Huawei Mate 50 Pro incelemesi

7dk okuma

Son aylarda kullanma şansı bulduğum en iddialı akıllı telefon modeliyle sizleri tanıştıracağım. Önce iddialı tasarımıyla dikkatleri üzerine çekmeyi başaran, ardından güçlü kamera ve diğer donanım bileşenleriyle yüksek performansta sınırları zorlayan yepyeni bir telefon Türkiye’de! İşte karşınızda Huawei Mate 50 Pro…

Haberin Devamı

Huawei, nova 10 serisinin ardından amiral telefonlarına da bir yenisini ekledi, Mate 50 Pro’yu bizlerle buluşturdu. Mate serisine gelen bu yeni model, pek çok açıdan akıllı telefonları bir adım öteye taşıyor. Özellikle de tasarım tarafında üzerinde epey çalışılmış ve ince dokunuşlarla oldukça estetik görünen bir telefon ortaya çıkmış.

Telefonumuz turuncu, gümüş ve siyah olmak üzere üç farklı renkte geliyor. Burada turuncu renkli model için bir parantez açayım. Bu turuncu renkli model, Mate 50 serisi içinde özel bir yere sahip. Özel vegan deriyle kaplı olan bu modelin fiberglas tabanı, Mate 40 Vegan Deri Sürümü ile kıyaslandığında yüzde 40 oranında daha ince bir yapıda. Yani yeni model çok daha ince ve hafif. Bir başka artısı da vegan derinin verdiği dayanıklı yapı. Öyle ki, vegan deri malzeme 140 bini aşkın teste tabi tutulmasına karşın herhangi bir aşınma tespit edilmemiş. Yani çantanıza veya kot cebinizde defalarca kez sürtünme olsa da kaplama hiç zarar görmüyor ve 3 yılı aşkın bir süre bana mısın demiyor. Yağ lekesi gibi çıkarılması güç kirlere karşı dayanıklı olması da bir başka avantajı. Parmak izi de tutmuyor ve birçok kullanıcı için dikkate değer bir özellik. Elbette bu farklılıklarından dolayı vegan deri modelin fiyatı diğer renkteki modellere kıyasla biraz daha yüksek bir fiyata sahip.


İncelemekte olduğum siyah kasalı model de gayet güzel, ancak az önce anlattığım avantajlarından dolayı aklım turuncu olanda kalmadı desem yalan olur.

Şimdi Mate 50 Pro serisinin tasarım tarafında öne çıkan diğer özelliklerine bakalım. Mate serisi, Huawei’nin endüstriyel tasarım yeteneğini konuşturduğu modellerden oluştuğundan Mate 50 Pro’da da bu akımın devamını görüyoruz. Simetrik yapılı ikonik gövde formu ile birlikte "Clous de Paris" olarak isimlendirilen özel deseniyle oldukça estetik görünüyor.

Haberin Devamı

IP68 sertifikalı olan telefon, su ve toza karşı oldukça dayanıklı. Telefonunuzun su birikintisine düşmesi sizi korkutmasın, üzerini hemen kurulayıp sorunsuz bir şekilde kullanmaya devam edebilirsiniz. Eğer turuncu kasalı modeli kullanıyorsanız 6 metreye kadar suya dayanıklı yapısıyla yine farkını ortaya koyduğu söylenebilir.


Bu 6 metre suya dirençli yapısı elbette saatler boyu telefonun suda kalabileceği anlamına gelmiyor. Bu derinliğe sadece 30 dakika dayanabiliyor, o yüzden bu noktaya da dikkat edilmesi şart.

Telefon kutusundan çıktığında fabrika çıkışlı jelatinin ekranı kapladığını görüyoruz. Bu da ayrıca ekranı kaplatmaya ihtiyaç bırakmıyor. Dahası, cihazın ekranı oldukça sağlam. Kunlun Cam teknolojisi olarak da bilinen bu özel cam yapı, normal ekranlara kıyasla Mate 50 Pro’yu 10 kat daha dayanıklı kılıyor.

Haberin Devamı

6.74 inç büyüklüğünde kavisli bir ekranımız var. Bu kavisli ekran OLED panele sahip ve 1 milyarlık renk desteğiyle geliyor. 2616x1212 piksel çözünürlük sunan ekran, en yeni teknolojileri kullanıyor. 120 Hz dinamik ekran tazeleme oranı da kullanıcıya sunuluyor ve 300 Hz dokunmatik örnekleme hızına ulaşıyor. DCI-P3 renk gamutunun sunulduğu Mate 50 Pro’da ekran başına düşen piksel yoğunluğu ise 428 ppi. 


