Aldatanda da aldatılanda da; Hepimizde var hata

Yine bir aldatma furyasına kapıldık bu aralar.

Haberin Devamı

Biri kocasını aldatmış, bir diğeri de karısını. Memlekette neredeyse her evlilikte bir aldatma yaşanırken, onlar bunu kendi aralarında hallederken, ünlü tayfasının yaşadıkları serilip duruyor hep önümüze.

Nedeni sadece haber niteliği taşımaları değil, ortada paylaşılmaya çalışılan milyon dolarların da olması.

Beraberken alındığı halde iş mahkemelere düşünce yok olan evler, arabalar, saklanan banka hesapları var.

Ağlayan adam ve kadınlar var; “Ben aldatmadım, aslında önce  o aldattı” diye. Bir zamanlar aşkım dediği adama, kadına bok atan, artık o tanıdığın sevdiğin adamdan, kadından  hiç eser kalmamış insan müsveddeleri var.

Çocuklar var; kim nereye çekerse oraya giden, ortada kalmış. Duymak istemeyeceği bir sürü şeyi duyan; kulağına babasının yediği haltları anasının, anasının yediklerini de babasının anlattığı.

Aldatanda da aldatılanda da; Hepimizde var hata

Haberin Devamı

Kadınla adam arasında artık düşmanlık var; kin, nefret, birbirinden iğrenmece, yapılan tehditler, şantajlar var.

Güçlü olanın, paralı tarafın hatalı olsa bile büyük   avantajları, iki avukat yanındaki o rezil pazarlık anında yadsınamayacak ezici üstünlüğü  var.

“Ya bu kadarını alır gidersin ya da mahkemelerde sürünür durursun.”

“Yok ya hadi bakalım, ben senin nelerini biliyorum, sakın beni konuşmaya zorlama, tüm kirli çamaşırların serilir ortaya.”

Onlar didişirken, arkalarında da aileler  var didişen.

“Benim evladımın tüm hayatıyla oynadı senin evladın, yazıklar olsun”

“Tam tersi daha evleneceklerini duyduğum an demiştim çocuğuma; evladım bundan sana hayır gelmez, gelse gelse dert gelir diye.”

Arkadaşlar da var; “Ah ben biliyordum, el ele kaç kere görmüştüm ama gidip konuyu açamadım.”

“Haklı kadın ya da adam, ah benim de öyle karım ya da kocam olsa her gün aldatırdım, hasta etti arkadaşımı.”

Bazı yerlerde de ellerini ovuşturan eski karılar, eski kocalar var; “Ben biliyordum böyle olacağını, yuva yıkanın zaten yuvası olmaz dedimdi. Evliliğimin içine etti, şimdi kendi evliliği de bitti.”

Haberin Devamı

“Oh olsun şerefsize, donuna kadar alırlar inşallah”

“Alın görün işte, kimse inanmadı zamanında beni aldatıyor dedim, kimse dinlemedi. Bak işte huylu huyundan vazgeçer mi?”

Herkeste bir kavga; gazetelerde kimi kadını, kimi adamı haklı bulan köşe yazarları.

Birbirlerine gazeteler üzerinden; “Gel anlaşalım, iş uzamasın” ya da “Sonuna kadar savaşacağız, müvekkilim haklıdır” tadında manyeller veren avukatlar.

Sonra bir bakmışsın; aylarca, yıllarca koyun koyuna yatmış, bazen sarılıp uyuyakalmış, bazen o yatakta bir şeyleri kutlamış, sevinçlerine delice sevişmeler karışmış, gece olmuş gözyaşları aynı nevresime akmış kadınla adamın tüm hayatları, sadece ikisinin arasında yaşananlar, paylaşılan sırlar tüm memleketin önüne çarşaf gibi dökülmüş, yazılmış, çizilmiş. İki kişinin kavgası olmuş milyonların kavgası.

Haberin Devamı

Evli kadını bir sürü kişi fahişe, sadakatsiz ana bellemiş; adamı çapkın, yerinde duramayan bir azgın.

Ünlülerin aldatmalarına her gün tanık olunca içimden yazmak, sizlere de sormak geldi.

