Paylaş
Geçtiğimiz günlerde uzmanına sor köşemizde "adli yardım" konusunda bir soru sorulmuştu. Bu sorunun cevabını oradan yanıtlamak hem uzun olacaktı hem de sadece soru sahibinin sorusu yanıtlanmış olacaktı. Halbuki bu konu da vatandaşlarımıza tam olarak anlatılabilmiş bir konu değildi. Bu nedenle bu hafta sizlerle bu konuyu birlikte genişletilmiş olarak inceleyelim istedim. Ceza yargılaması da dahil olmak üzere bu konuyu mercek altına alalım mı?
Bir polis karakolunda, yıllar evvel bir gün, karakol amiri ile sohbet ederken; karakol içerisinden iki bayanın adeta çığlık seviyesinde bağırmalarını duyduk. Karakol amiri hemen odasından çıktı ve bir müddet sonra geldi. Bana “Bize yardım eder misiniz?” dedi. “Elbette yapabileceğim bir şeyse elimden geleni yaparım.” dedim. Yaşı küçük bir kız iş yerinde işverenin cinsel tacizine uğradığından bahisle şikayetçi olmuş. Annesi de yanında. Polisler iş yerinden kaçan işvereni yakalamış ve ifade öncesi; haklarını kendisine söyleyip bir avukat tutma hakkı olduğunu ve avukat tutacak parası olmadığı takdirde devletin kendisine bir avukat görevlendireceğini söylemişler. Cinsel tacize uğrayan kızın annesi de “Biz de avukat istiyoruz.” demiş. Tabii o tarihte müştekiye devletin avukat görevlendirmesi mevzuatlara henüz konulmamış. Doğal olarak polis arkadaşlar da bunu bayanlara söylemişler. Bunun üzerine anne kız feryat figan “Bu ne biçim devlet tecavüzcüye bedava avukat veriyor tecavüze uğrayana vermiyor.” demişti. Sizce haksızlar mı?
Sosyal hukuk devleti olmanın gereği; bireylerin ise hak arama özgürlüğünün kullanımında engellerin kaldırılması ve eşitliğin sağlanması gerekmektedir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 6. maddesi ADİL YARGILANMA hakkını; 13. maddesi ise ETKİN BAŞVURU hakkını düzenlemiştir. Anayasanın 36. maddesinde ise Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesine uygun olarak “Herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak sureti ile yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” denilmiştir.
Şimdi önce ceza yargılaması hukukunda ne tür düzenlemeler var ona bakalım ve bu başlık altında önce şüpheli ve sanığın bu çerçevede hakları nelermiş onu inceleyelim.
Ceza Muhakemesi Kanunu 150. maddesi
(1) Şüpheli veya sanıktan kendisine bir müdafi seçmesi istenir. Şüpheli veya sanık, müdafi seçebilecek durumda olmadığını beyan ederse, istemi halinde bir müdafi görevlendirilir.
(2) Müdafii bulunmayan şüpheli veya sanık; çocuk, kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ise, istemi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir.
(3) Alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmada ikinci fıkra hükmü uygulanır.
(4) Zorunlu müdafilikle ilgili diğer hususlar, Türkiye Barolar Birliğinin görüşü alınarak çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.” demektedir.
Şimdi de mağdur ile şikayetçinin hakları nasıl düzenlenmiş bir de onu inceleyelim.
Yine kanunun mağdur ile şikâyetçinin hakları başlığı altında 234. madde
Soruşturma evresinde “Vekili bulunmaması halinde, cinsel saldırı suçu ile alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda, baro tarafından kendisine avukat görevlendirilmesini isteme”
Kovuşturma evresinde ise “Vekili bulunmaması halinde, cinsel saldırı suçu ile alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda, baro tarafından kendisine avukat görevlendirilmesini isteme” ve “Mağdur, onsekiz yaşını doldurmamış, sağır veya dilsiz ya da meramını ifade edemeyecek derecede malûl olur ve bir vekili de bulunmazsa, istemi aranmaksızın bir vekil görevlendirilir.” demektedir.
Sizce bu yeterli bir düzenleme mi? Şüpheli veya sanığa tanınan haklar ile bunu karşılaştırdığınızda denge kurulmuş mu? Unutmayın siz de kamunun bir parçasısınız. Kamu vicdanı sizce rahatladı mı?
Şimdi de Hukuk davalarında durum nedir gelin bunu inceleyelim. Bu konu Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda adli yardım olarak tanımlanmaktadır.
Adli yardımdan yararlanacak kişiler ise şu şekilde tanımlanmaktadır.
“Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler.”
Peki, adli yardımın kapsamı nelerdir? Kanun bu konuyu da şöyle düzenlemiş.
a) Yapılacak tüm yargılama ve takip giderlerinden geçici olarak muafiyet.
b) Yargılama ve takip giderleri için teminat göstermekten muafiyet.
c) Dava ve icra takibi sırasında yapılması gereken tüm giderlerin devlet tarafından avans olarak ödenmesi.
ç) Davanın avukat ile takibi gerekiyorsa, ücreti sonradan ödenmek üzere bir avukat temini.
Mahkeme, talepte bulunanın, yukarıdaki bentlerde düzenlenen hususlardan bir kısmından yararlanmasına da karar verebilir. Adli yardım, hükmün kesinleşmesine kadar devam eder.
Peki, bu adli yardım için nereye nasıl müracaat edeceğiz?
