Öğrendiğim kadarıyla, haber öyküsü, soruşturma sürecinde yer alan bir yetkilinin, bir grup gazeteciyi 13 Nisan günü odasında kabul etmesiyle başlamış.
Yetkili, “Bazı komutanların kendilerini Cemaatçi gibi gösteren Twitter hesaplarını şikâyet ettikleri ve soruşturma açıldığı” bilgisini vermiş. “İncelenen hesaplardan biri olan @alivefa57 adlı kullanıcının IP adresinin Yeni Asya gazetesinin Ankara Bürosu olarak saptandığını, o nedenle büroda arama yapıldığını” da söylemiş.
Yetkilinin verdiği bilgi, 14 Nisan günü Sabah, Yeni Şafak, Star, Türkiye gazetelerinde yayınlandı. Yeni Asya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Kazım Güleçyüz, hemen o sabah Twitter’dan “Bazı gazetelerin ‘Askeri hedef gösteren tweet Yeni Asya’dan’ gibi başlıklarla verdikleri ‘haber’ tamamen uydurma, asılsız ve iftiradır” diyerek haberi yalanladı.
Hürriyet’te ise haber akşam geç saatlerde internette yer almıştı.
Fakat sanki böyle bir yalanlama yapılmamış gibi, bu habere ertesi gün yani 15 Nisan günü hiçbir değişiklik yapılmadan yine “@alivefa57 şikâyeti” başlığıyla basılı gazetede de yer verildi.
Sözcü gazetesi de Hürriyet gibi bir gün gecikmeyle haberi internet sitesinde kullandı. Bunun üzerine Güleçyüz, Twitter hesabından bir kez daha açıklama yaptı:
“Yalan, iftira ve düzmece olduğunu dün sabahtan beri ilan ettiğimiz ‘haber’ bugün de Hürriyet’te çıkmış ve skandala en son tüyü o dikmiş! O ‘haber’in asılsız, yalan ve iftira olduğunu Mısır’daki sağır sultan bile duymuşken Hürriyet duymamışsa takdirini kamuoyuna bırakıyoruz.”
Ardından okurlardan da eleştiriler geldi. Yeni Asya gazetesinde “özür dilenmesi” gerektiği yazıldı. Okur temsilcisi olarak önce haberi yazan adliye muhabiri M. Hasan Benli’ye sordum. Benli, “Gelen itirazlar üzerine haberin kaynağını yeniden arayıp sordum. Aramanın Risalehaber.com sitesinin bürosunda yapıldığını söyleyerek ilk verdiği bilgiyi düzeltti” dedi.
Yine de emin olmak için RisaleHaber.com Yayın Yönetmeni Kemal Benek ile de görüştüm. Benek, o gün bürolarına polislerin geldiği bilgisini doğruladı: “Bir editörümüzün ismi şikâyet edilerek ilgisi olmayan bir hesaptan tweet attığı iddia edilmiş, şikâyet üzerine polisler 13 Nisan günü editörün ifadesini almış, çalıştığı işyerinin de bilgisine müracaat etmiştir. Twitter hesabının ve atılan tweet’lerin ne editörümüzle ne de Risale Haber’le ilgisi yoktur.”
Demek ki, Yeni Asya bürosunda arama yapıldığı doğru değil, söz konusu soruşturmanın da Yeni Asya ile hiçbir ilgisi yok. Bu bilginin altını çizelim ve yanlış haberin Hürriyet’te yayınlanabilmesine yol açan eksiklikleri sıralayalım:
1- Soruşturma sürecinde yer alan bir yetkili bile söylemiş olsa, haber yazılırken o büroda arama yapılıp yapılmadığı, arama yapıldıysa sonucu kontrol edilmeliydi. Ayrıca suçlanan Yeni Asya yetkililerinin görüşü alınmalıydı.
2- Dört gazetede çıkan haberin yalanlanmasının sosyal medya ve internet medyasında yayınlanmasına rağmen Hürriyet’te fark edilmemesi şaşırtıcı.
3- Yazı İşleri, haberi gecikmeli olarak bir gün sonra kullanmaya karar verdiğinde, haberle ilgili yeni bir gelişme olup olmadığını mutlaka sormalı; haberin güncellemesini istemeliydi.
4- Hürriyet’in haberinin yalanlanmasının ardından konu araştırılmalı; muhataplarına cevap hakkı tanınmalı ve düzeltme yapılmalıydı.
Yeni Asya açısından da bir etik probleme dikkat çekmeliyim. Görüş almak ve bilgileri kontrol etmek amacıyla yaptığım görüşmenin “Hürriyet’ten ilk özür” başlığıyla Yeni Asya’da yayınlanması üzücüydü. Yayın için benden izin alınmamıştı. Ayrıca Hürriyet adına konuşmadım, “ombudsman” olarak konuyu inceliyordum.
