Gözümün yaşı sel oldu ama çocuğum geri gelmedi

2dk okuma

İki kardeş işten çıkmış, yorgun argın eve gidiyorlardı. Arabalarının içinde yaylım ateşine tutuldular. Kardeşlerden küçük olanı, arabadan indi, “Biz de Türk’üz, niye ateş ediyorsunuz!” dedi. 11 kurşun üzerine yağdı. “Of anam of, öldüm ben”, son sözleri oldu.

Haberin Devamı

Kenan Ulutürk ve kardeşi Orhun Göytan gemi acenteliği yapıyorlardı. 15 Temmuz akşamı da yine geç saatlere kadar çalışmışlardı. Televizyondan olan biteni öğrenince, o sırada Ayvalık’ta olan babalarını aradılar. Baba Gültekin Göytan, “Çıkmayın yazıhaneden” dedi. Anne Şennur Göytan, “Aman yavrum, sakın” diye uyardı. Başta dinlediler anne-babalarının söylediklerini ama olanlar akıl alır gibi değildi. Orhun Göytan annesini yatıştırmak istedi, “Kardeş kardeşi vurur mu hiç? Asker bunlar anne, bize bir şey yapmazlar” dedi. Anne Göytan, “Demek ki öldürüyormuş” diyor şimdi ağlayarak...

Olayların durulduğunu düşünerek işyerinden çıktıktan kısa süre sonra kurşun yağmuruna tutuldular. Orhun Göytan olay yerinde hayatını kaybetti. Abi Kenan Ulutürk yaralandı.

Baba Göytan, “Bu acının tarif edilmesi mümkün mü” diyor, “365 gün oldu, değişen hiçbir şey yok içimizde. Biz ölüyüz. Küçük oğlanla birlikte biz de öldük hanımla. Gayemiz, herhangi bir hayalimiz yok artık. Allah düşmanıma yaşatmasın bu acıyı.” Anne Göytan ise acısını şöyle anlatıyor: “İçim kan çıbanı, gözümün yaşı sel oldu. Ama çocuğum geri gelmedi. Acımız her saniye artıyor. Allah kimseye bunu yaşatmasın.”

Haberin Devamı

Yaklaşık iki metre boyunda, 130 kilo, görenlerin ‘dağ gibi’ dediği bir çocuktu Orhun Göytan. Babası, “Yıktılar dağ gibi çocuğu” diyor. Ailesi kapı kapı onu ararken onun dağ gibi bedeni saatlerce yolun ortasında kalmış. Anne Göytan: “Takır takır taramışlar evlatlarımı. Üstüne gazete koyup bırakmışlar. Sahipsiz gibi yatmış orada saatlerce. Her yerde aradık, her köşe başına baktık. Bulamadık. Meğer öylece beklermiş bizi orada...”
Bir evlat kolay yetişir mi hiç? Yetişmez elbet... Anne-babası yemez yedirir, giymez giydirir... Göytan çifti de öyle yapmış. Anne Göytan, “Ben onları o kadar zor büyüttüm ki... Aman başlarına bir şey gelmesin, aman iyi insan olsunlar diye öyle çok uğraştım ki... Sekiz sene yurtdışına taşındım. Okurken kötü şeylere alışmasın diye... Ama doyamadım evladıma.”

Orhun Göytan, Malta’da uluslar arası ekonomi okumuştu. Ülkesine döneli üç sene olmuştu. Abisiyle birlikte gerçekleştirmek istediği onlarca hayali vardı.

Abisi şimdi hayatta ama annesi onun da psikolojisinin hiç iyi olmadığını söylüyor: “Her yere koşturan bir evlat, çok hareketli bir çocuk... Düşünün şimdiki halini... Dışarı çıkıyor, dolaşıyor, akşamları eve gelip banyoya bacağını çıkarmaya gidiyor. Allah kimseye böyle acı yaşatmasın...”

Haberin Devamı

Hasan Altın (60) emekli:

SABAHI GÖREMEYECEĞİM, HAKKINIZI HELAL EDİN

Yozgatlıydı. Ankara’da yaşıyordu. Maço, ağırbaşlı, sert olarak tanımlanıyordu. Petrol Ofisi Genel Müdürlüğü’nde İç Hizmetler Şube Müdür Yardımcılığı’ndan emekliydi. Üç çocuk sahibiydi, ikiz oğulları 35, küçük çocuğu 29 yaşındaydı. Sosyaldi. Yozgatlı Dernekler Federasyonu’nda genel başkan yardımcısıydı, AK Parti Mamak ilçe yönetiminde görev alıyordu.

Haberin Devamı

Oğlu Fazlı Altın o geceden sonra her gün ağladıklarını ve psikolojik destek gördüklerini söylüyor:

“Bir oğlum oldu. Adını Hasan koyduk. Ona babam gibi sarılıyorum. İki bayram atlattık, boynum bükük.”

O geceyi sorunca Fazlı Altın yaşananları şöyle anlatıyor:

Haberin Devamı

“Akşam dokuz gibi eve geldi. Yemek yiyip çay içtikten sonra pijamalarıyla koltuğa uzanmıştı. Çok geçmeden bir baktım babam giyinmiş, ‘Ben gidiyorum’ dedi. Mamak ilçe teşkilatının WhatsApp grubundan duymuş olanları. Birkaç telefon görüşmesi yaptıktan sonra gitmeye karar vermiş.” Tanktan açılan ateşte karaciğerine isabet eden mermiyle hayattan koptu Hasan Altın. 2.5 saatlik ameliyattan sonra bir gün yaşadı. Kendine geldiğinde ailesini karşısına alarak, “Ben sabahı göremeyeceğim. Hakkınızı helal edin. Birbirinize sahip çıkın” demiş. Oğlu Fazlı Altın “Her gün aynı saatte balkona çıkıp babamı bekliyorum” diyor.