Üç gün sonra, 31 Ağustos’ta yayınlanan haberde de yine Bakan Gönül konuşuyordu; fakat bu kez tam tersi yönde bilgi veriyordu: “Bedelli askerlikle ilgili hiçbir çalışma yok. Bedelliyle ilgili çalışma yapmaya da gerek yok.”
Kuşkusuz bu haberleri bedelli askerlik bekleyen okurlar ilgiyle takip ediyor, bir gün umutlanıyor; üç gün sonra üzülüyor. Okurlardan Arda Kural, “Lütfen açıklar mısınız bu haberin kaynağı nedir? Bu haberi yapıp milyonlarca insanın hayalleriyle kim oynadıysa lütfen acilen açıklayın” diyordu. Berkant Öztekin de iki haber arasındaki çelişkinin kaynağını anlamaya çalışıyor, “Bu çelişkinin siyasilerle mi ilgili yoksa gazetenizle mi ilgili olduğunu anlamadım” diye soruyordu. Ben de iki haber arasındaki farkın kaynağını araştırdım. İlk haberi yazan Süleyman Demirkan ile konuştum. O haberi, Bakan Gönül’ün, Genelkurmay Başkanlığı’ndaki devir teslim sonrasında kendisinin de aralarında bulunduğu bir grup gazeteciyle yaptığı sohbetinde söylediklerine dayanarak yazdığını anlattı. İkinci haber ise Anadolu Ajansı kaynaklıydı ve Bakan Gönül, bu kez 30 Ağustos resepsiyonunda gazetecilerle konuşmuştu. Eğer bir yanlış anlaşılma söz konusu değilse iki haber arasındaki çelişkinin asıl nedeni, Bakan Gönül’ün üç gün arayla farklı konuşması olarak görünüyor. Ancak yine de okuru bilgilendirmek açısından ikinci haberde, bakanın üç gün öncesine göre farklı konuştuğu noktası vurgulanmalıydı. Hatta bu çelişki, başlık da olabilirdi. Üç gün önce çıkan haberi yok sayarak, onunla çelişen bir haber yayınlayınca okurun aklının karışması kaçınılmaz.
3D’li fotoğraftaki siyah-beyaz sorun
ERTUĞRUL Özkök’ün “Bugün Avatar gazeteciliği yapıyorum” başlıklı köşesinde yayınlanan 3D’li fotoğraflar konusundaki uyarı, adının yayınlanmasını istemeyen bir okurdan geldi. “Köşede yayınlanan fotoğraflar siyah-beyazdı. Şaka mı yapıyorsunuz? Siyah beyaz fotoğraflar 3D olarak görünmez. Madem beceremiyorsunuz yayınlamayın. Bunun bahanesi olmaz.” Ben de Avatar filminden kalma 3D gözlüğümü alıp, 28 Ağustos’ta Özkök’ün köşesinde çıkan fotoğrafa baktım. Okurumuz haklıydı, fotoğraf üç boyutlu görünmüyordu. Bildiğimiz siyah-beyaz fotoğrafa göre biraz daha flu görünüyordu, fark o kadardı. Teknik servislerdeki arkadaşlara sordum. Onlardan aldığım yanıt da okuru doğruluyordu. Siyah-beyaz fotoğrafta 3D olmuyordu. Fakat asıl sorun o sayfanın İstanbul dışındaki baskılarda siyah-beyaz basılmasından kaynaklanıyordu. İstanbul baskılarında ise o sayfa renkliydi, dolayısıyla da İstanbul’daki okurlardan merak edenler o fotoğrafı üç boyutlu görebilmişti!
Kıvanç Tatlıtuğ’un Ezel dizisine katılması
MAGAZİN dünyasında geçen haftanın en çok konuşulan konularından biri, sanırım Haluk Bilginer ve Kıvanç Tatlıtuğ’un, Ezel dizisine katılmasıydı. Tatlıtuğ, 12 Eylül Pazar günü Dünya Basketbol Şampiyonası’nın final maçını Ezel’in yönetmen, yapımcı ve bazı oyuncularıyla birlikte izledi. 13 Eylül Pazartesi akşamı da dizinin Tatlıtuğ’un da rol aldığı bölümü yayınlandı.
14 Haziran Salı günkü Kelebek’te Tatlıtuğ’un basket maçını izlemesiyle ilgili haber “İlginç Buluşma” başlığı altında yer aldı; bu haberde Tatlıtuğ’un, Ezel dizisinde oynayacağı iddialarından söz ediliyordu. Oysa dizinin o bölümü bir gece önce yayınlanmıştı. Okurumuz Deniz Durmaz, bu gecikmeye takılmıştı: “Neredeyse bir haftadır Tatlıtuğ’un diziye katıldığına ilişkin haberler basında yer almış, dizinin çekimleri yapılmış ve dahası dizi önceki gece yayınlanmış, ama ‘Tatlıtuğ’un diziye katılacağı’ iddia olarak Kelebek’in manşetinde yer alıyor. Lütfen magazin basınını, magazin okurundan daha iyi izleyin.”
