Amerikalı aydınlar rest çekiyor

BUGÜN size Amerikan aydınları arasındaki bir tartışmayı haber vermek istiyorum. Bize yabancı değil ama onlar Vietnam'dan bu yana ilk kez bu konuyu enine boyuna tartışmaya başladılar.

Konu Amerikan hegemonyacılığı.

Bush Yönetimi'nin dış politikasının, hegemonyacı bir çizgiyi izlediğini, bunun ise Amerikan Birleşik Devletleri'nin kuruluş ilkelerine aykırı olduğunu düşünenlerin sayısı artıyor.

Bu yıl Avrupa'da Amerikan hegemonyacılığı konusunda çok sayıda kitap yayınlanmıştı.

‘‘İmparatorluktan sonra’’ (Apres Empire) kitabıyla Emanuel Todd örneğin, ‘‘Amerikan gücünün Amerikan yanlıları kadar, Amerikan karşıtları tarafından abartıldığını, ABD'nin hiçbir zaman bir imparatorluk olamayacağını’’ ileri sürüyordu ABD'nin dünyanın tek gücü olup olamayacağını tartıştığı kitabında.

Bu yaz, Bush Yönetimi'nin dünyayı hiçe sayarak gittiği Irak'tan çıkmasının kolay olmayacağının anlaşılmasıyla birlikte Amerikalı aydınlar da aynı konuyu tartışmaya başladılar.

‘‘Amerikalıları, imparatorluğun tehlikelerine karşı eğitmek ve temel ilkelerine ve geleneklerine geri dönmek’’ amacıyla bir grup bile kurulduğunu duydum.

Çeşitli düşünce kuruluşlarında bu konuda çalışmalar ve yayınlar yapılıyor. Ronald Reagan döneminde Beyaz Saray'da görev yapan Clyde Prestowitz'in ‘‘Haydut ulus’’ adlı kitabında ‘‘Farkına varılmayan imparatorluk’’tan söz etmesi gibi.

* * *

LİBERAL düşünce kuruluşu Cato Institute'dan Christopher Layne, Financial Times'da 13 Ağustos'ta yayınlanan makalesinde, ABD Başkanı Bush'un Irak'taki ‘‘kendinden menkul zaferi’’nin 1945'ten bu yana ABD'nin oluşturduğu uluslararası güvenlik çerçevesini çatlattığına, Avrupa'da Amerikan gücüne karşı alternatif oluşturma eğilimlerinin arttığına dikkat çekiyor.

‘‘Tarih, imparatorlukların eninde sonunda yok olduklarını gösteriyor. Oysa Bush Yönetimi, Amerikan hegemonyasının karşı konulmaz bir gerçek olduğu inancında. Bu doğru değil. ABD'nin fazla güçlü olmaya başladığını gören diğer devletlerin direnişine yol açacaktır bu durum. O zaman Başkan Bush Bağdat'ı kurtaran değil, Amerika'ya karşı uluslararası direniş cephesinin kurulmasına neden olan lider olarak anımsanacak.’’

Lindsay
ve Daalder'in, ‘‘Dış Politikada Bush Devrimi’’ adlı kitaplarında ise ‘‘Bush Yönetimi'ndeki ‘‘agressif milliyetçiler’’i kurumları oluşturarak değil, ‘‘insanları öldürerek’’ demokrasi kurulacağına inanmakla’’ eleştiriliyorlar.

* * *

IRAK'ta yaşanan karmaşaya rağmen Amerikan Yönetimi'nin yetki paylaşmadan, sorumlulukları paylaşma dayatması sürdükçe bu tartışma daha da genişleyecek.

‘‘Güç bağımlısı’’ arkadaşlarımızın da bu tartışmayı izlemelerinde yarar var.
Yazarın Tüm Yazıları