Arı ölümlerinde zirai ilaç şüphesi

2dk okuma

Van'dan Adana'ya gelen bal üreticileri kovanlarındaki arıların büyük bölümünün telef olduğunu belirterek toplu arı ölümlerinin narenciye bahçelerinde kullanılan zirai ilaçlardan kaynaklandığını öne sürdü.

Haberin Devamı

Adana Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Kılıçkaya: "Mersin'den Osmaniye'ye kadar her kovanın yaklaşık yüzde 60'ı telef oldu diyebiliriz. Eskiden 20-22 kilogram bal alan üreticiler bu yıl 2-3 kilogram balı zor alıyor" Adana Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürü Söğüt: "Arı ölümlerinin yaşandığı bölgelerde araştırmalar yaparak durumu anlamaya çalışacağız. Eğer konuya çözüm bulamazsak bu bölgelerde arıcılık yaptırtmayacağız"

Van'dan Adana'ya gelen bal üreticileri ellerindeki arıların büyük çoğunluğunun telef olduğunu, bunun narenciye bahçelerinde kullanılan zirai ilaçlardan kaynaklandığını ileri sürdü.

Yıl içinde farklı bölgelere giderek arıcılık yapan bal üreticileri ellerindeki arıların topluca telef olması nedeniyle zor durumda kaldı. 5 ay önce Van'dan Adana'ya geldiğini ve son 1 haftadır arılarının büyük bölümünün telef olduğunu belirten üretici Abdulvahap Semo, ölümlerin nedeninin narenciyede kullanılan zirai ilaçlar olduğunu öne sürdü.

Tarım ilacı kullanılmadan önce Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüklerine başvurulmadığını iddia eden Semo, "Bu bahçe sahipleri attıkları ilacın arıyı öldürüp öldürmediğini gidip sormuyor. 'Benim ürünüm kurtulsun' diyor. Kendi ürününü kurtarıyor ama bizi de bitiriyor. Şu an bine yakın kovanımız var. Öle öle elimizde kovan kalmayacak. Biz buraya ekmeğimizi kazanmaya geldik. Burada ailesini arıyla geçindiren insanlar var. Bu ilaçları kullananlar önce il müdürlüklerine gidip danışsın. İl müdürlükleri de bize zararımız konusunda yardımcı olsun" diye konuştu.

Zor durumda olduklarını aktaran Semo, "1 hafta sonra Van'a döneceğiz. 5 aydır buradayız ama değil bal üretmek elimizdeki arıyı kurtarmanın derdindeyiz. Bunlar da giderse elimizde hiç arı kalmayacak. Biz buradan gider ve dönmezsek tarla sahipleri bizi parayla getirtmek zorunda kalır. Çünkü arı döllemediği zaman meyve, sebze, bitki olmaz" dedi.

Adana Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Yunus Kılıçkaya ise Mersin'den Osmaniye'ye kadar birçok bölgede toplu arı ölümleri yaşandığını ifade ederek şunları söyledi:

Haberin Devamı

"Her kovanın yaklaşık yüzde 60'ı telef oldu diyebiliriz. Eskiden 20-22 kilogram bal alan üreticiler bu yıl 2-3 kilogram balı zor alıyor. Arıcının başka geliri yok. Elindeki arı biterse arıcı da biter. Adana süzme balda Türkiye'de birinci arıcılıkta üçüncü sıradaydı. Bugün 50. sıralara geriledik. Konuyla ilgili bakanlığa ve ilgili kurumlara başvurularımız oldu. Muhtarlara yazılar iletildi. Müftülüğümüz cuma vaazlarında vatandaşı bilgilendirdi. Eskiden narenciye çiçek açtıktan sonra ilaçlama yapılırdı. Böylece arı zarar görmezdi. Şimdi çiçek açmadan ilaçlama yapıldığı için arılarımız zarar görüyor."

Avrupa'da çiftçilerin bal üreticilerini kovan başına para ödeyerek tarlasına getirttiğine dikkati çeken Kılıçkaya, "Biz iki yıl Adana'ya gelmesek çiftçi bizi kendisi çağırır. Çünkü arı olmazsa meyvenin sebzenin ömrü biter. Eğer durum böyle devam ederse arıcılar bir daha Adana bölgesine gelmez. Bu da buradaki tarımın bitmesi anlamına gelir" diye konuştu.

"Tek neden ilaçlama değil"

Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Ahmet Söğüt de yaşanan arı ölümlerinin çeşitli nedenleri olduğunu ve bunun önüne geçmek için bir dizi çalışma başlattıklarını belirtti.

Arı ölümlerinin tek nedeninin narenciye ilaçları olmadığını vurgulayan Söğüt, "Bu arılar yaylak ve kışlaklar arasında seyahat ettiriliyor. Seyahat esnasında arılar yorgun düşüyor. Daha sonra kovanlar yerleştikten sonra 3-5 kilometrelik uçuşlar yapıyorlar ve daha da yorgun düşüyorlar. Ayrıca kanat kısalığı, arı biti ve arıcıların kovandaki arının beslendiği şeyleri de alması nedeniyle bu tür ölümler yaşanabiliyor" diye konuştu.

Konuyla ilgili 2 yıldır çalışma yaptıklarını dile getiren Söğüt, şunları kaydetti:

"Köy köy gezerek çiftçilerimizle toplantılar yapıyoruz. Onlara ilaçlamayı arının aktif olduğu gündüz vakti değil ya hava aydınlanmadan önce erken saatlerde ya da havanın kararmasının ardından yapın diyoruz. Ayrıca üniversite ve bakanlığımızın diğer birimleriyle 2 yıllık ortak bir çalışma başlatacağız. Bölgemizde arı ölümlerinin yaşandığı bölgelerde araştırmalar yaparak durumu anlamaya çalışacağız. Eğer konuya çözüm bulamazsak bu bölgelerde arıcılık yaptırtmayacağız. Bu çalışma sonucu sorunun bir çözüme ulaşacağına inanıyorum."

Haberle ilgili daha fazlası: