Büyük büyük dedem Levon Kordonciyan zamanında İstanbul kalabalık bir şehir değildir. El işi, sanat ve ticaretle uğraşan insanlar parmakla sayılacak kadar azdır. Dedem mesleğe dönemin ünlü Rum terzilerinin yanında çıraklık yaparak başlar. Birkaç yıl sonra kalfalık mertebesine ulaşır.
Cumhuriyet’in kurulmasıyla birlikte Atatürk farklı dallarda çalışan sanatçıları ve zanaatkârları dış ülkelere eğitim almak için gönderir. Her konuda Avrupa seviyesine ulaşmamızı istemektedir. Giden, sanatçılar içerisinde dedem de vardır.
Levon Kordonciyan Paris’te, E. J. Malle Akademisi’ne giderek diplomasını alır. Altı sene eğitim için kaldığı Paris’te, smokin, frak, jaketatay, bonjur ve redingotun nasıl dikileceğini öğrenir. Dikim tekniklerine hâkim olurken, bu kıyafetlerin nerelerde giyilmesi gerektiğini de beller.
Dedem, İstanbul’a döndükten sonra atölyesini kurar ve yanına birçok çırak alarak onlara bildiklerini öğretmeye başlar. Çıraklarından biri de oğlu Leons Kordonciyan’dır. Atatürk ölene kadar dedemi hiç bırakmaz ve onun diktiği smokin, redingot, frak ve jaketataylarını giymekten hiç vazgeçmez.
CEKETLER SLIMFIT PANTOLONLAR BOL
Mustafa Kemal Atatürk, her giydiği ceketin üzerine oturmasına yani slimfit olmasına dikkat eder. Boyunun uzun gösterilmesi için pantolonlarını bol kesim yaptırır. Muazzam bir moda bilgisine sahiptir. Standart dışına çıkılacak spor, takım elbise ve aksesuarlarda nasıl bir model istediğini dedeme çizerek anlatır. Yani isteklerinin çizimini kendi yapar. Stilisttir. Mesela böbrekleri rahatsız olduğu için sırtını sıcak tutsun diye çizdiği sırtı trikolu, önü kumaş bir yelek çizimi var ki dedem bu yeleği senelerce kendine bile dikti.
HER KIYAFETİ CESARETLE TAŞIRDI
Bence Mustafa Kemal kesinlikle bir stil ikonu… Zaten resimlere bakıldığı zaman da bu durum kendini ortaya çıkarıyor. Bu kıyafetler yap yapıştır, alelacele dikilecek kıyafetler değil. Her biri matematiksel işlemlerle hazırlanan cinsten… Her takım elbise diken kesinlikle bu kıyafetleri dikemez. Gittiği memleketlerin geleneklerine uygun giyinmeyi, bu tip jestler yapmayı sever ve o kıyafetleri büyük bir cesaretle taşırdı. Bence kıyafet dikmek bir sanattır, fakat o kıyafeti taşıyabilmek de bir sanattır.
KUMAŞLAR YURTDIŞINDAN
O zamanlar bugünkü gibi çok fazla kumaş cinsi yoktur. Atatürk hep klasik ve her devirde moda olabilecek, kendi stiline yakışan kumaşları seçer. O’nun giydiği her kıyafet yılın modası olarak görülür. Bazen kumaşları yurt dışından gelir, bazen de yurt dışından gelen davetliler hediye olarak getirir. Daha sonra terzilik eğitimi almış bir grup girişimci Sümerbank’ı kurar. Kurucuların içinde dedem Levon Usta da vardır. Sümerbank bir devrimdir, kurulduktan sonra kumaşlar Türkiye’de dokunmaya başlar.
ÇORAP JARTİYERİ KULLANIRDI
Atatürk aksesuara çok meraklıdır. Farklı ülkelerden aldığı aksesuarlara göre kıyafet diktirir. Kıyafetin ufak ayrıntılarda gizli olduğunu düşünür. Şapka en önemli aksesuarıdır, hiç eksik etmez. Bastonu, eldiveni, kravatı, papyonu, fuları, cep mendilini her daim tamamdır. Ayakkabıları kıyafetin rengindedir. Bilmem hiç dikkat ettiniz mi? Atatürk oturduğu yerden vermiş olduğu resimlerde çorapları hep jilet gibi duruyor. Bunun nedenini size açıklayayım. O senelerde erkek çorap jartiyerleri vardır. Mustafa Kemal’de çoraplarının düz durması için hep çorap jartiyeri kullanır.
