O günden sonra bir daha trileçe yapmadım

1dk okuma

Yalçın ve Asalet Aran çifti, 2007 yılının başında tanıştı, iki ay içinde de evlenmeye karar verdi. Yalçın Aran kepçe operatörlüğü yapıyordu, şu anda biri 8.5, diğeri 5.5, en küçüğü de 2.5 yaşında olan üç kızı ve eşi daha iyi koşullarda yaşasın diye bazen pazar günleri ikinci bir işte çalışıyordu.

Haberin Devamı

Eşi Asalet Aran’a göre, onlarınki mükemmel bir aileydi:

“Hiçbir şey için kötü düşünmez, her şeye iyi tarafından bakardı. Çok iyi bir babaydı, çocuklarına ve bana çok düşkündü. Bizi arabayla gezdirmeyi çok severdi. Beni hiç mutsuz etmedi, hep rahat etmem için uğraştı. Hatta bir hayali de bana bir yardımcı tutmaktı, ‘Sen iş yapma, yemek de yapma, sen yorulma’ derdi. Her bayramda Niğde’ye arabayla giderdik. O yolculukları hiç unutmam. Yolda ara ara bana bakar, ‘Kız ben ne şanslıyım, sen varsın ya yanımda’ derdi. Ben de ne kadar şanslı olduğumun farkındaydım.”

15 Temmuz, Asalet Aran’ın babasının vefatının 24. yıldönümüydü. Darbe teşebbüsünden hemen önce bunu konuştular öğle yemeği için eve geldiğinde. Yalçın Aran, “Keşke tanıma imkânım olsaydı” demişti... Evden çıktı, birkaç saat sonra eşini arayıp canının trileçe istediğini söyledi.

21.30 sularında eve döndüğünde, çok yorgundu. Trileçesini yedi, çocuklarla oynadı, eşine “Uyuyalım mı” dedi. Henüz uykuya dalmışlardı ki telefona ardı ardına mesajlar gelmeye başladı.

Haberin Devamı

Televizyonu açtılar, askerler köprüyü kuşatmıştı. Ekranda ‘darbe’ kelimesi vardı. Gerisini Asalet Aran’dan dinleyelim: “Biz darbenin ne olduğunu bilmiyorduk. Eşim ‘Asalet, darbe ne demek’ dedi. ‘Bilmiyorum, kötü bir şey olduğunu biliyorum’ dedim. 00.15’te karşı komşumuz kapıyı çaldı. Yalçın iş elbiselerini giydi, gitti. En son görüşüm o oldu...”

Çift, gece saat 1’e doğru telefonlaştı. Yalçın Aran, eşini “Sokaklar çok kalabalık. Pencereye bile çıkma, kurşun gelir” diye uyardı. O esnada Orhanlı Gişeleri’ne yönelmişti, sabaha kadar burada nöbet tutacaktı. Yanındaki arkadaşının ifadesine göre önden gidiyor, üzerine açılan ateşlere rağmen geri çekilmiyordu. En sonunda aracının tekerleğine nişan aldılar. Tekerleği patlamış, aracı hareket edemez olmuştu. Yalçın Aran, başına gelen tek kurşunla hayatını kaybetti.

Eşinden haber bekleyen Asalet Aran’ın evinin zili sabah 07.00’de çaldı. Gelen, ablasıydı: “Hissettim. Çünkü ablam o saatte gelmez. ‘Öylesine geldim’ dedi ama hissettim.” Sonrasında hatırladığı, eve sürekli birilerinin girip çıktığı...

Aran çifti, birbirlerinden bir gün bile ayrı kalmamıştı. Eşinin yaptığı patlıcan yemeğini, trileçesini öyle bir zevkle yerdi ki... En büyük hayalleri, Yalçın Aran’ın kendi iş makinelerini aldığını görmekti. Eşinin ona ‘Asaletim’ diye hitap etmesini, “Bir dışarı çıkalım mı”, “Beraber yemek yiyelim mi” diye sormasını çok özlemiş. Şöyle diyor, bitirirken: “10 yıllık evliliğimde beni hiç üzmedi. Allah ondan bin kere razı olsun. 50 yılda yaşanmayacak evliliği yaşattı bana. Belki de erken gideceğini bildiği için...”

Haberin Devamı

Asalet Aran, 2.5 yaşındaki kızının geçen gece yolda bir adama “Baba” diye seslendiğini anlatırken yutkunuyor. Ha bir de şöyle diyor: “O günden sonra bir daha trileçe yapmadım da yemedim de. Yapmadım, yapmayacağım...”

Haberin Devamı