Bu kararın gerekçesi Astroloji’nin doğasıyla ilgili ve açıklanması istenmiyor ama yeni yıl adına pek olumlu bir karar olduğu söylenemez. Ben ise özellikle ülkem adına tahmin yapmayacak ama dünya geneline kısaca bir göz atmakla yetineceğim... 2008’in Türkiye’ye hak ettiği en iyi şeyleri getirmesini, karanlıkların aydınlanmasını içtenlikle diliyorum.
2008’de Satürn Başak Burcu’nda, Jüpiter Oğlak Burcu’nda, Uranüs Balık Burcu’nda, Neptün Kova Burcu’nda ve Pluto Oğlak Burcu’na yaklaşmakta. Dünyamız, yeni yıla Mars/Pluto zıtlaşmasıyla girecek. Bu oluşum şiddetin ve çatışmaların göstergesi, söz konusu iki gezegenin burçlar üzerindeki etkisi bir diğer anlamda ulaşım konusunda ortaya çıkacak. Yine aynı oluşum spora da yönelik ve 2008 Olimpiyatları Çin’de yapılacak. ABD Başkanlık seçimleri de yeni yılın bir diğer önemli olayı, Mars ve Pluto seçim döneminde Aslan Burcu’nda buluşacaklar.
Özetle 2008 sıradışı bir yıl olacak. Pluto’nun Oğlak Burcu’na yaklaşması, astrolojik anlamda kuşakları etkileyecek bir olay, yeni nesiller üzerinde önemli etkiler ve yeniliklere neden olacak. Pluto’nun bu konumunda dünyayı etkileyen iki önemli insan doğmuştu, Napoleon Bonaparte ve Beethoven. Her ikisi de dünyayı değiştirdiler, birisi günümüzdeki Avrupa’nın taslağını çizerken, diğeri insanoğlunun tüm yozlaşmasına ve kötülüklerine rağmen müziğin inanılmaz gücünü, güzelliğini ve gerçekten gezegenimizin dışına ulaşabilecek tek yol olduğunu kanıtladı. Ama bu kez aynı konumda ne olacağını bilmiyor daha uygunu bilmek istemiyoruz. Din çatışmaları ve fanatik inançların getirebileceği sorunlar, Yay Burcu’nda dikkat çekici boyuttalar. Oğlak Burcu’ndaki gelişim ise otoritelerin ve yasaların daha da güç kazanacaklarının işareti, yönetimler birçok yerde ezici uygulamalara yönelecekler. Ekonomik sorunlar ve sıkıntılar görüldüğü kadarıyla dünya çapında ama yanısıra da çok önemli başarılara da imza atılacak, politikacılara çok iş düşüyor.
Çin Astrolojisi’ne göre 2007 yılının 18 Şubat’ında başlayan Domuz Yılı 2008’in 6 Şubat’ında sona erecek ve Fare Yılı başlayacak. Domuz Yılı öncelikle, büyümenin ve genişlemenin yılıydı. Finans dünyasında kısıtlamalar oluşurken, disiplin gereği daha iyi anlaşıldı. Mali skandallar arttı. Politik dünyada ise görüldüğü kadarıyla pozitif gelişmeler yaşanmadı. Bazı liderler güçlerini yitirirken, barışa yönelik çabalar, siyasi anlaşmazlıklar, çıkarlar ve değişimler nedeniyle yararlı sonuçlar getirmedi. Ateş/Domuz Yılı uzun vadeli rekabetin de göstergesi, aslında yepyeni politik liderlere gerek olduğunu bize iletiyor ama gereken ortam yaratılamıyor. Artık yeni formlar, değerler ve amaçlar geçerli özetle dünya değişiyor demek yetmiyor, dünya tamamen tümüyle değişiyor.
Medyada elektronik ortama çok daha hızlı yönelen bir eğilim görülecek ve geleneksel medya her geçen gün kan kaybedecek. Örneğin ABD’deki Murdoch şirketlerinde, geleneksel yayıncılığın yerini alacak olan elektronik yayıncılığı savunan ekiplerin yönetime geleceklerini göreceğiz.Aç gözlülükle nefes alınmaksızın geliştirilen yüksek teknoloji, kısa zamanda CD, DVD hatta HD teknolojilerini rafa kaldıracak, oysa buzdağının ucu henüz görünmedi bile. Müzik piyasasında ise düşünmediğimiz bir erime göreceğiz, teknoloji yaratıcılığı neredeyse tamamen yok ederken, birkaç yıl sonra “Beawolf” örneğinde prototipini gördüğümüz sanal sinema oyuncuları peşpeşe doğacaklar. Time Warner Cable ile Microsoft Google/Yahoo/AOL işbirlikleri hatta belli hisselerin ötesinde birleşmeleri beklenen olaylar. Time ve New York Times gibi geleneksel ve katı yayınlar, 2008’de bulundukları tünelin ucunda ışığın gittikçe zayıfladığını görecekler. Amazon tarafından hazırlanan e-book teknolojisi doğmak üzere, Version 2.0 hem renk, hem de web fonksiyonlarını içeriyor ve bu mobil bir browser yani kitap yayıncılığının üstüne kara bulutlar geliyor. Her konuda dünya artık bir tür salı pazarı gibi, ticarette ülkeler, sınırlar yok, herkes her yerde her şeyi satmak istiyor ve de satıyor. Denildiği gibi gezegenin tüm ticaretini artık tüketici yönetiyor, üretici ne üretirse üretsin; “Eğer biz ürettiysek, onlar kesin gelip alacaklar” diyor.