KİLO ALIP VEREN VÜCUT YAPISI
Çabuk kilo alıp, vermeye müsait bir vücut yapısı vardır. Bugünkü ölçülerle anlatmam gerekirse, Atatürk 54 ve 56 bedenler arasında kıyafet ölçüsüne sahiptir. Fakat kilo aldığı dönemde pantolon bel ölçüsü 108’e kadar çıkar. Atatürk’ün terzilik ölçüleri arşivimizde saklı. Ben terzilikte dördüncü kuşak olarak gelebildiysem, bunu sebebi Atatürk’tür. Tabii ki aldığım eğitim sayesinde ona ait olan kıyafetlerin aynını rahatlıkla dikebilirim.
KIYAFETLER ARACILIĞIYLA İLETİŞİM KURUYORDU
Hani derler ya moda bir iletişim biçimidir diye, Atatürk bunun farkındaydı. İran Kralı’na verdiği yemekli bir davet sırasında frak giyer, koruma ve garsonların da frak giymesini ister. Vermek istediği mesaj şudur; frak giymek davetin sahibi olmak anlamına gelir. Atatürk herkese frak giydirerek, “Bu devletin sahibi yalnız ben değil hepimiziz” der.
EN ŞIK O GİYİNİRDİ FARUK SARAÇ – MODA TASARIMCISI
Yaşadığı yüzyıl içinde hatta şimdi bile Atatürk en şık giyinen liderlerden birisiydi. 10 Kasım 1998’de Dolmabahçe Sarayı’nda Atatürk’ün 60’ıncı ölüm yıldönümü dolayısıyla düzenlediğim ‘Sarı Zeybek’ defilesi için Atatürk’ün bütün giysilerini kumaşlarını inceledim, kalıplar çıkardım. Yaptığımız Anıtkabir ziyaretiyle orijinal kıyafetlere dokundum, 400’ü aşkın Atatürk fotoğrafı üzerinde de kumaş ve model incelemeleri yaptım. Atatürk, yaşamı boyunca giydiği, gençliğini, cesaretini, dehasını, aklını ve ince zevkini yansıtan kıyafetleri yeniden diktim. Bir insan bu kadar zevkli olamaz diye düşünüyorum. Atatürk bir stilist ayrıca. Kendi kıyafetlerini çizen bir insan, çok şaşırtıcı. Atatürk’ün hiç lacivert elbisesi yoktu, siyah giysileri çoğunlukta. Siyah, lider rengidir. Koleksiyon 42 parçaydı. Çünkü Atatürk’ün ayakkabı numarası, pantolon beli ve gömlek yakası gibi pek çok ayrıntıda 42 rakamına rastladık.“
HATİCE GÖKÇE – MODA TASARIMCISI
Atatürk, yüksek beğeniye sahip, vücudunu çok iyi tanıyan ve buna göre giyinen, renk seçiminde çok başarılı, klasik giyimi aksesuarlarla taçlandırmış bir lider. Kumaş ve renk seçimleri müthiş. Ya çok ciddi danışmanlık almış ya da müthiş bir zevke sahip.
ARZU KAPROL – MODA TASARIMCISI
Atatürk’ün kişisel giyim tarzını yaşam felsefesine çok paralel buluyorum. Yenilikçi, modern, çok sofistike, dikkat çeken, dönemi için sıra dışı ve öncü bir tarz. Kendi giyimi dışında toplumsal giyim anlayışına kattıklarıyla da inanılmaz bir lider. Köy Enstitüleri’ni başlattığında kız öğrencilere, şalvarlarını çıkarttırıp üniforma olarak bahçıvan pantolonu giydirmesi, döneminin ne kadar önünde bir düşünceye sahip olduğunun en önemli kanıtı.
CENGİZ ABAZOĞLU – MODA TASARIMCISI
Ulu Önderimiz Atatürk kesinlikle zarif bir stile sahipti. Döneminde şıklığı ile herkese örnek olduğu gibi, günümüzde de stiliyle kitleleri peşinden sürüklüyor. Bugün ülkemizdeki zarif şık erkeklerin yüzde 99’u hala ilhamını Mustafa Kemal’den alıyor. Vücuduna oturan ceketleri, jilet gibi duran pantolonları, mendil, şapka, baston gibi aksesuarları kullanmaktaki ustalığı unutulmaz. Benim Atatürk deyince unutamadığım bir görüntü de Florya Plajı’ndaki halidir. Yüksek bel mayosuyla güneşlenirken... Halkla bu kadar iç içe bu kadar örnek bir lider az geldi dünyaya. Bazı fotoğraflarda ceketinin yakasını kaldırdığını görüyorum, kesinlikle çok şık. Bazılarında pardösüsünü sadece omuzlarına atmış, bu güçlü duruşunu simgeliyor. Cebinde gömlek ve kravatıyla uyumlu mendili hiç eksik olmuyor. Dedim ya bu devirde bile tüm kıyafetleri dudak uçuklatıyor. Söylesenize bana beyaz fötr şapka takmaya kaç erkeğin cesareti var?