HAKARET EDENE HAKARET Mİ?
AHMET Hakan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret içerikli program yapan Alman komedyen Jan Böhmermann için “Aşağılık Alman” diye yazdı. Gelen eleştirilerin ardından da özeleştiri yaptı; “Aşağılık demeliydim. Alman dememeliydim. O aşağılık adamdan ‘Aşağılık Alman’ diye söz ettiğim ve ‘ırkçı’ bir yerde dolaştığım için... Bütün okurlarımdan özür diliyorum.”
Yerinde bir özeleştiri. Gerçekten bir komedyenin davranışı nedeniyle bütün Alman ulusunu aşağılamak “nefret söylemi” olarak tanımlanabilir.
Fakat bu söylemin bir de Böhmermann tarafı var, özeleştiride orası eksik kalmış. Sadece Ahmet Hakan değil, bakıyorum Türkiye’de siyasetçiler, gazeteciler hatta komedyenler bile Böhmermann için hakaret sözcükleri sarf edebiliyor. Örneğin MHP Genel Başkanı Bahçeli “soysuz/terbiyesiz”, Şahan Gökbakar “şeref yoksunu dingil” dedi; Sabah gazetesinde “pis adam” başlığı atıldı.
Meseleyi Erdoğan ve Böhmermann ekseninden çıkarıp, öyle düşünelim lütfen. Hakaret eden birine hakaretle karşılık vermek doğru mu? Hakaret edene hakaret serbest midir?
Sakin kafayla bakınca hiç kimsenin bu sorulara “Evet” yanıtı verebileceğini sanmıyorum. Bir gazetecinin hakaret edene hakaret etme özgürlüğü olamaz. Yanlışı tekrarlayarak doğru savunulamaz. Zaten hakaret yanıt da değildir, kavga üslubudur. Dikkat edilirse ne yasalarda ne de gazetecilik ilkelerinde “hakaret edene hakaret” istisnası var. Olamaz da...
OKURDAN KISA KISA
TİMUR Çınar: 14 Nisan’da Kelebek’te Sahrap Soysal’ın köşesinde iki yemek tarifi başlığı var; tavuklu kumru böreği ve sebzeli dört mevsim böreği. Başlıkların altında ise iki zeytinyağlı yemek tarifi var. Bu hatalar yakışmıyor.
Nuri Bulgulu: “32 yıl sonra ilk” başlıklı haber sevindirici ama hangi kulübün sporcusu olduğunun da belirtilmesi teşvik edici ve onurlandıran bir davranış olurdu. Eskrimci İrem Karamete Altınyurt Spor Kulübü’nün yetiştirdiği, şimdi ise Hasal Kulübü’nün sporcusudur.(17 Nisan)
Ayhan Yükseler: 19 Nisan’da Verda Özer’in Fas’la ilgili makalesinde “Berberi” yerine bir yerde “Berber” yazılmış. Bilmeyenlerin aklı karışmıştır. 20 Nisan’da üçüncü sayfadaki “Son istismar” haberinin alt başlığında “Beden öğretmeni” denilmiş. “Beden eğitimi öğretmeni” olmalıydı.
Gürhan Çoban: Cep telefonlarından internetteki köşe yazılarını okumak istediğimizde “Yazıyı büyüt” sembolü görünmüyor. Yazıları da okuyamıyoruz. Lütfen bu soruna bir çözüm bulun artık.
İsmet Kantar: Başbakan Davutoğlu haberinde “Brüksel dönüşü uçakta şunları söyledi” yazmışsınız. Ama Başbakan, Strasbourg’dan dönüyordu. Zaten diğer gazetelerde “Strasbourg’da gazetecilerin sorularını yanıtladı” denilmişti.
Necdet Almaç: “Zırhlı güvenlik kulübeleri ihalesiz TİP sanığına” başlığı atmışsınız, haberde de “sanık” yazıyor. Ama bu kişi o davadan hüküm giymiş. Yani sanık değil hükümlü. İkisi arasındaki farkı biliyor olmalısınız. (21 Nisan)
Haluk Hançer: Kelebek 2’de “... Köfteyi sunarken ekmekleri çıkarıp atın. Bu tavaların yağını almak için de uygun bir yöntemdir” diye buyrulmuş. Ekmek atılacak bir madde midir? Tavaların yağını almak için tavsiye edildiğine göre kâğıt peçete midir veya bulaşık bezi midir? (18 Nisan)
Erol Kazbacak: İnternetteki “Muş’ta 40 bin tavuk telef oldu” haberinizde başlık “İnanılmaz zarar”. Haberde ölen tavuklara bir üzüntü bile belirtilmemiş. Vicdanlar bu kadar mı kararmış? (16 Nisan)