Az önce sıraladığım bu rakamlar ve teknolojiler, ekranı çok daha akıcı bir hale getiriyor. Film ya da dizi izlerken ve oyun oynarken ekrana gelen görüntülerdeki renklerin oldukça canlı ve yüksek kalitede olduğu net bir şekilde görülüyor.

Haberin Devamı

Huawei’nin yeni tablet ve telefon modellerinde görmeye başladığımız Always On Display, yani Her Zaman Açık Ekran özelliği bu telefonda da var ve farklı animasyonları seçerek kendi zevkimize göre telefonumuzu renklendirebiliyoruz.

Haberin Devamı

Özetle bir telefonun ekranında görmek istediğiniz pek çok teknoloji, Mate 50 Pro’da fazlasıyla var.

Haberin Devamı

Ekranın üzerindeki uzun çentik tasarıma da değinelim. Uzun dediğime bakmayın, kesinlikle rahatsız edici değil ve bu çentiğin bu şekilde olmasının elbette geçerli bir nedeni var. Bu çentik içinde selfie kamera, 100 derecelik geniş açılı sensör ve 3D TOF sensörü bulunuyor. Özellikle 3D TOF sensörü sayesinde Mate 50 Pro, daha güvenilir bir şekilde yüz tanımlaması yapabilirken, kameraya yardımcı pek çok önemli işlevi de var.


Diğer Huawei telefonlarda olduğu gibi Mate 50 Pro’da Google servisleri doğrudan yüklü olarak gelmiyor. Ama bu durum, bu servisleri kullanamayacağımız anlamına gelmiyor elbette. Huawei’nin uzun yıllardır büyük emekler verdiği AppGallery üzerinden çok sayıda uygulamaya ulaşabiliyoruz. Bulamadığımız bir uygulama olduğunda da bizi uygulamayı indirebileceğimiz güvenilir bir kaynağa yönlendirdiğinden o noktada da bize yardımcı oluyor.

Gspace uygulaması da özel bir uygulama mağazası ve Google Play Store’u elimizin altına getiriyor. Böylece Google hesabımızı da kullanarak bu mağazadan da uygulama indirebiliyoruz. Reklamsız yapısı sayesinde kullanımı da rahat ve aradığımız her şeyi bulabiliyoruz.

Netflix, Disney Plus, WhatsApp, Facebook, Messenger, Instagram, Letgo dahil aklınıza hangi uygulama gelirse gelsin, kolayca telefonunuza AppGallery üzerinden yükleyebilirsiniz. Bankacılık uygulamalarının da hepsi elinizin altında. Hangi bankayı kullanıyor olursanız olun, ilgili bankayı bulup kurmak oldukça basit.

Huawei’nin bir başka gözdesi olan Petal Maps uygulamasından da biraz bahsedelim. Telefonunuzda bu uygulama varken ek bir harita ya da navigasyon uygulamasına ihtiyacınız olmuyor. Neye ihtiyacınız varsa uygulama bünyesinde bulabiliyoruz. Özellikle de son güncelleme sonrası sunulan Konum Paylaşımı özelliği çok işinize yarayacak. Bir ekip oluşturup, ekibin harita üzerinden takibini anlık olarak yapabiliyorsunuz.


Mate 50 Pro, 4700 mAh kapasiteli bataryadan enerjisini alıyor ve 66W şarj adaptörüyle geliyor. 66W SuperCharge teknolojisi sayesinde telefon 0’dan yüzde 100’e yaklaşık 38 dakikada şarj edilebiliyor. Telefon, aynı zamanda 50W Kablosuz Huawei SuperCharge teknolojisini de kullanıyor. Kablosuz ters şarj desteği de mevcut ve kablosuz şarj olan akıllı saatiniz dahil diğer cihazlarınızı da telefonunuzun arka yüzeyine konumlandırarak şarj edebilirsiniz.

Batarya ömrünü uzatmak istediğimizde Güç Tasarruf Modu’nu kullanabiliyoruz ve bataryanız tamamen tükenmek üzere olsa da arama yapma ya da mesaj atma gibi temel işlevleri kullanabilmeniz için sınırlı da olsa size ek zaman veriyor. Bunun aksine performans artışı istediğimizde performans modunu açabilirsiniz.