Yine aynı yasa “ Adli yardım, asıl talep veya işin karara bağlanacağı mahkemeden; icra ve iflas takiplerinde ise takibin yapılacağı yerdeki icra mahkemesinden istenir. Talepte bulunan kişi, iddiasının özeti ile birlikte, iddiasını dayandıracağı delilleri ve yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri mahkemeye sunmak zorundadır. Kanun yollarına başvuru sırasında adli yardım talebi bölge adliye mahkemesine veya Yargıtaya yapılır. Adli yardım talebine ilişkin evrak, her türlü harç ve vergiden muaftır” demektedir.
Adli yardım talebinin incelenmesi nasıl olmaktadır?
“Mahkeme, adli yardım talebi hakkında duruşma yapmaksızın karar verebilir. Ancak, talep hâlinde inceleme duruşmalı olarak yapılır. Adli yardım taleplerinin reddine ilişkin mahkeme kararlarında sunulan bilgi ve belgelerin kabul edilmeme sebebi açıkça belirtilir. Adli yardım talebinin reddine ilişkin kararlara karşı, tebliğinden itibaren bir hafta içinde kararı veren mahkemeye dilekçe vermek suretiyle itiraz edilebilir. Kararına itiraz edilen mahkeme, itirazı incelemesi için dosyayı o yerde adli yardım talebi yapılan hukuk mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için birinci daireye, o yerde adli yardım talebi yapılan hukuk mahkemesinin tek dairesi bulunması hâlinde ise aynı işlere bakmakla görevli en yakın mahkemeye gönderir. İtiraz incelemesi neticesinde verilen karar kesindir. Adli yardım talebi reddedilirse, ödeme gücünde sonradan gerçekleşen ciddi bir azalmaya dayanılarak tekrar talepte bulunulabilir.” Bu arada hemen hatırlatalım adli yardım, daha önce yapılan yargılama giderlerini kapsamaz.
Adli yardım kararının kaldırılması da mümkündür.
“Adli yardımdan yararlanan kişinin mali durumu hakkında kasten veya ağır kusuru sonucu yanlış bilgi verdiği ortaya çıkar veya sonradan mali durumunun yeteri derecede iyileştiği anlaşılırsa adli yardım kararı kaldırılır.”
“Adli yardım kararından dolayı ertelenen tüm yargılama giderleri ile devletçe ödenen avanslar dava veya takip sonunda haksız çıkan kişiden tahsil olunur. Adli yardımdan yararlanan kişinin haksız çıkması hâlinde, uygun görülürse yargılama giderlerinin en çok bir yıl içinde aylık eşit taksitler hâlinde ödenmesine karar verilebilir. Adli yardım kararından dolayı Devletçe ödenen veya muaf tutulan yargılama giderlerinin tahsilinin, adli yardımdan yararlananın mağduriyetine neden olacağı mahkemece açıkça anlaşılırsa, mahkeme, hükümde tamamen veya kısmen ödemeden muaf tutulmasına karar verebilir.”
Peki, size görevlendirilen avukata ücreti kim ödeyecek?
Adli yardımdan yararlanan kişi için mahkemenin talebi üzerine baro tarafından görevlendirilen avukatın ücreti, yargılama gideri olarak Hazineden ödenir.
Şimdi gelelim Avukatlık Kanunu’na:
Avukatlık Kanunu'nda adli yardım, avukatlık ücretlerini ve diğer yargılama giderlerini karşılama olanağı bulunmayanlara bu kanunda yazılı avukatlık hizmetlerinin sağlanmasıdır şeklinde tanımlanmıştır. Barolar Birliği’nin çıkartmış olduğu Adli Yardım Yönetmeliği’ne göre baroların adli yardım bürolarına veya temsilciliklerine başvurulması gerekmektedir. Takdir hakkı tamamen barolara tanınmış olmakla beraber barolar bu hakkı çoğunlukla çok geniş tutmaktadır. Örneğin 27.10.2008- 31.08.2010 tarihleri arasında İstanbul Barosu’na 11642 başvuru yapılmış ve bunun 9114 tanesi kabul edilmiştir.
Başvuru sırasında başvuruculardan;
- Fakirlik belgesi,
- İkametgah belgesi,
- Nüfus cüzdan fotokopisi,
- Davaya veya hukuksal sorununa ilişkin belgelerin birer örneği,
gibi (barodan baroya değişmekle birlikte) belgeler istenmektedir.
Bu konunun suiistimal edilmesini önlemek maksadı ile “Adli yardım isteminin kabulü halinde, durum bir tutanakla tespit edilir. İstem sahibinden, işin sonunda maddi bir yarar elde etmesi halinde, avukata ödenen para ile elde edilecek maddi yararın %5’ini baroya ödeyeceğine; adli yardım isteminin haksız olduğunun sonradan anlaşılması halinde, görevlendirilen avukata ödenen ücretin iki katı ve yapılmış masrafları yasal faizleri ile geri vereceğine ilişkin taahhütname alınır.”
Barolardan alınacak adli yardımlarda ekonomik yönden yoksul olmalarının yanında dava ve taleplerinde haklı olmaları kıstası da aranmaktadır.
Evet efendim, bu yazımız biraz uzun oldu ancak konu yine vatandaşın az bildiği ve ihtiyaç duyduğu bilgiler idi; ancak parça parça birkaç yazıda yazmak yerine Ceza, Hukuk ve Barolar Birliği açısından toplu inceleme bütünlük açısından gerekli idi.
Hepinize en derin saygılarımı sunarak; bir dahaki yazı ve konumuza kadar esenlikler diliyorum.
Paylaş