Cahit Berkay Anlattı, Biz Dinledik...

Moğollar yerine yaptığımız müzik gibi kültürel öğeler taşıyan bir isim konulabilirdi. “Anadolu rock” ismini de biz koymuştuk. O zaman rock kelimesi yoktu, 70’li yılların sonlarına doğru literatüre girdi. Ondan sonra tabii Anadolu pop değil de Anadolu rock şekline dönüştü. Bugünkü aklımız olsa Moğollar koymazdık ismini ama ne koyardık bilemiyorum. Daha önce düşündük mü onu da hatırlamıyorum. Belki de gelmiştir aklımıza bir isimler ama...Ben zaten türkülerle büyüdüm, kökenim türkü. Allahtan öyle büyümüşüm Moğolları kurduğumuz zaman dedik ki, yaptığımız müzik çok özgün olsun. Nasıl olur bu? Gitarın, orgun, baterinin, basgitarın yanına bağlamayı, yaylı tamburu, kabak kemaniyi koyduk. Zaten o sayede önümüz hızlı şekilde açıldı. Bunun dışında bir rock müzik yapanların muhalif bir duruşu da olmalı. Biz her şeyden önce emeğin sömürülmesine karşıyız ve hepimiz sevginin peşinden koşan insanlarız. Sevgi de böyle kendi kendine olan bir şey değil, altında bir emek var. Hani vardır ya Selvi Boylum Al Yazmalım’da “Sevgi neydi? Sevgi emekti” diye.Çok sevilen bir müzik o. Ben onu Zeki Alaysa ve Metin Akpınar’ın Güler misin Ağlar mısın? isimli bir filmine yapmıştım. Daha sonra Bu Adamlar Nereye Bakıyor? ve Kapıcılar Kralı’nda da kullanıldı. Süreyya adından da anlaşılacağı gibi Süreyya Ayhan’ın yaşadığı sıkıntılardan yola çıkılarak yazıldı. Baya bir sahiplendik. Sonra da günahını almayalım ama şike iddiaları çıktı ve resmen kızı bitirdiler. Biz de repertuardan çıkardık, enstrümantal olarak çalıyoruz. Şike iddialarından sonra savunmanın pek anlamı kalmadı.“Hayır” diyeceğimizi bildiklerini için gelmiyor böyle bir teklif. Ben rockçı bir adamım. Eurovision’un son dönemde geldiği şekil tamamen gösteriye dönüştü. Bir kere bir yarışmada “İlla ki kazanacağız, vah vah 7. olduk, yok elendik” gibi şeyler bana göre değil. Çünkü o sadece bir eğlence programı birinci de olursun sonuncu da olursun. Biz çok ciddiye alıyoruz bunu. 12 yıl Fransa’da yaşadım ben. Kırsal kesimlerde televizyon izlenme oranı yüksektir belki ama mesela Paris’te yaşayanların Eurovision’un belki varlığından bile haberleri yok.Bana göre büyük plak şirketinin televizyoncularla birlikte oluşturduğu ve piyasadan para toplamak para kazanmak için keşfettikleri bir şeydi ve tuttu.Pek bilinmez ama ikisi de çok muzip insanlardı. Barış ile dışarı çıktığımızda hesabı ödemeyle ilgili tatlı atışmalar yapar, kızdırırdım onu. Cem de çok hazırcevap bir insandı. Bir gün Kıbrıs’tan geliyorduk sanırım, sınırdan geçerken gümrük memuru “Cem Bey, bizim için de bir şarkı yapar mısın?” dedi. Cem dönüp “O işlere Ersan bakıyor” diye cevap verdi. O sıralara her neredeyse her mesleğe şarkı yapma modası vardı. Bundan daha özel ve hızlı bir yanıt verilemezdi sanırım İkisinden de şarkılar var repertuarımızda. Barış’tan Dağlar Dağlar’ı, Cem’den Resimdeki Gözyaşları, Tamirci Çırağı ve Namus Belası’nı çalışıyoruz. Bu dört parçayı bizim konserimize gelen en son kuşak bile bir ağızdan söylüyor. Bu da Barış ve Cem’in ne kadar güzel ve kalıcı işler yaptığını gösteriyor.Tamirci Çırağı ve Dağlar Dağlar’ı söylerken gözlerim dolar. Bu iki şarkıyı da onlarla beraber çalıştığımız formatta çalıyoruz, hiç değiştirmedik.1994 yılında Moğollar yeniden bir araya geldiğinde Hayko bir süre bizde rodilik yaptı (Rodi enstrümanları sahnede çalınacak şekilde hazırlayan kişi demek). Hayko o zaman daha talebeydi. Bir arkadaş, bir evlat gibi sahiplendik onu. Çok sevdiğim, içi dışı bir olan bir çocuktur Hayko. Kendisini de müziğini de seviyorum. Onun dışında Marsis’i severim. Karadeniz müziğini rock formatında yapıyorlar Kazım Koyuncu gibi. Ama benim daha çok türkücüler ilgi alanıma girer, çoğu insan da bilmez bunu. Ben çok nadir rock bara giderim ama her hafta mutlaka bir kere türkü bara giderim. Ender Balkır’ı dinlemeyi severim. Önceden Hüseyin Turan çıkardı, onu dinlemeye giderdim.

Cahit Berkay Anlattı, Biz Dinledik...

Cahit Berkay ile çok özel röportaj...

"Şimdiki aklımız olsa Moğollar olmazdı grubun adı"

EN SON GALERİLER