MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminin “madalyon gibi iki yüzü bulunduğunu” belirterek, “Bu ihanet konseyinin asıl tepe isimleri, sevk ve idare edenleri kendilerini muhafaza altına alan siviller ve siyasiler. Hatırlı, torpilli demeyip örgütün asıl elebaşları bulunmadan FETÖ’nün kökü kazınmış olmaz” dedi. Örgüt elebaşı Fetullah Gülen’in MHP ile doğrudan temas kurup kadrolaşmaya çalıştıklarını, bunu reddettiğinde partisine yönelik operasyonların başladığını vurgulayan Bahçeli, “Aracıları da bugün ABD’de rektör yapılan ve FETÖ elebaşının kara kutusu olan Profesör Dr. Şerif Ali Tekalan’dı. MHP, FETÖ’ye yönelik en büyük hamlesini 15 Temmuz gecesi yaptı” dedi.
Bahçeli, Türkiye’nin kabus gecesi ve sonrasında yaşanan operasyonlarla ilgili Hürriyet’e şu değerlendirmeleri yaptı:
15 TEMMUZ’A NASIL GELİNDİ?
“FETÖ’nün Türkiye’de bu denli güçlenebilmesinin siyasi, sosyolojik, tarihî ve dinî sebepleri var. Ancak en büyük etken bana göre, Türkiye’de geleneklerinden ve özünden kopmuş din anlayışı. Teslimiyetçi din anlayışı ve selefi İslam, birtakım cemaatlerin ve tarikatların güçlenmesine ve siyasete bulaşmasına zemin hazırladı. Milletimize din denince akan suların durduğu bilinir. Halkın dine gösterdiği bu derin hürmet, siyasi cemaatler tarafından sürekli istismar edildi. IŞİD’e bakın bunun görürsünüz, FETÖ’ye bakın bunu çıkarırsınız. Devlet kurumlarında kadrolaşan FETÖ’cülerin fitne ve ihanetin hizmetkarlığına soyunmaları, Türkiye düşmanlarıyla işbirliği içinde olmaları, dış bağlantıları, siyasal güç ve muazzam mali imkanlarla birleşince ortaya büyük bir örgüt ve suç makinesi çıktı. Politikada güçlenen siyasal İslamcılar da kendi çıkarları için bu makinenin çalışmasına maalesef göz yumdu. Bu kontrolsüz makine Türkiye’de bütün düzeni, hiyerarşiyi ve yerleşik siyasi gelenekleri alt üst etti. En kötüsü de Türkiye’nin işgal ve imhasına kasten, bilerek zemin hazırladı. Uluslararası istihbarat örgütleri ise bu yapıyı kullanarak 15 Temmuz darbe girişiminin düğmesine bastı. İşin özeti budur.”
MHP’NİN FETÖ’YLE İMTİHANI
“FETÖ; hıyanet, rezalet ve melanetine hizmet süsü veren bir cemaatti. Bizimle doğrudan temas kurup MHP’de kadrolaşmaya çalıştılar ancak buna izin vermedik. Aracıları da bugün ABD’de rektör yapılan ve FETÖ elebaşının kara kutusu olan Profesör Dr. Şerif Ali Tekalan’dı. Partimize sızamayınca sözde muhalifleri örgütlemeye başladılar. Tehdit bize doğru yaklaşıyordu. 31 Mart 2011’de Gülen cemaatine faaliyetlerini geçici olarak durdurması ve kendini aklaması çağrısında bulundum. Bunun üzerine aleyhimizde linç kampanyaları başlatıldı. 7 Haziran 2015’den sonra özellikle MHP’ye sızma girişimlerine hız verdi. Bir yandan şahsımla ilgili olmadık iftira ve isnatlar medyaya servis edilirken diğer yandan da MHP’nin yönetimini ele geçirme çabalarına girildi. Ama biz bunlara asla izin ve fırsat vermedik. MHP, FETÖ’ye yönelik en büyük hamlesini 15 Temmuz gecesi yaptı. Meşru iktidarın ve milletin yanında yer alarak darbe girişiminin püskürtülmesinde etkin rol oynadı.”