Magazin Servisi Müdürü ve Kelebek’in koordinatörü Selim Akçin, okuru yanıtlarken, gecikmeye neden olan gelişmeleri açık yüreklilikle aktardı:
“Evet basında Kıvanç Tatlıtuğ’un Ezel’de oynayacağı dedikodu tarzında yazıldı. Pazartesi sabahı basket maçında çekilen fotoları elimize aldığımızda ‘İlginç buluşma’ başlığıyla, bu fısıltıları da haber veren manşeti yaptık. O akşam da Ezel’in yeni bölümü yayınlandı. Kıvanç Tatlıtuğ, bölümün finalinde ortaya çıktı.
Bunun böyle olacağını Kelebek baskıya gittikten sonra, yani öğleden sonra öğrendik. Değiştirme imkânımız yoktu.
Hatta internette diziyi yayınlayan ATV için de ‘Kıvanç’ın reklamı yapılmadı, yapılsa daha iyi reyting alırdı’ eleştirileri çıkınca dizinin yapımcısı Kerem Çatay, ‘Kıvanç Tatlıtuğ’un oynayacağını duyurmamak bizim fikrimizdi. Kanalın bir suçu yok’ açıklaması yaptı. Nitekim pazartesi günü çıkan grup gazetelerinde de Kıvanç’la ilgili tek satır yoktu. Salı sabahı Kelebek’in internet sayfasında Tatlıtuğ’un dizide oynadığı, finalde sürpriz şekilde ortaya çıktığı yazılıydı. Hem de dizideki görüntüleriyle.”
Anlaşılan sorun, bilginin önceden öğrenilememesi ve Kelebek’in erken saatlerde hazırlanarak baskıya verilmesinden kaynaklanıyor. Kelebek de ana gazete gibi geç saatlerde basılabilmiş olsa, Tatlıtuğ ile ilgili haber, salı günkü Kelebek’te iddia olmaktan çıkacaktı.
Agatha Christie’nin romanının adı nasıl çevrilmeli?
MELTEM Çınar adlı okurumuz Sefa Kaplan’ın, 13 Eylül’de çıkan “Agatha Christie’ye doğum günü...” başlıklı haberindeki bir unsura itiraz etti:
“Yazarın yarattığı karakterlerden biri olan Miss Marple’in ilk kez karşımıza çıktığı roman olan ‘Murder at the Vicarage’ kitabı, haberde Türkçeye ‘Papaz Evinde Cinayet’ olarak çevrilmiş. Ancak bu kitabı, Altın Kitaplar Türkçede ‘Ölüm Çığlığı’ adıyla yayınlamıştır. Birebir çeviri yaparsak haberdeki ismi doğru kabul edebiliriz. Ancak haberi yazan arkadaşımız kendi çevirisi yerine, en azından yayınevinin sitesine bakarak ismi kontrol etmeliydi.”
Sefa Kaplan bu eleştiriyi yanıtlarken, haberdeki o bölümün Celâl Üster’in Cumhuriyet Kitap Dergisi’ndeki yazısından alıntı olduğunu hatırlattı:
“Muhtemelen, okurumuzun dikkatinden kaçmış. Celâl Üster, bu ülkenin en nitelikli çevirmenlerinden biridir. Dolayısıyla, Celâl Üster’in yaptığı çeviriye itiraz etmek aklımın ucundan geçmez. Kitabın ‘Ölüm Çığlığı’ ismiyle yayımlanması, Üster’in ‘doğru’ çeviri yapma hakkını elinden alamaz kanaatindeyim.”
Kaplan’a katılıyorum. Ancak bu kitabın Türkçede orijinal ismi yerine “Ölüm Çığlığı” adıyla yayımlandığı bilgisi, haberin yanında yer alan kutuya eklenebilirdi. Özellikle de “Yazarın Türkçeye çevrilen kitaplarından bazıları” bölümüne...
Okurdan kısa kısa
- Vahap Demir: Küçük çocuklara yönelik taciz ya da tecavüz haberlerinde mağdur hayattaysa görüntü genellikle mozaikleme gibi tanınmayı zorlaştırıcı şekilde verilirken eğer mağdur öldürüldüyse tam fotoğraf kullanılıyor. Taciz ve tecavüz haberlerindeki görüntünün yaptığı çağrışımlar nedeniyle mağdur çocukların pornografik öğe gibi algılanmasına neden olduğunu düşünmekteyim.
- Ali Ardor-Emre Kuşçu-Reha Gürbüz-Oğuz Kemal Bulut: 6 Eylül tarihli gazetenizde ilk sayfadan verilen “Bileğimizi büken yok” başlıklı haberin hemen altında “Rakip namağlup Slovenya” alt başlığı ile verilen bilgide “12 Dev Adam’ın çeyrek finaldeki rakibi, kendisi gibi hiç yenilmeyen Slovenya” denilmiş. Alt başlık da, bilgi de yanlış. Çünkü Slovenya grup maçlarında ABD’ye 99-77 yenilmişti.
- M. Ali Mırcıoğlu: Gazetenizin bulmacasını hiç inceliyor musunuz bilmiyorum ancak ben yıllardan beri bulmacalarınızı çözerim. Fakat son zamanlarda hep aynı sorular sorulmakta, bu da baştan savmacılık olmaktadır.
- Orkun Karacı: 18 Eylül günü çengel bulmacada yazar Duygu Asena’nın adı yanlış çıkıyordu. Kalın bıyık pos olduğuna göre yazarın ismi de Duysu oluyordu.