Akman’ın üç cihanda işi zor

ONLARIN yasasında böyle bir kavram yok. "Ben Almanya’daki kooperatifin fahri üyesiyim."

RTÜK Başkanı Zahid Akman hakkında Almanya’da arka arkaya farklı iddialar ortaya atılıyor. Bunlardan biri de, Almanya’da kooperatif ortaklığı. O kendisini savunurken, orada fahri üye olduğunu söylüyor.

Önümde Alman Kooperatifler Yasası var. 1986 tarihli yasa birkaç kez değişiyor. Son değişiklik 3 Eylül 2007 tarihli.

Yasanın hiçbir yerinde, kooperatif fahri ortaklığı ya da üyeliği gibi bir madde yok. Alman Kooperatifler Yasasında böyle bir kavram yok.

Madem yok, Zahid Akman, fahri üyelik statüsünü nereden buluyor?

Arkadaşın ufku geniş. Pek ziyade atıyor. Genellikle karavana.

KIZILOT’UN TESPİTLERİ

Geçenlerde bizim vergi uzmanı yazarımız Şükrü Kızılot ile karşılaşıyorum.

Konu, Zahid Akman’ın maceralarından açılınca, Şükrü Kızılot hemen kağıda, kaleme sarılıyor. Bir vergi uzmanı olarak bazı tespitleri var.

Tapu harcında kaçak: Taşınmaz mal alınırken, bildirilen değer üzerinden yüzde 1.5 tapu harcı ödeniyor. Akman, gerçek alış bedelin 21’de 1’i kadar değer bildiriyor. Ödemesi gereken harcın 21’de 1’ini ödüyor.

Şimdi eksik bildirilen tapu harcı istenecek. Ama, bir kat vergi cezası ve beş yıllık gecikme faizi ile birlikte. Faiz yüzde 200.

Şirket ortağı: Daha önce açıklık kazanan olay. "Ben kira geliri alıyorum, bu ticari kazanç değil" diyor. Oysa, limited şirketin kira geliri ticari kazanç. Kurumlar Vergisi Yasası, madde 6/2. Ticaret Kanunu da aynı yönde.

O halde, kamu görevlisi olarak, tacir durumuna düşüyor. Bu suç.

Bağ-Kur: Akman’ın limited şirket ortağı olarak Bağ-Kur’a kayıtlı olması gerek. Oysa, değil. Burada da bir sakatlık var.

Birbirini tutmayan açıklamalar ötesinde, teknik ayrıntıya inildiğinde, Almanya ve Türkiye’de Akman’la ilgili kim bilir daha ne mallar var.

Yine de, o koltukta oturabiliyor. Ne de olsa, arkasında koç gibi Başbakanı var. Buna rağmen, üç cihanda, Türkiye, Almanya ve öteki dünyada işi zor. Çok yalan söylüyor.

Tayyip vazosu kırıldı

İKTİDARA geldikten sonra, Avrupa ülkeleri uzun süre Tayyip Erdoğan’ı destekliyor.

Koalisyon dönemlerinden farklı olarak, Türkiye’den artık tek ses çıkıyor ve Erdoğan onlara verdiği sözü tutuyor. Bu AB için önemli. Hükümetlerin tavrı AB medyasını da etkiliyor. Onlar da, Erdoğan’a arka çıkıyor. Türbanda ve benzeri tavırlarda, Batıda "acaba" sorusu uyansa da, verilen destek değişmiyor.

Sihir, Deniz Feneri ile bozuluyor. Bozulma Alman polisi, yargısı ve bürokrasisinde başlıyor, resmiyete dönüşüyor. Medya ile devam ediyor.

Alman basınından meslektaşlarımla konuşuyorum. Hepsi şaşkın. Akman’ın o koltukta hálá nasıl oturabildiğine şaşıyorlar. Tayyip Erdoğan’ın Akman’a destek çıkması, onların şaşkınlığını daha da artıyor. Acaba, soruları yoğunlaşıyor.

Alman medyasında Tayyip Vazosu kırılıyor. Bunun ciddi sonuçları olabilir.

Edibe’nin kartına Abdülhamid yakışır

AKP Genel Başkan Yardımcıları bayram için tebrik kartları hazırlatıyor. Bir reklam ajansı dört seçenek sunuyor.

Genel Başkan Yardımcılarından Prof. Edibe Sözen bu seçenekler arasından kendisine en uygun olanı tercih ediyor. Üzerinde otuz tane Tayyip Erdoğan resmi olan bayram kartını. Bir, üç, beş değil, otuz tane Erdoğan resmi.

Kutluyorum Edibe Hanımı. İletişim profesörü dediğin, yağcılık nasıl yapılır gibi, dersler verecek. Lidere bağlılık andında yazı yerine, otuz resimle ilan edecek. Asaletini tasdik ederek, "çoğunluk bu kartı seçti, ben de seçtim" diyerek, yok birbirimizden farkımız, şarkısına sarılacak.

Ahmet Hakan bu kartla ilgili Edibe Hanıma dün öneriler sunuyor. Tebrik kartında bazı Türk büyüklerini öneriyor. Ahmet Hakan, Abdülhamid’i unutuyor.

Oysa, Edibe kartına en çok yakışan Abdülhamid. Bayramda jurnalcilik olur mu, demeyin, jurnalin zamanı yok. Çat mangal tahtasında, çat bayram haftasında.
Yazarın Tüm Yazıları