Güncelleme Tarihi:
Türkiye sizi Best Model yarışmasıyla tanıdı. Öncesinde nasıl bir hayatınız vardı?
Bosna Hersek göçmeniyiz. İstanbul Avcılar’da doğup büyüdüm. Annem ve babam memur emeklisi. Orta halli bir aileydik. 15 yaşında Atalay adında bir erkek kardeşim var. Benim sarışınım. Oyunculuğa hevesli ama çekingen bir çocuk.
Şöhret olma hayalleriniz çocuk yaşlarda mı başladı?
Şöhret aklımdan geçmezdi. 12 yaşımda basketbola başladım. Basketbol antrenörü olmak istiyordum. Sonra şimdilerde dondurduğum İstanbul Üniversitesi’nde Sulama Sistemi ve Tasarımları okumaya başladım. Peyzaj mimarı olacaktım. Bir yandan da okulun basketbol takımına devam ediyordum.
Her şey yolundayken neden spor akademisine değil Best Model’e girdiniz?
Arkadaşlarım aklımı çeldi. Ama birinci olma hırsım yoktu. Zaten spor yapıyordum, sadece biraz daha fiziğimle ilgilendim. İlk beşe girebilirim derken birinci oldum.
Televizyon dünyası sizi podyumda mı keşfetti?
Yarışmanın olduğu gece yapım şirketinin dikkatini çekmişim. Kutlama sonrası eve döndüğümde telefon geldi. Ertesi gün ‘Adını Feriha Koydum’un senaryosunu okudum ve denemek istedim. İlk iki gün çok gergindim. Düşünsene, televizyonda gördüğüm insanlar karşımdaydı. Sete alışma sürecinden sonra işten keyif almaya başladım. “Bu iş benim mesleğim olur” dedim.
Madem mesleğiniz olacak konservatuvara gitmeyi düşünmüyor musunuz?
Bilmiyorum! Mesela tiyatro okuyorsun, yıllarca oyun sergiliyorsun, diziye girmek istiyorsun ama şansın yok. Fakat hiç bu işlerle alakası olmayan biri (kendini gösteriyor) başrol oynuyor. Bu yüzden bir ön yargıyla karşılaşabilirim diye düşündüm. Aynı zamanda yer aldığım projeler devam ederken zamanım da olamıyor. Yalnız konservatuvara gitmesem de özel derslerle ve yurtiçi ve yurtdışındaki workshop’larla oyunculuğumu geliştiriyorum.
Anlattığınız her şey toz pembe görünüyor. Başrol oynayan, yakışıklı, iyi bir aileye sahip bir adam. Hiç mi hayatınızda dram yok?
Duyduğum ne hikâyeler var. Eğer onların yanında “benim bir dramım var” dersem o hikâyelere büyük haksızlık etmiş olurum.
Yeni projenize gelirsek. Med Cezir’in uyarlandığı ‘The O.C’nin takipçisi miydiniz?
Birkaç kere izlemiştim. Proje geldiğinde hemen DVD’lerini aldım. Biraz izledim ama karakterin etkisi altında kalmamak için bir kenara koydum.
‘Törkiş Ryan’ımız olmaya hazır mısınız?
Ben ‘Yaman’ olacağım. Uzun süreden beri karakteri psikolojik taraflarıyla çok detaylı çalıştım. Bu yüzden bana hep Yaman’mışım gibi geliyor.
Gelelim çok konuşulan yedi kilo verme hikayesine. Mısır püskülü, kiraz sapı ve avokado yağıyla zayıfladığınız doğru mu?
Bu eksik bilgi. Malzemeler arasında bir de atkuyruğu var. Gerçek atkuyruğu değil canım. Bu bir bitki. Hepsini kaynatıyorsun. Soğuk ya da sıcak olarak bir şişeye doldurup içiyorsun. Ödem atmaya yarıyor. Bunun yanında üç ay pilates yaptım. Kaslarım iriydi, pilates sayesinde şimdi daha ince ve uzunlar.