 Birçoğumuzun başına gelen ve muhtemelen de yaşam süresince birden fazla kez gelecek olan şu aldatılmanın, ünlüsünün ünsüzünün hayatında bir dönem başlarına gelmesinin sorumlusu kimmiş?

Tek suçlu aldatan mıymış? Aldatılanın hiç mi suçu yokmuş?

Mesela ben kendi kendime özeleştiri yaptım ve sizlerle paylaşacağım;

1.  Benim evliliğim dört dörtlük, kavgasız dövüşsüz mü gidiyordu?

Cevap: Bizim evde kavgadan bol bir şey yoktu ki, devamlı didişir dururduk. Bazen birbirimizi çekemez, hatta yarışa girerdik; “Sen kaç metre ileri işedin; 5 mi?O zaman ben 10... ”

Haberin Devamı

2.  Hayatta gitmek istediğimiz yerler, birbirimizle paylaşmak istediklerimiz, hatta hobilerimiz benzer miydi?

Cevap: Ay ne alaka? O bunu severdi, ben şunu. Hatta son zamanlarda salıvermiştik birbirimizi, o oraya gider kendi istediklerini yapardı,  ben başka yere gider kendi istediklerimi.

3.  O sokağa çıkalım dediğinde, hadi şurada bir şey içelim dediğinde ne olurdu?

Cevap: Benim canım gitmek istemez, al erkek arkadaşlarını sen git derdim. (Benim ki de deli güveniymiş)

4.  Akşamları yemeğimizi yiyip, bir film seyredip, aynı saatte yatıp yatakta biraz sohbet, biraz aşk meşk mi yapardık?

Cevap: Yıllardır hiç aynı saatte yatmadık ki; ben gece oturmayı severdim, o da erken kalkacağından normal bir saatte yatmayı.

Haberin Devamı

5.  Oramı buramı hastalık dertleri sarınca, ben komplekslere dalınca, yaramı izimi kafaya takınca, ona nasıl davranırdım?

Cevap: Nasıl davranacaktım? Odaları ayırmıştım beni öyle görmesin diye. Hem böylelikle gecenin bir saati artık onun nefret ettiği, çekilmez hale gelen panik atak krizlerim tuttuğunda onu tanık etmiyordum, kendi kendime debelenip duruyordum.

6.  Kavgalarımız sonrası sakince oturup konuşup, birbirimize saygılı davranıp, birbirimizi dinliyor muyduk?

Cevap: Konuşmazdık bile, ya o bir otele giderdi ya da ben. Bir o beni evden kovardı, bir ben onu.

7.  Mutsuzluklarımızı çocuğumuza çaktırmadan sessizce mi hallettik?

Cevap: Çocukcağız her şeyi duyardı, her kavgayı; illallah gelmişti ona da. Biz boşanacağız deyince evladım hiçbir şey demedi, hatta sevindi ayrı evlerde de olsak asayiş berkemal olacak diye.

Ben hastalıklardır, baba kaybıdır, kaçak gelin moduna geçince adam da haklı olarak Bezgin Bekir tadında, kaçak adam moduna geçti.

Birbirini seven o adam ve kadın pılısını pırtısını aldı, sanki yaşamın başka bölümüne taşındı.

O gitti birini buldu, ben önce kendimi bulayım, kafam otursun dedim. O benden erken davrandı. Haklı mıydı beni aldatmakla ya da bunu en ağır şekilde öğrenmeme sebebiyet verdiği için mutlu muydu? Hayır.

Ama olan oldu, hatanın bir kısmı da bendeydi, izin verdim belki, belki görmezden geldim isteklerini, ihtiyaçlarını.

Ben çok üzüldüm, o da çok üzüldü. Şimdiki  aklımız olsa böyle mi olurdu? İşte o cevabını bilemediğim bir soru. Tek diyeceğim şu kiralık dünyada aldatan bin suçluysa, aldatılanda da elbet var bir hata. Pastanın büyük kısmı aldatana ait olsa da aldatılanın da elbet var bir kaç sefer çatal batırmışlığı.

Not: Yazsanıza bana sizler neler düşünüyorsunuz bu konuda; tartışalım ve maillerinizi paylaşalım.

 

Yazarın Tüm Yazıları