Mate 50 Pro, EMUI 13 yüklü olarak geliyor. Bu güncel yazılım, beraberinde pek çok yeni özelliği de getiriyor. Servis Araçları bölümüne bakalım. Ekrana iki parmağınızla dokunup kaldırdığınızda ekranın özelleştirilebildiğini görüyoruz. Duvar kağıdı, geçişler ve Başlangıç ekranı gibi ayarlara da buradan erişilebiliyor. Burada asıl dikkatinizi çekmek istediğim Servis Araçları yani widget kısmı. Bu bölüme girerek ihtiyacımız olan widget’ları ana ekrana taşıyabiliyoruz. Şöyle ki, hava durumu, galeri, hızlı arama dahil pek çok widget arasından seçim yapabiliyoruz. Bu widget’ları istediğimiz şekilde kümelendirebilmek de iyi düşünülmüş.


EMUI 13 ile birlikte kullanıcıların güvenliği ve gizliliği daha da ön plana alınmış. Gizlilik merkezi üzerinden uygulamalarınızın hangi izinleri kullandığını görebiliyorsunuz. Gizlilik ayarına ilk girdiğinizde karşınızda bazı barlar çıkıyor. Burada uygulamaların ne ölçekte izinleri olduğu bir bakışta görülüyor. Mesela bende en fazla izni olan Huawei Sağlık uygulaması görünüyor. Sonrasında Petal Search, Hava Durumu ve Facebook şeklinde devam ediyor. Bu uygulamalara dokunarak hangi izinlere sahip olduğuna bakabilirsiniz ve vermek istemediğiniz izni de kolayca kaldırabilirsiniz.

Biz farkında olmasak da görseller üzerinde konum ve zaman bilgileri bulunur. Bu bilgileri paylaşmak istemiyor olabiliriz, bu yüzden dilersek telefonumuzda bulunan görsellerdeki tüm lokasyon ve zaman damgalarını kaldırabiliyoruz.

PrivateSpace denilen özel gizli bir odamız da var. Burası normal kullanım yaptığımız alandan farklı bir yer ve şifreyle girilebiliyor. Bu alanda dosya ve özel verilerimizi saklayabiliyoruz ve şifreyi bilmeyen bu boyuta asla geçemiyor.


Süper Gizlilik Modu ise istemediğimiz sürece hiçbir uygulamanın cihazınızın kamerasına, mikrofonuna ve konumuna erişimine izin vermez. Haliyle telefon görüşmesi yapmak ya da fotoğraf veya video çekmek de bu mod altında rahat olmayacağından sizin için çok gerekli bir durumda bu özelliği aktif edebilirsiniz.

Mate 50 Pro’nun en merak edilen özelliğine geldi sıra. Kamera performansına… Bu telefon, bugüne kadar geliştirilen Android telefonlar içinde en iyi fotoğraf ve video çekimi yapabilen model diyebilirim. Bu kadar iddialı konuşmam elbette nedensiz değil ve şimdi yaptığım bazı çekimlerle birlikte Mate 50 Pro’nun sınırları nasıl zorladığına yakından bakalım.

Önce kameranın teknik özelliklerine kısaca bakalım. Ön yüzde 13 MP çözünürlüğünde görüntü alabilen f/2.4 diyafram açıklığına sahip bir selfie kameramız var. Arka yüzde diyafram aralığı f/1.4 – f/4 olan 50 MP Ultra Diyafram Kamera mevcut ve OIS desteği de bulunuyor. Bu ana kameraya f/2.2 diyafram açıklığında 13 MP Ultra Geniş Açılı kamera ve 64 MP Telefoto kamera eşlik ediyor. Bu telefon, 3.5 kata kadar optik, 100 kata kadar da dijital zum yapabiliyor.

Leica ortaklığında kamera tarafında ilerleyen Huawei, artık kendi geliştirdiği teknolojiyi yani Huawei XMage’i kullanıyor. Yani gerçeğe çok daha yakın bir görüntü yakalanabiliyor. Renkleri ve dokuları önünüzde göründükleri gibi kaydettiğinden, bir bakıma ne görüyorsanız onu alıyorsunuz.