TAVRIMIZ BELİRLEYİCİYDİ
“Hande Hanım 15 Temmuz gecesinin en önemli isimlerinden birisi de sizsiniz. O karanlık gecede muazzam bir sorumluluk ve cesaret göstererek Cumhurbaşkanı’na canlı yayında bağlandınız ve toplumsal yapının uyanışına hizmet ettiniz. Sizi tekrar tebrik ediyorum. Sayın Cumhurbaşkanı’nın, sizin vasıtanızla televizyona çıkarak darbe girişimine cesaretle karşı durması ve halkı direnişe çağırması çok anlamlı ve değerliydi. Bu inkar edilemez. O gece Ankara’da bulunan tek siyasi parti lideri olarak bizim tavrımız da belirleyici olmuştur.”
O GECE DÖNÜM NOKTASI NEYDİ?
“İlk anda darbe teşebbüsünün su gibi renksiz, kokusuz olduğunu gördüm ve böyle tanımladım. Darbeye karşı demokrasinin, meşru hükümetin ve milletimizin tartışmasız, fakatsız ve şartsız yanında yer aldık. Saat 22.45’de Başbakan Yıldırım’ı telefonla aradım. Ardından Sayın Yıldırım’ın özel kalemi üzerinden haber ileterek, ‘Bu bir kalkışma hareketidir, kabul edilemez. Hükümetin ve demokrasinin yanındayız’ dedim. MHP Genel Başkanı olarak bu kararlı adımımız, 23.15’ten itibaren bütün haber kanallarından duyuruldu. Daha sonra yazılı bir açıklama yaparak tutumumuzu kamuoyuna duyurduk ve darbe girişimine açıkça karşı çıktık. Milletimizin tanklara karşı göğsünü siper etmesinde, askeri ve sivil devlet kurumlarında darbe girişimine karşı şiddetli bir direniş oluşmasında MHP’nin bu açık tavrı belirleyici rol oynadı. MHP’nin tutumu, Sayın Cumhurbaşkanı’nın duruşu, milletimizin o geceki mücadelesine güç kazandırdı ve Türkiye’yi kurtardı.”
SORUŞTURMADA EKSİK KALANLAR
“15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsünün madalyon gibi iki yüzü vardır. Bunun bir yanında Yurtta Sulh Konseyi’nin az çok belli olan asker kamuflajına saklanmış üyeleri vardır. Bunlar açıktadır. Yargılamaları da sürmektedir. 15 Temmuz başarılı olsaydı, Türkiye’yi tıpkı 27 Mayıs’tan, tıpkı 12 Mart’tan, tıpkı 12 Eylül’den sonra olduğu gibi, kimler yönetecekti? Darbe bildirisi, Yurtta Sulh Konseyi’nin mutlaka bir sivil kanadı olduğunu ortaya koydu. Açıkça anlaşıldı ki darbeyi planlayan FETÖ’nün ileri gelenleri, fikir babaları, eylem ortakları, siyasetten iş alemine, bürokrasiden sivil toplum kuruluşlarına kadar alan ve yer tutmuş lider kadrosu var. FETÖ sonuca ulaşsaydı, Cumhurbaşkanı ve Başbakan kim olacaktı, Bakanlar Kurulu kimlerden teşekkül edecekti? Hangi siyasiler, hangi milletvekili veya belediye başkanları 15 Temmuz’un yedeğine alınmışlar, girdikleri kuytudan, saklandıkları pusudan çıkmak için uygun zaman beklemeye koyulmuşlardı? Darbe teşebbüsünün askeri kanadı tamam, peki sivil ve siyaset ayağı nerededir? Bu soruların cevap bulması kanaatimce mecburidir. Sadece cevap bulmakla kalmamalı, gereği de bedeli ne olursa olsun yapılmalıdır.”
SİYASİ YAPI NEDEN ÖNEMLİ?
