Paylaş
Bu hafta yine miras konusunda biraz detaya girelim isterseniz. İnsanın eşi hayatındaki en önemli insandır. Bir yastığa yıllarca başkoydunuz. Sevinçte, tasada, gamda ve benzeri her şeyi paylaştınız. Birlikte yaşadınız. Birlikte ağladınız; birlikte güldünüz. Ve malesef eşiniz sizden önce vefat etti. Bir yarınız eksildi. Onsuz bir hayata katlanmak manevi olarak size çok ağır geliyor. Çünkü siz artık evli değilsiniz. Sizin de eşinizin de elinde olmayan ve istemediğiniz bir şekilde medeni durumunuz değişti. Eşinizle aranızdaki mal rejiminin de sonuna gelindi. Belki de eşinizin ilk evliliğinden de çocukları var. Ama siz onların hiçbir zaman annesi ya da babası olarak kabul görmediniz. Siz belki de gerçek anne ve babasının ona göstermediği ilgi ve alakayı gösterdiniz. Ama malesef onlar sizi anne veya baba olarak kabul etmedi. Şimdi sıra geldi mirası paylaşmaya.
Evet acı ama hayatın gerçeği de bu işte. Ölen malesef öldü ama geride halledilmesi gereken bir konusu var. Çocuklar geldi. Sizin ¼ miras payınızı size verip; kendileri de ¾ miras payını paylaşmak için konuşmalar başladı. Sizin bir yanınız eksilmiş. Kendinizi yarım, eksik hissediyorsunuz. Belki de bu miras paylaşımında yıllardır birlikte yaşadığınız, bir yastığa baş koyduğunuz evden de olacaksınız. Halbuki bu ev onun anıları ile dolu. Bu anılar sizin için bir teselli. Ama sizi ne anlayan var ne dinleyen. Öz çocuğunuz da olsa eşiniz hastalandığında onlar sadece geçmiş olsun ziyaretine geldiler. Sizin eşinize baktığınız kadar bakmadılar. Ama şimdi mirasta sizin payınız ¼ onlarınki ise sizin tam 3 misliniz. ¾ ornında babalarına mirasçılar.
İşte burada durun. Ve herkese de “Durun, benim başka haklarım da var” deyin. İşte Türk Medeni Kanunu bu konuyla ilgili 236. maddesi:
“Her eş veya mirasçıları, diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olurlar. Alacaklar takas edilir.”
Peki artık değer nedir? İşte bunu da aynı kanunun 231. maddesini aynen yazarak cevaplayalım.
“Artık değer, eklenmeden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere her eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan miktardır.”
Peki, ortada para ve benzeri şekilde kaydı tescile bağlı olmayanlar var. Bunların eşinize ait olduğunu nasıl ispat edeceksiniz? İşte size yine aynı kanunun 222. maddesinin verdiği cevap:
“Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal kabul edilir.”
Peki, yargıtay bu konuda ne diyor? İşte size Yargıtay 8.Hukuk Dairesi’nin Esas: 2011/1293 Karar: 2011/1521 sayılı içtihatından bir bölüm.
“Taraflar 02.08.1986 tarihinde evlenmişler, A.’ın 14.08.2004 tarihinde ölümü ile mal rejimi sona ermiştir (TMK.’nın 225/1. m.). Eşler arasında sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı TMK.’nın 170. maddesi uyarınca
............ mal rejiminin sona erdiği A.’ın ölüm tarihinde banka hesabında bulunan 47.005,93 TL’nin 46.806,28 TL’sinin eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde ölen eş adına bankaya yatırılan edinilmiş mal olduğu, söz konusu paranın kişisel mal olduğu ileri sürülmüşse de davalı tarafça kanıtlanamadığı (TMK.’nın 222/3. m.), bu miktar üzerinde sağ eş davasının 1/2 oranda katılma alacağının bulunduğu (TMK.’nın 231, 236/1. m.) sabittir. Sağ eşinin, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkı terekeye ait borç olup, bu borç çıktıktan sonra ölen eş A. üzerinde kalan diğer yarı pay mirasçılar arasında miras hukuku hükümlerine göre paylaştırılır. Sağ eş davacının ölen eş A. üzerinde kalan diğer yarı pay üzerinde de miras hakkı bulunmaktadır. Sağ eşinin mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkı terekeye ait ödenmesi gereken borçtur. Buna göre; öncelikle terekeye ait bu borcun sağ eşe ödenmesi, daha sonra kalan miktar üzerinden yine sağ eşin TMK.’nın 499. maddesine göre oluşan miras payının belirlenerek hem mal rejiminin tasfiyesinden, hem de miras payından kaynaklanan alacak miktarlarının toplamı belirlenerek bir karar verilmelidir.”
Bu hakkın varlığından bile haberdar olmadan; hatta belki de çocuklarının da haberi olmadığından kanuna aykırı olarak ölenin malları paylaşılıp; sağ kalan eşin hakkına tecavüz edilmektedir. Hem ölenin çocuklarının hem de sağ kalan eşinin bu hakkını bilmesi gerekmektedir.
Sağlıcakla kalın efendim.
Paylaş