Telefonumuz gündüz yakaladığı başarıyı gece de sürdürüyor. Mate 50 Pro, loş ışığın bulunduğu ortamlarda da ışığı daha fazla alıyor ve yapay zeka desteği ile birlikte çok net ve kaliteli fotoğraflar yakalanabiliyor. Özellikle de gece çekimlerinde öyle sonuçlar aldım ki, bugüne kadar bir Android telefonda bu kalitede bir çekim hiç yakalayamadım. Işığın yetersiz olduğu anlarda yakalanan görüntüler gerçekten muhteşem ve bu görüntüleri sosyal medya hesaplarımda paylaştığımda da birçok tepki aldım. Benim gibi pek çok kişi de gece çekimlerinde bu kaliteyi daha önce görmediğinden Mate 50 Pro, bu alanda rekabeti bambaşka bir boyuta taşımış gibi görünüyor. Bu çekimlerde aydınlık kısım aşırı pozlanmıyor, karanlık kısım ise hala zengin detaylara sahip oluyor.

Portre çekimlerinde de oldukça iyi sonuçlar aldım. Çekilen kişinin portresi oldukça iyi yakalanıyor ve yakın açıdan da baktığımızda neredeyse saç teline kadar bokeh efektini başarılı bir şekilde fotoğrafa uyguladığı görülüyor.


Makro çekim yapmak isteyenler de elbette unutulmamış. Makro çekimde de telefon işini iyi yapıyor. Ama daha da önemlisi Huawei, rakiplerde olmayan bir özelliği, Süper Makro Video modunu da kullanıcısına sunuyor. Yaklaşık 2.5 cm mesafeden bile yüksek kalitede video çekebiliyorsunuz.

Huawei, ekosistemdeki ürünlerini birbirleriyle başarılı bir şekilde etkileşime sokabilen bir marka. Mat 50 Pro’yu da diğer Huawei cihazlarla eşleştirip daha verimli bir kullanım deneyimi elde edebiliriz. Süper Cihaz özelliğini kullanarak telefonu yeni MatePad Pro ile bağlamak saniyeler sürüyor. Sonrasında telefonun ekranını tabletin ekranına yansıtabildiğimiz gibi, veri alışverişini de böylece kolayca yapabiliyoruz.

Çoklu Kamera özelliği de bu etkileşime güzel bir örnek. Tabletinizin kamerasını kullanarak telefonunuz üzerinden görüntü yakalayabiliyorsunuz. Örneğin bir noktayı çekmek istiyorsunuz, telefonla sağ köşeden görüntü alırken, tabletimizi kullanarak da sol köşeden görüntüyü kolayca yakalayabiliyoruz ve görüntü telefonumuza kaydediliyor.

Son olarak işlemciye de bakalım. Mate 50 Pro’ya Snapdragon 8+ Gen 1 işlemci güç veriyor. Bu işlemciyle beraber telefonun iki farklı modeli bulunuyor. 8 GB RAM + 256 GB dahili hafızalı model dışında 512 GB dahili hafızalı model de mevcut. Ayrıca NM Card ile 256 GB’a kadar da ek hafıza desteği veriliyor.

İşlemciye geri dönelim. Bu minik işlemci, oldukça güçlü ve telefonu kullandığımız her an bu hızın farkına varıyoruz. Telefonda zaten donma ya da darboğaza girme gibi bir durum yaşanmıyor, aksine zorlu oyunları hem yüksek grafik kalitesinde hem de akıcı bir hızda deneyimleyebiliyorsunuz. Soğutma da etkin bir şekilde sağlandığından telefonda aşırı ısınma meydana gelmiyor ve buna bağlı bir performans kaybı da yaşanmadığından performans noktasında istikrar hiç bozulmuyor.

Geekbench 5, AnTuTu gibi benchmark platformlarında yaptığım testlerden de oldukça iyi sonuçlar aldım ve bu verileri de şu an ekranda görebiliyorsunuz. Pek çok rakip, bu puanların ardında kalmaktan kurtulamayacak gibi görünüyor.

Sonuç itibariyle Huawei Mate 50 Pro, özellikle kamera performansıyla Android telefonlar içinde farklı bir yere sahip ve sunduğu gelişmiş pek çok özellikle de bunu ispatlıyor. Siz de üst seviye bir telefon arayışındaysanız Mate 50 Pro’ya bence şans verin.

Detaylı bilgi için tıklayın.



İlandır

Haberle ilgili daha fazlası: