Garanti BBVA’nın sürdürülebilir finansman kapsamındaki çalışmaları, ürün-çözümler, hedefleri nelerdir?
Garanti BBVA olarak 2000’lerin başında sürdürülebilir finans çalışmalarımıza başladık ve ülkemizde sürdürülebilirliği stratejisinin temeline koyan ilk kurumlardan olduk. Hali hazırdaysa sürdürülebilir finans son 5 yılda bankacılık sektörünün en önemli temalarından biri haline geldi. McKinsey’in 2022 Küresel Bankacılık Sektörü İnceleme Raporu’na göre sürdürülebilir tahvil ihraçlarının toplam tahvil piyasasındaki payı yaklaşık yüzde 11 iken, sürdürülebilirlikle bağlantılı sendikasyon kredileri toplam küresel sendikasyon kredileri piyasa hacminin yüzde 13’ünü oluşturuyor. Ancak iklim kriziyle mücadele ve kapsayıcı büyümenin finansmanı için halen çok ciddi bir yatırım ve finansman açığı var. Bugün sürdürülebilirliğin finansmanındaki lider konumumuz, yeni dünya düzeninin bize getirdiği risklerin ve fırsatların yaşadığımız topluma olan etkilerini ve paydaşlarımızı nasıl dönüştürdüğünü göz ardı etmeyerek oluşturduğumuz öncü uygulamalardan kaynaklanıyor. Bu kapsamda Sürdürülebilir Finansman stratejimizi iki kategoriye ayırıyoruz. Karbon emisyonlarının azaltımını sağlamak için yenilebilir enerji projelerini ve gelişmekte olan hidrojen, karbon yakalama ve depolama gibi yeni teknolojileri desteklemeye odaklanıyoruz. Aynı zamanda sosyal alanda eşit ve adil dönüşümü sağlayacak kapsayıcı büyüme projelerine finansman sağlıyoruz.
200 MİLYAR LİRALIK HEDEF
Parçası olduğumuz BBVA da ilk kez 2018’de açıkladığı sürdürülebilir kalkınmanın finansmanına 100 milyar Euro katkıda bulunma hedefini, Ekim 2022’de 300 milyar Euro’ya çıkardı. Biz de hedeflerimizi BBVA’ya paralel belirleyerek 2025’ye kadar sürdürülebilir dönüşüm için 200 milyar TL’nin üzerinde finansman taahhüdü verdik. 2023 hedefimizi yıl ortasında yakaladık, yılsonunda hedefimizin üstüne çıkacağız. Karbon piyasaları ve danışmanlık hizmetlerimizle de müşterilerimizin sürdürülebilir kalkınma odağındaki dönüşümlerini hızlandırmaya çalışıyoruz. Bugüne kadar müşterilerimizin ihtiyaçlarına yönelik 50’den fazla sürdürülebilirlik temalı ürün ve hizmet oluşturduk.
DEV FONLAR AYRILACAK
AB Yeşil Mutabakatı’nın Türkiye’de sektörlere yüklediği sorumluluk, riskler ve fırsatlar neler?
Avrupa Yeşil Mutabakatı (AYM), Avrupa Birliği’nin küresel iklim eylemi acil durumuna verdiği bir yanıt olduğunu söyleyebiliriz. Avrupa’nın 2050’ye kadar net sıfır emisyona ulaşma ve kaynak açısından verimli bir ekonomi haline gelme stratejisini tanımlayan bir dizi politika paketini içeriyor. Mutabakat, yeşil yatırımlarla emisyon azaltımı motivasyonunu sağlamanın ötesinde Tarladan Sofraya Stratejisi ve Yeni Döngüsel Ekonomi Eylem Planı adımlarıyla, biyoçeşitliliğin korunması gibi sürdürülebilir kalkınma ve ekonomik büyümeyi odağına alan aksiyonları barındırıyor.
Mutabakatın ülkemizi de yakından ilgilendiren yeni bir uluslararası ticaret sistemi oluşturacağının altını çizmek gerekiyor. AB, Mutabakat kapsamında başta İklim Kanunu ve Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması (SKDM) gibi önlemleri hayata geçiriyor. Bu tedbirlerle eş zamanlı olarak şirketlerin karbon ve fosil bazlı enerjiden uzaklaşarak yeşil enerjiye geçişi için çeşitli geçiş fonları oluşturarak süreci desteklemeye çalışıyor. Avrupa’nın önümüzdeki 10 yılda çevresel sürdürülebilirliğe katkı sağlayacak projelere ayıracağı fonların büyüklüğünün 1 trilyon ABD dolarının üzerinde olması bekleniyor.
EK MALİYETLER ÇIKABİLİR
Türkiye açısından Yeşil Mutabakat; sürdürülebilir iş modelleri, yeni standart ihtiyaçları, sertifikasyon zorunlulukları ve denetim gerekliliklerini de beraberinde getirecek. AYM kapsamında hayatımıza giren SKDM gibi tedbirler, en önemli dış ticaret ortağı AB bölgesi olan ülkemizi yükselen maliyetlerle karşı karşıya bırakabilir ve rekabet gücümüzü etkileyebilir. AYM’nin kabul edilmesinden bu yana yürürlüğe giren politikaların yakın gelecekte artmasını bekliyoruz. Bu politikaların uygulanmasının nasıl ve ne zaman gerçekleşeceği konusunda hâlâ çok az şey bilsek de daha yüksek standartlara uymaya hazırlanmak için Mutabakatın hedeflerini yakından takip etmek hepimiz için hayati önem taşıyor.
İHRACATÇI ETKİLENECEK
Garanti BBVA’nın AB Yeşil Mutabakatı ve taslak İklim Kanunu çerçevesinde müşterilerine sunduğu strateji ve finansman hizmetleri nelerdir?
Türkiye’nin doğrudan sera gazı emisyonlarının yarısından fazlası emisyon yoğunluğu yüksek elektrik ve ısı üretimi, çimento, demir ve çelik gibi sektörlerden geliyor. Bu sektörlerin ihracatımızdaki payı da yüksek seviyelerde. SKDM ve ülkemizde de yakın zamanda devreye girmesini beklediğimiz Emisyon Ticaret Sistemi’nin en çok etkileyeceği sektörlerdeki müşterilerimizin geçiş stratejilerini oluşturmaya yönelik çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Geçmiş yıllardaki rakamlar baz alınarak yapılan hesaplamalara göre AB’ye ihracatta SKDM’nin, Türk ihracatçıları üzerindeki yıllık potansiyel maliyeti yaklaşık 2.5 milyar Euro olacak.
KARBON KREDİSİ
Ülkemizdeki şirketlerin iklim değişikliğiyle ilgili vergi yükümlülüklerine hazırlıklı olması için önemli bir çaba göstermemiz gerekiyor. Bakanlığımızın bu alanda gerçekleştirdiği çalışmaları yakından takip ediyor ve gönüllü karbon piyasasında Türkiye’nin öncü uygulamalarına ev sahipliği yapıyoruz. Türkiye’nin ilk ve tek dijital karbon kredisi alım satım platformu Erguvan ile gerçekleştirdiğimiz stratejik ortaklıkla gönüllü karbon piyasalarına erişmekte zorluk yaşayan kurumsal müşteriler için güvenli ve düşük işlem maliyetleriyle çalışan karbon kredisi tedariki sunuyoruz.
Müşterilere doğru ürünleri sunabilmek adına BBVA ve global standartlar doğrultusunda onların iklim değişikliğine uyum süreçleri için bir değerlendirme sistemi oluşturduk. Müşterilerimizle geliştirdiğimiz bu verimli ilişki onların dönüşüm planlarını yakından takip etmemizi sağlarken, aynı zamanda uygun koşullu yeşil kredi yapıları oluşturuyoruz.
KRİTİK ÖNEM TAŞIYOR
Firmaların tedarik zincirindeki emisyonları da hesaba katmaları kritik önem taşıyor. Yalnızca kendi operasyonlarında değil, değer zincirinin tamamında net sıfıra ulaşmak için hedefler belirleyen şirketlerin tedarikçileri için de sürdürülebilir finans ürünleri sunuyoruz. Bu kapsamda tedarik zincirinde yenilenebilir enerji kullanımını teşvik ettiğimiz yeni bir ürünü müşterilerimize sunacağız.
Ülkemiz üreticilerinin bu süreçten başarıyla çıkmasına katkı sağlamak üzere başlattığımız İhracatta Sürdürülebilir Gelecek buluşmalarımız müşterilerimize ulaşmak için en değer verdiğimiz etkinliklerimizden biri. AYM ve SKDM ile beraber AB’ye ihracatta bu süreçlerden etkilenecek sektör ve kurumlara somut önerilerle süreci anlatmak, akıllardaki sorulara cevap verebilmek adına müşterilerimizle bir araya gelmeye büyük önem veriyoruz.
DÜNYA KIRMIZI ALARM VERİYOR
- Cleantech alanındaki gelişmeler, sektörel yatırımlar ve bu kapsamda sektörleri teşvik edecek finansman modelleriyle ilgili bilgi alabilir miyiz?
Çalışmalar gösteriyor ki, küresel sera gazı emisyonu seviyesi, Paris Anlaşması ile tutarlı olarak modellenen küresel azaltım senaryosuyla uyumlu değil ve mevcut taahhütlerin uygulanması için aksiyon alabileceğimiz pencereler hızla daralıyor. Henüz geçen haftalarda yayınlanan Gezegensel Sınırlar (Planetary Boundaries) çalışması dokuz gezegensel sınırdan altısının çoktan aşıldığı ve okyanus asidite seviyesinde de sınıra yaklaşıldığını gösteriyor.Bu çalışmaların çıktıları dünyamız için kırmızı alarm niteliğinde. Bu gidişatı bir an önce tersine çevirebilmek için ülkelerin ve kurumların geleneksel uygulamaların ötesine geçmeleri gerekiyor.
YEŞİL ÇELİK VE ÇİMENTO
Geliştirdiğimiz sektörel bankacılık modeliyle müşterilerimizin ihtiyaçlarına yönelik sürdürülebilir finans ve dönüşüm projeleri için danışmanlık hizmetleri gerçekleştiriyoruz. Hizmet kapsamımıza sektörlerini ilgilendiren inovatif teknolojilere yönelik bilgileri ve gelişmeleri ekliyoruz. Yeşil dönüşümü sağlamak üzere ilk fazda uygulamaya hazır teknolojiler olan yenilenebilir enerjilerin yanında stratejik net sıfır teknolojileri altında gelişmekte olan yeşil çelik ve çimento uygulamaları, SAF (Sustainable Aviation Fuel), batarya, elektrolizör ve yakıt hücreleri teknolojilerinin gelişimine odaklanıyoruz. Henüz olgunlaşma aşamasında olan ve farklı paydaşların katılımını gerektiren nükleer füzyon, elektrik veya hidrojen yakıtlı uçak teknolojileri gibi gelişmeleri de yakından takip ediyoruz. Parçası olduğumuz BBVA da, cleantech alanında yeni gelişen teknolojilere yatırım portföyleri aracılığıyla 100 milyon ABD Dolarına yakın destek verdi. Bu yatırımlarla 200’e yakın cleantech şirketinin çalışmalarına finansman sağlandı. Biz de sürdürülebilir finans alanındaki uygulamaları müşterilerimizin faydasına sunarak ülkemizin kalkınmasına destek vereceğiz.
İlandır