“Siyasetin bünyesine sızan kripto FETÖ’cüler kendilerini gizlemeyi veya en azından dokunulmamayı başarıyorlar. Bu bir sorundur. Aradan bir yıl geçti ancak hâlâ dişe dokunur, elle tutulur, işte bu diyebileceğimiz, yakalanmış, yakayı ele vermiş hiçbir FETÖ’cü siyasetçi yok. Adeta yer yarıldı, FETÖ’nün siyasi ayağı içine girdi. Bu olacak şey değildir. Bu ihanet konseyinin asıl tepe isimleri, sevk ve idare edenleri kendilerini muhafaza altına alan siviller ve siyasiler. Hatırlı torpilli demeyip örgütün asıl elebaşları bulunmadan FETÖ’nün kökü kazınmış olmaz. FETÖ’nün siyasi ayağını su yüzüne çıkarmak, siyasi otoritenin milli ve tarihi bir görevidir. Aynı zamanda namus borcudur. Eğer FETÖ’nün siyasi ayağı ortaya çıkarılmazsa bu terör örgütünün kafası koparılamaz. O zaman beyin faaliyetini sürdürür. Gizliden gizliye yeniden yapılanma ve toparlanma çalışmaları ise engellenemez. Devlet gemisine çarpan serseri buz dağı yüzeyde görünenden ibaret olmadığına, asıl büyük kısmı aşağıda gizlendiğine göre, kalıcı temizlik için derinlere inmek şarttır.”
İSTİHBARAT ZAFİYETİ VAR MI?
“Hem de ciddi bir zafiyet var. Devletin bütün birimlerine bütün kurumlarına sızmış, siyasi yapıyla girift ilişkiler içine girmiş bir örgütün birtakım gizli faaliyet ve hazırlıklarının kurumlar tarafından ıskalanması, başka nasıl açıklanabilir? FETÖ’nün kendini ihbar etmesi mümkün olmayacağına göre, al takke ver külah münasebetinden de zafiyet doğması kaçınılmaz.”
“KONTROLLÜ DARBE” İDDİASI
“15 Temmuz’da olup bitenlere kontrollü darbe demek, devleti yönetenlerin, verilen 249 şehitten, 2 bin 193 gaziden doğrudan sorumlu olduğunu iddia etmektir. Bu mümkün müdür? Asla! Kim bile bile ve siyasi çıkar uğruna vatandaşlarımızın ölüme yollanması kararını verebilir? Darbe girişimi başlamadan haber alıp önlemek varken, ‘Ben bunu yönlendirip halkın göğsünde eritirim. Milleti kalkan yapar, paçayı kurtarırım. Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir’ denilebilir mi? Böyle bir büyük vebali kim üstlenmeye cür’et edebilir? Bunu iddia etmek; akıldan, izandan, idrakten mahrum olmak demek. CHP lideri, 249 demokrasi şehidinin ruhunu azap etmeyi bıraksın.”
GELECEK İÇİN NELER YAPILMALI?
“Kripto FETÖ’cüler muhtemeldir ki, hâlâ stratejik mevkilerde, kritik makamlarda. Örgütün PKK ve IŞİD ile bağlantıları derinlemesine incelenmeli. FETÖ’nün istihbarat kurumuna nasıl ve ne şekilde sızdığı ise tam bir muamma. Kısacası daha yapacak çok iş var. Kara henüz görünmedi. 15 Temmuz’da Türkiye uçurumun eşiğinden döndü. Devlet gemisinin batmasına ramak kalmıştı. Şimdi makine dairesinden güverteye, kumanda odasından yelkenlerine kadar geminin yeniden yapılandırılması ve de yürütülmesi lazım. Bunun içindir ki biz meşru iktidara devletin rotasını yeniden bulması, FETÖ tehdidinin tamamen savuşturulması ve geminin adeta yeniden inşası için destek verdik, veriyoruz. CHP’nin yaptığı gibi gemide isyan çıkararak sonuç alınamaz. Suça iştirak ederek veya destek vererek adaletin, düzenin yeniden sağlanması mümkün müdür?