New York'taki Cold Spring Harbor Laboratuvarı'ndan bir ekip, kronik stresin nötrofil adı verilen beyaz kan hücrelerinin yapışkan ağlar oluşturmasına yol açtığını ve bunun da kanser hücrelerinin dokuları istila etmesini kolaylaştırdığını tespit etti.Meme kanseri olan laboratuvar fareleri üzerinde yürütülen çalışmada, fareler stres altına sokulduğunda kanserin yayılma riskinin iki ila dört kat arttığı ortaya çıktı. Stres, önemli bağışıklık hücrelerinin faaliyetlerini bastırmak gibi bağışıklık sisteminin diğer kısımlarını da etkiliyor ve akciğerleri kanser hücrelerinin çoğalması için daha misafirperver bir yer haline getiriyor. Öte yandan çalışma, stresin kanserin büyümesini teşvik ettiğini doğrulasa da stresin ilk etapta tümörlere yol açtığını ise kanıtlamıyor.Cold Spring Harbor Laboratuvarı'nda araştırmacı olan Dr. Xue-Yan H, “Stres, kanser hastalarında gerçekten kaçınamayacağımız bir şey. Kişiye teşhis konulduğunda hastalığı, tedavi masraflarını ya da ailesini düşünmeden edemez. Bu yüzden stresin üzerimizde nasıl etki ettiğini anlamak çok önemli” dedi.Çalışma sırasında farelerde meme tümörleri ve akciğerlerine yayılmış kanser vardı. Fareler kontrol grubu ve stresli koşullar altında tutulacaklar olmak üzere ikiye ayrıldı. Çalışmada, stres altındaki fareler, sürekli parlak ışık altında olmak, eğik bir kafeste oturmak, yüksek ses duymak ve gıdadan mahrum kalmak gibi stresli koşullara maruz bırakılmayan farelere kıyasla daha fazla tümör büyümesi ve akciğerlere yayılma gösterdi.Çalışmanın yazarlarından Dr. Mikala Egeblad şunları söyledi: “Bu hayvanlarda metastatik lezyonlarda korkutucu bir artış gördüm. Metastazda dört kata varan bir artış söz konusuydu. Stres aynı zamanda T hücreleri ve doğal öldürücü (NK) hücreler gibi bağışıklık hücrelerinin sayısında azalmaya neden olurken, kan dolaşımından gelen ve tümörlere giren nötrofillerin sayısını artırdı. Ayrıca stres hormonu kortikosteronun kanserin yayılmasını teşvik ettiğini ve farelerin akciğerlerinde lezyonların oluşmasına neden olduğunu da gördük.”Strese maruz bırakılan farelerde tüm bunların yanı sıra tümör hücrelerinin istilasını destekleyen fibronektin adlı bir proteinin daha fazla biriktiği ve normalde kanser büyümesini baskılayan T hücrelerinde azalma olduğu görüldü. Ayrıca stres altındaki farelerin kan dolaşımında daha fazla nötrofil de bulunuyordu.Nötrofiller, normalde bizi istilacı mikroorganizmalara karşı onları yakalayıp öldürerek koruyan NET'ler veya DNA ve proteinlerden oluşan ağ benzeri ağlar salgılıyor. Aktive edilmiş nötrofiller tarafından salınan nötrofil hücre dışı tuzakları (NET'ler), başlangıçta yabancı patojenlere karşı bir konakçı savunma sistemi olarak tanımlanmıştı ve otoimmün hastalıklarla güçlü bir şekilde ilişkiliydi. Ancak NET'lerin kanserde yeni ve baskın bir rolü ortaya çıkıyor; NET'ler kanserin ilerlemesi, metastaz ve kanserle ilişkili tromboz ile ilişkilendiriliyor.Dr. He ve diğer araştırmacılar, stresin NET'lerin oluşumunu tetiklediğini doğrulamak için üç test gerçekleştirdi. İlk olarak, araştırmacılar antikorlar kullanarak farelerden nötrofilleri çıkardılar. Daha sonra hayvanlara NET bozucu bir ilaç enjekte edildi.Son olarak, nötrofilleri glukokortikoidlere (stres durumunda salgılanan steroid hormonları) yanıt vermeyen farelere baktılar.Her üç testin de tutarlı sonuçlar verdiğini söyleyen Dr. He, “Stresli fareler artık daha fazla metastaz geliştirmedi. Bu da nötrofillerin ve NET oluşumunun stres kaynaklı kanser metastazında önemli bir rol oynadığını gösteriyor” dedi.Cold Spring Harbor Laboratuvarı Profesörü Linda Van Aelst'e göre ana çıkarım şu: “Stresin azaltılması, kanser tedavisi ve önlenmesinin bir bileşeni olmalıdır.”