Ama bu kez Vahapoğlu’ndan gelen elektronik ileti eleştiri yüklü. Konu, 2 Ocak günlü Hürriyet’teki, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ile Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan arasındaki kavga haberi. Vahapoğlu, o haberin sunuluş biçiminden rahatsız olmuş:
“13. sayfada Medvedev ile Aliyev’in bulunduğu bir fotoğraf ve fotoğrafın altında bir başlık: ‘Sarkisyan’ı dövüyordu’. Bağımsız Devletler Topluluğu’nun 20. yıl zirvesinde Aliyev ile Sarkisyan arasında yumruk yumruğa kavgayı Medvedev önlemiş.
Haberin devamında ise liderlerin ceketlerini çıkararak, birbirinin üzerine yürüdüğü ifade edilmekte. Anladığımız kadarıyla toplantıda iki lider arasında nahoş bir durum yaşanmış ve Rus lider Medvedev, herhangi bir darp olmadan, kavgayı önlemiş. Buraya kadar haber güzel...
Peki herhangi bir darp olmadan, ‘Sarkisyan’ı dövüyordu’ sonucuna nasıl ulaşılmış? Bu kısmı anlamak biraz zor işte. Sanırım Aliyev’in daha cüsseli olması, Sarkisyan’ın dayak yemesi için yeterli bir neden olarak görülmüş! Eh biraz da kamuoyunun ruhu okşansın istenmiş ve buna uygun bir başlık atılmış gibi bir durumdan söz ediyorum. Tribünlere oynama gibi bir şey bu...
Ben olsam bu habere, ‘Liderlere yakışmadı’ başlığını atardım. Daha barışçı, nezakete davet eden ve habere yakışan bir başlık olurdu. Hem de tarafsız...
Fransa meclisinde kabul edilen, canımızı sıkan ve şiddetle reddettiğimiz ‘tasarı’nın yansımalarını bu tür konulara taşımak, bence gereksiz bir yaklaşımdır. O yansımaları bu başlıkta hissediyoruz. Yoksa yanılıyor muyum?
Doğru olan taraf tutmadan ya da taraf tuttuğunu hissettirecek bir yorumda bulunmadan haberi okuyucuya ulaştırmaktır. Bunu her zaman başaran, çok da sevdiğim gazetemizin, burada biraz ölçüyü kaçırdığını düşünüyorum.”
Okurumuz böyle bir kaygı duymakta bence de haklı. Sarkisyan ve Aliyev birbirlerine bir fiske bile vurmamışken yumruklaşmanın sonucu ile ilgili bir tahminde bulunmak doğru değil. Zaten haberin içinde de “Sarkisyan’ı dövüyordu” başlığını haklı kılacak en ufak bir bilgi ya da bir ifade yok!
Ayrıca bu haberle ilgili olarak birinci sayfada atılan başlık farklı. Orada “Yumruk yumruğa kavgayı Medvedev engelledi” denmiş. Kimin kimi döveceği yönünde bir yargıda bulunulmamış. Doğrusu da bu. Neden iki lider arasındaki kavgada taraf olalım ve birinin diğerini dövmesi olasılığından keyif alalım ki? Biz haberciyiz.
The PKK
AMERİKAN ve Türk terör uzmanlarının yazdığı “The PKK” adlı kitabın “En çok satan akademik yayınlar listesinde” olduğuna ilişkin haber, Hürriyet Pazar’da 18 Aralık’ta yayımlanmıştı. Bu habere ilişkin okur eleştirisini haberde imzası bulunan Gülden Aydın’a ilettim ve yanıtını aldım. Hem bu sırada biraz zaman kaybettik, hem de sonrasında güncel konuların yoğunluğu nedeniyle “The PKK” mevzuuna gelmekte geciktim. Bu gecikme nedeniyle okurumuz Hacer Ceylan ve arkadaşımız Gülden Aydın’dan özür diliyorum. Okur eleştirisini ve yanıtını, Aydın’ın kaleminden özetleyerek aktarıyorum:
- Ceylan, “The PKK’ temmuz ayında yayınlanmış, -ki yayınevi ismi bile yok- Türkiye’de gelecek yıl yayınlanacakmış. Bu durumda Hürriyet birtakım şeylere alet edilmiş olmuyor mu acaba?” diyor. Yazıda, kitabın “Alman VDM Yayınevi tarafından yayınlandığı, “temmuz ayı” sözcüklerinin hemen yanında geçiyor! “Alet edilme” iddiasını anlayamadım. “Bugüne kadar terör örgütü PKK ile ilgili yazılmış en kapsamlı kitap” cümlesine itiraz etmediğine göre, kim, neye ve niçin alet oluyor?
