Güncelleme Tarihi:
Yutma güçlüğünün nedenlerinden bahseden Prof. Dr. Ahmet Hakan Birkent, sözlerine şöyle devam etti: "Yutma güçlüğünün nedenleri arasında; takma dişler, ağzı ve diş yapısındaki bozukluklar, tükürük salınımındaki bozukluklar, yemek borusu ve mide kapakçıklarındaki deformasyonlar, felç, alzhimer, demans, ağız, gırtlak veya yemek borusu tümörleri, kemoterapi, ışın tedavisi sayılabilir. Yutma güçlüğüne yol açan hastalıklar temel olarak 3 ana bölgeyi etkilemektedir. Bunlardan ilki ağız bölgesidir. Yutmanın bu ilk aşamasında besinler çiğneme yolu ile yutulabilir hale getirilmekte olup dil, dudaklar, dişler ve damak esas rol alan yapılarımızdır. Dolayısı ile bu yapıları ilgilendiren her türlü problem yutma güçlüğüne yol açabilmektedir. İkinci bölge yutak ve gırtlak bölgesidir. Yutmanın en önemli evresi olan bu aşamada ağzımızda çiğneme hareketleri ile yutulabilir hale getirilen besinler aşağı doğru itilerek yemek borumuza yönlendirilmektedir. Bu aşamada besinlerin nefes borumuza kaçmaması yani aspire etmemek en önemli amaçtır. Üçüncü bölge ise yemek borumuzdur. Besinlerin midemize transferini sağlayan bu yapıyı ilgilendiren her türlü patoloji de doğal olarak yutma güçlüğüne yol açmaktadır. Bu 3 bölgeyi ilgilendiren her türlü problem yutma güçlüğü ile sonuçlanabilmektedir. Bu problem kas, kemik ya da kıkırdak yapıları tutan bir hastalık olabileceği gibi bu yapıların uyumlu bir şekilde çalışmasını engelleyen nörolojik bir hastalık da olabilir. Yani özetle, yutma güçlüğü oldukça geniş bir spektrumdaki hastalıklardan kaynaklanabilmektedir".
Yutma güçlüğünün nedenleri mutlaka etraflıca araştırılmalıdır
Yutma güçlüğünün kesinlikle ihmal ve göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulayan Birkent, “Her yutma problemi olan hasta mutlaka konu hakkında tecrübe sahibi bir KBB hekimi tarafından görülmelidir. Yutma güçlüğünün nedenleri mutlaka etraflıca araştırılmalıdır. Rutin KBB muayenesinin ötesinde gırtlak ve yutak endoskopik olarak değerlendirilmeli ve gereken olgularda hastaya endoskopik muayene esnasında besinler yutturularak yutma fonksiyonu gerçek zamanlı olarak da izlenmelidir. Baryumlu yutma çalışması (hasta yutarken çekilen seri filmler) mutlaka yapılmalı ve gereken olgularda daha ileri düzey görüntüleme ve laboratuvar yöntemlerine de başvurulmalıdır" ifadelerini kullandı.
Nasıl tedavi edilir?
Yutma güçlüğünün tedavisi hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Birkent, “Tedavi yöntemleri ortaya çıkaran sebebe bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Sınırlı bir grup hastada ilaç tedavilerinden fayda sağlanabilmektedir. Reflü ilaçları, motilite düzenleyici ilaçlar bu grup içerisinde sayılabilir. Kronik yutma problemi olan hastalarda tedavide en önemli yardımcı yöntem yutma terapisidir. Besinlerin kıvamlarının değiştirilmesi, yutmada rol alan yapıların güçlendirilmesine yönelik özel egzersizler, yutma esnasında gerçekleştirilen birtakım özel manevralar gibi yaklaşımlarla yutma probleminin belirgin düzeyde ortadan kaldırılması mümkündür. Önemli bir grup hastada da cerrahi yaklaşımların düzeltici etkisi olmaktadır. Ağız kenarından salya akması, besinlerin genize ya da nefes borusuna kaçması, yemek borusu problemleri gibi noktalarda cerrahi tedaviler son derece yüz güldürücü sonuçlar vermektedir. Özetle, her yutma problemi olan hasta mutlaka konu hakkında tecrübe sahibi bir KBB hekimi tarafından görülmelidir” dedi.