2008 yılı birçok yönden önemli, örneğin ABD’deki Başkanlık seçimleri dünya çapında belirleyici sonuçlar getirecek. Bazı tahminlere göre Hillary Clinton, Başkanlığı kazanacak ama Monica Lewinsky’nin yüzünden uzun süre Başkan kalamaycağı öngörülüyor yani Başkanlık yardımcısı Joe Lieberman’a geçebilir deniyor ama bu sadece bir tahminden ibaret. ABD/İran çatışması da olası görünmüyor aksine bunun yerine ABD/Meksika savaşı daha olası görülüyor, özellikle işçi kitlelerin Texas ve Louisiana eyaletlerini işgal edecekleri öngörülüyor, bu bir anlamda gecmişteki Kuzey/Güney savaşını anımsatıyor. Dolar’ın düşüşünün süreceği ve ABD’de de enflasyonun daha da yükseleceği yine tahminler arasında. Pakistan ve Afganistan’ın Paghafistan adı altında birleşerek tek bir devlet olacakları bir diğer ilginç tahmin. Bir benzeri ise Türkiye/İran işbirliği olarak telaffuz edilmekte. Filistin sorununun yerini Irak’ın alacağı ve artık İsrail’e yapılan intihar saldırılarının Iraklılar tarafından sürdürüleceği de tahmin ediliyor. İngiltere’de Kraliçe’nin Charles ve Camilla’yı safdışı bırakarak Prens William’ın yolunu açacağı ve halkın bundan mutlu olacağı, Çin ve Rusya’nın Avrupa Pazarı’ndaki savaşa inatla devam edecekleri hatta kazanmaya başlayacakları, Pan-Afrika Birliği’nin sonunda kurulacağı yapılan diğer tahminler arasında.
Garip ama gerçek çünkü yazılmış, nedense bir benzetme olsa dahi yaşananların ve yaşanacakların bazıları Nostradamus’un kehanetlerini anımsatıyor. Akla hemen pop-kahinin bazı öngörüleri geliyor; Çılgın birisinin elinde Akdeniz kıyılarına ve Avrupa’ya yönelik nükleer bomba veya bombalar, peşpeşe patlayan volkanlar, danseden faylar, seller, kıtlıklar, bozulan iklim, çok ciddi ekonomik krizler, çöküşler, sosyal patlamalar, radikal ve fanatik inançlardan karnını doyurarak keyifle şişmanlayan terör ve diğerleri. Bütün bunlar ünlü Kahin tarafından öngörülmemiş miydi? Yoksa gerçek mi...?
Sonuçta yeni bir yıla daha giriyoruz, aslında sorunlar, sıkıntılar, savaşlar, doğal afetler takvimi hiç umursamıyorlar. Hangi yıl olursa olsun olacaklar oluyor, asıl garip olan ne biliyor musunuz? Yapılan öngörülerin artık hiç işe yaramaması, ne denirse denilsin, ne kadar doğru çıkarsa çıksın ya da gerçekleşsin hiç etkili olamıyorlar. Bugün duyan, okuyan veya izleyen akşam olmadan unutup gidiyor…
Kalıcı olan tek şeyi ancak aynaya bakınca görüyoruz, yüzümüze baktğımızda zamanın ne anlama geldiğini, takvimin geçerliliğini sadece orada görüyoruz. Ötesi bizim ötemizde, çaresiz ve aciziz. Bugünkü önemsemelerimiz, önemsenmelerimiz, kim olduğumuz ya da olmadığımız, paramız, pulumuz, malımız, mülkümüz, hırslarımız, iktidar gücümüz, zekamız ve hatta aşkımız bile bir an için varlar…
Tüm bunlar evrenin hiçbir yerinden görülmeyecek bir ışık zerresi bile değiller… Tümümüz minicik bir Ay kadar bile kalıcı değiliz…
Ve didişmeyi sürdürüyoruz… Öldürmeye ve kirletmeye devam dostlar… Ne zamana kadar mı?
Neyin zamanı? Zaman bizim farkımızda mı?