idaremizi karalama amaçlıdır. Bahse konu yurt, TOKİ tarafından inşa edilmemiştir.

Salim Alemdar: Almanya’da ikamet ediyorum. Bu sene ilk defa arabamla Türkiye’ye yolculuk yaptım. Dönüşte yollarda birkaç sıkıntımız oldu. Güvenilirliğine inandığımız Hürriyet Hizmet İstasyonu’na (Sırbistan) uğradık. Fatih Özyar beyden Allah razı olsun. Abi-baba şefkatiyle bizi kucakladı, yol gösterdi. İyi ki varsınız hepinize çok teşekkür ederiz. Alemdar ve Aydın ailesi.

Orhan Kılıç: Hurriyet.com.tr’de spor sayfasının bisiklet bölümüne baktınız mı? Bir-iki yerel bisiklet haberi, bir de geçmiş gitmiş Fransa bisiklet turundan birkaç başlık. “Düşerken bile poz verdi” ve “Bisiklet tutkusu bir başka” başlıkları ile iki de absürd haber eklediniz mi görev tamam. İspanya bisiklet turu haberleri nerede? Maalesef yok. Hamburg turu ile de bir bilgi yok.
(NOT: Bisiklet sayfası taslak bir çalışmaydı. Gerekli hazırlıklar tamamlandı. Artık bisiklet sayfası sürekli yenilenen, aktüel bir sayfa halinde...)

Haberle ilgili daha fazlası: