Arabanın ve evin zekatı olur mu? Kimler zekat vermeli? Diyanet açıkladı

2dk okuma

Arabanın ve evin zekatı olur mu sorusu, Ramazan ayı içerisinde pek çok Müslümanın araştırdığı konu olmaya devam ediyor. Bir arabanın zekatının ödenip ödenmeyeceği, arabanın değerine ve kullanım amacına bağlı olarak değişebilmektedir. Evin zekatı da benzer şekilde hesaplanabilmektedir. İşte, Evin ve arabanın zekatı olur mu sorusunun cevabına yönelik Diyanet bilgileri

Haberin Devamı

Zekat, kişinin sahip olduğu belirli maddi varlıkların belirli bir oranda fakirlere ve muhtaçlara dağıtılması gerektiğini ifade eder. Bu varlıklar, altın, gümüş, para, ticari mallar gibi birçok şeyi kapsar. Ancak evler, arsalar, arabalar gibi taşınır ve taşınmaz mallar, belirli durumlarda bu kapsama girmektedir.

ARABANIN VE EVİN ZEKATI OLUR MU?

Kişinin ticaret amaçlı olmayıp ev, işyeri, çiftlik vb. amaçlarla kullanmak üzere alıp elinde bulundurduğu gayr-i menkuller ile kişinin kullanmakta olduğu arabası zekata tabi değildir.

Ancak yatırım amaçlı olarak elde bulundurulan ev, arsa, tarla vb. gayr-i menkuller piyasa değeri üzerinden hesaplanıp kırkta bir oranında zekatlarının verilmesi gerekir.

Eğer ele henüz zekat verecek para geçmemişse ve başka zekata tabi mal varlığı da yoksa bu gayr-i menkuller satıldıkları zaman zekatları geçmiş yıllarınki ile birlikte hesap edilerek her yıl için kırkta bir (% 2, 5) oranında zekatı verilir.

KİMLERE ZEKAT VERMEK DÜŞER?

Haberin Devamı

Bir yıllık borcu ve aslî ihtiyaçları dışında 80.18 gr. altını veya bu miktar değerinde malı yahut parası olan kimseler, dinen zengin sayılır.

Kira gelirlerinin zekâta tâbi diğer mal ve gelirlerle birlikte, temel ihtiyaçlar ve borçlar çıktıktan sonra nisap miktarına (80.18 gr. altın veya değeri) ulaşması ve üzerinden bir yıl geçmesi hâlinde kırkta bir ( % 2,5) oranında zekâtının verilmesi gerekir (Merğînânî, el-Hidâye, II, 165, 190-191).

ZEKAT NEDİR?

Zekât, dinen zenginlik ölçüsü kabul edilen miktarda (nisap) mala sahip olan kimselerin Allah rızası için muayyen kişilere vermesi gereken belli miktarı ifade eder. Zekâtın farz olması için şartlar; malların nisaba ulaşması yanında nâmî (üreyici/artıcı) olması, sahip olunduğu andan itibaren üzerinden bir yıl geçmesi, bir yıllık borcundan ve aslî ihtiyaçlardan fazla olmasıdır.

Nisap, zekâtla yükümlü olmak için esas alınan zenginlik ölçüsüdür. Bu ölçü, altında 20 miskal (80.18 gr), devede 5, sığırda 30, koyun ve keçide 40 adettir.

Zekâtın kimlere verileceği Kur’an-ı Kerim’de ayrıntılı şekilde açıklanmış (Tevbe, 9/60), nisabı da hadislerde belirtilmiştir (Buhârî, Zekât, 32, 36, 38, 43). Buna göre temel ihtiyaçları dışında nisap miktarı mala sahip olan kişi diğer şartlar da yerine gelmişse bu mallarının zekâtını vermesi gerekir (Kâsânî, Bedâî’, II, 4 vd).

DEPREMZEDELERE ZEKAT VERİLİR Mİ?

Haberin Devamı

Zekât, toplumsal dayanışma ve insanların temel ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için farz kılınmış bir ibadettir. Deprem gibi büyük afet zamanlarında toplumun acil ihtiyaçlarının karşılanması son derece önemli hale gelmektedir. Böyle durumlarda diğer bağışların yanında zekât yoluyla da yaraların sarılmasına destek olmak gerekir. Buna göre şartlarına riayet etmek kaydıyla zekât farizası doğrudan ya da her bakımdan güvenilir kişi ve kuruluşlar aracılığı ile yerine getirilebilir. Normal şartlar altında zengin sayılacak mal varlığına sahip olan kimselere de içinde bulunduğu olağanüstü şartlar sebebiyle malına ulaşamadığı sürece zekât verilebilir.

Zekâtı bir aracı kuruluş vasıtasıyla yerine getirirken şu hususlara dikkat edilmelidir:

a) Bu kuruluşun her bakımdan güvenilir olması,

b) Bu kuruluşun, zekâta aracılık ettiğini açıkça taahhüt ediyor olması ve topladıkları zekâtların tamamını aynî veya nakdî olarak hak sahiplerine teslim etmesi,

c) Zekâtın, söz konusu kuruluşun özel "zekât hesabı"na yatırılması.

Öte yandan dinimize göre dayanışma ve yardımlaşma sorumluluğu sadece zekâttan ibaret değildir. Dolayısıyla zekât dışındaki infak ve bağışlar ile de yardıma muhtaç olanlara ulaşmak ve yaralarını sarmak inancımızın bir gereğidir.