Paylaş
İnsanın en önemli ihtiyaçlarından birisi güvendir. İnsanın fıtratında inanma ve güvenme vardır. Aslında insan bu duygular kodlanarak dünyaya gelmiştir. Ancak din eğitimi yukarıda da belirttiğimiz gibi çocuğun belli bir yaşa geldikten sonra anlamlandırabileceği bir eğitimdir. Bu bir eğitimdir, öğretim değildir. 0-6 yaş döneminde çocuğunun din eğitimini özümseyebileceği bilişsel bir durumu yoktur. Somut işlemler dönemidir. Çocuk görmediği, dokunmadığı bir şeyin varlığını anlamlandıramaz. 7-11 yaş soyut işlemler dönemidir. Soyut kavramları anlamaya başlar. Din eğitimde çocuğun bilişsel gelişim sürecini göz önüne alarak vermeliyiz.
Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisine baktığımızda üst sırada olan başka bir ihtiyaç ise ‘sevgidir’. İnsan sevmediği hiçbir şeyle bağlantı kuramaz. Bağlılık hissedemez. Sevgiyle öğretilmesi, mevcut hayatında aitlik hissetmesi önemlidir. Şöyle açabiliriz; Eğer çocuk ailede dini bir rituel görmüyorsa dini herhangi bir kavrama aitlik hissetmez. Ailenin dilinde çok şükür, bismillahirrahmanirrahim, Allahaısmarladık gibi dini zikirler. Diğer yandan ramazan ayında oruç tutmak, namaz kılmak zaten çocuk için doğal gözlem yoluyla aldığı eğitimlerdir. Yaptığım gözlemler sonucu çıkardığım sonuç yukarıda bahsettiğim aile hayatında yetişen çocukların dini kavramlarla ilgili pek soru sormadığıdır.
Şöyle bir örnekle başlayalım; Bir anaokulunda stajyer öğrencimiz kurban bayramı konusunu işlerken çocuklara Hz. İbrahim’ in kurban kıssasını anlatmış ertesi gün çocuğun annesi panik bir halde okula gelerek çocuğum bir gece boyunca bununla ilgili soru sordu demişti. Burada bizim bile anlamlandırmadığımız metafizik olaylar varken o çocuğa bu kıssasın anlatılması talihsiz bir durumdur. Aileler 7 yaş altı çocuklara yağmurun, karın nasıl yağdığını, fizik bilimlerinden yardım alarak o yaş grubunun anlayacağı şekilde anlatabilirler.
Allah nerededir? Allah’ ı biz göremeyiz hepimizi görebilmek için gökyüzünde, yukarda (bununla ilgili kitaplar alabilirsiniz) bizi seviyor ve koruyor. Her konuda olması gerektiği gibi bu konuda da tavrımız net olmalıdır. Çocuğun zihninde antropomorfik bir düşünce olduğu için Allah’ a da insani özellikler yükleyip inanacaktır. Çocuğun nasıl bir din ve ahlak bilgisiyle yetişmesini istiyorsak çocuğu o hayatın içinde yaşatmamız gerekir. Dini kaideler içerisinde yaşayan ailelerde farklı yaşam tarzını belirleyen ailelerde Allah’ ı korkulması gereken bir varlık olarak anlatmamalıdır. Bana saygısızlık yaparsan Allah sana bunu yapar. Camiye gitmezsen şu olur gibi çocuğu korkutarak baskı ve zorlamayla bir eğitim vermemek önemli bir husustur.
Aile hangi dine mensup olursa olsun farklı dine mensup insanların olduğunu da zaman içerisinde çocuklarına açıklamalı bir tabu olarak yaklaşmamalılar. Hoşgörülü bir tutum sergilemelilerdir.
Paylaş