- “Benden duymuş olmayın ama iki profesörün de yayın listesinde böyle bir kitap ismi yer almıyor” diyor. Amazon.com’a baksa kitabın nasıl tanıtıldığını, Avrupa ve ABD’deki fiyatını, kaç sattığını, ABD’li editörleri Prof. Charles Strozier ve Frank James’in diğer kitaplarının listesini, hangi konularda yazdıklarını görebilirdi. Her iki isim, haberde belirtildiği gibi Türkiye Emniyet Müdürlüğü’nün Mayıs 2010’da Washington’da düzenlediği “PKK’nın Finansmanı” adlı konferansta sunum yapmışlardır. Kitap, bu konferanstaki sunumlardan oluşmuştur.
- Avrupa’da yayınlanması, basit bir mantık ürünü çünkü PKK, Avrupa’da da faaliyet gösteriyor ve Avrupa’nın dikkatini PKK’ya çekmeyi hedefliyor.
- Haberi, kitabın Türkçeye çevrilmiş tam metninden hazırladım. Ceylan’ın haberi okumadığı kanısına vardım. Kitabın iki editörü Strozier ve James’i sanki kitabın yazarlarıymış gibi aktarıyor. Çok sayıda ABD ve Türkiyeli terör uzmanının yanı sıra James’in de yazısı yer alıyor kitapta. Haberi kısaltan editörler, sayfadaki yer sorunu nedeniyle kitapta 11 başlık altında yazan Türk ve ABD’li terör uzmanlarının listesini olduğu gibi çıkarmışlar.
Okurdan kısa kısa
Muharrem Coşkun/ Meral Aras: 13 Ocak’ta ikinci sayfadaki “Don Kişot oldu” haberinde “Ünlü Fransız yazar Miguel De Cervantes” yazılmış. Cervantes, Fransız değil İspanyol’dur. Bu kadar ünlü bir yazarın hangi ulustan olduğunun yanlış yazılmış olmasını kınıyorum.
Burak Bakırsoy: Ulusal medyanın on yıllardır Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’a üç büyükler ismini kullanmasına maalesef alışmıştık. Fakat bütün çabanız içerisinde artık çok ileri gidip bugünkü (5 Ocak) “Küçüklerle büyük pazarlık” haberinizde diğer takımlara “küçük” deme cesaretini bile buldunuz. Kim karar veriyor Futbol Federasyonu Genel Kurulunda oy kullanacak diğer takımların “küçük” olduğuna? Bu haberi yapanın “küçük” kriteri nedir? Benim sempati duyduğum takıma “küçük” deme hakkını size kim veriyor?
Kadir Kartal: 4 Ocak’ta çıkan “Lopez gibi vücudu olana sınavda ek puan” başlıklı haber, İngiliz Daily Mail’den çevrilmiş ama ikinci paragrafta işe birdenbire Le Parisien gazetesi giriyor. Muhtemelen Daily Mail de oradan çevirmiş! Fransa kaynaklı bir haberin İngiliz gazetesinden çevrilmesi abes. Haberden, Fransızların ‘Avrupa’nın en zayıf ikinci halkı’ olduğunu da öğreniyoruz ve ‘birincisi kim ola ki’ diye sormuyoruz zaten. Ancak, son cümle farklı bir şey söylüyor: Fransızların neredeyse yarısı aşırı kilolu imiş! Bu durumda şöyle oluyor: “Avrupa’nın en zayıf ikinci halkının neredeyse yarısı aşırı kilolu!” Mantığı geçtim, bilgi açısından bakın lütfen.
Tuncay Öğünçbey/Tuğrul Egemen: 3 Ocak’ta gazetenizde yer alan Fransızca metni, Türkçe tercümesi olmadan yayınlamışsınız. Bu metni kaç okurunuz anlamıştır? Acaba Fransa’da yayınlanan gazetelerde Türkçe metnin yayınlandığını gördünüz mü hiç? Şiddetle kınıyorum ve açıklama bekliyorum.
NOT: İlan, Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’ye hitaben yazılmış bir açık mektup. Son yasa girişiminden vazgeçmesi isteniyor. Türkçe açıklama konulmaması ilanı verenlerin tercihi ve zaten esprisi de burada. O ilanı hazırlayanlardan Nilgün Eyüboğlu ile yapılmış bir söyleşi de iki gün sonra yayımlandı.
Cem Kılıçkıran: 4 Ocak’ta çıkan “Bodrum uçağında Akrep Nalan krizi” haberinizde olay sanki ilgili kişi kafasına göre acil çıkışına oturmuş gibi veriliyor. Hiçbir yolcu uçakta kendisine göre oturamaz. Sorun check-in işlemini yapan kişinin o yolcuya bu koltuğu vermesiyle olmuştur. Hata o görevlinindir.