Yüksel Yangel
Yüksel Yangel
Yüksel Yangel

Adaletin küçüldüğü ülkelerde, büyük olan artık suçlulardır!

Bu hafta kimsenin dile getiremediği yönleri ile adalet sistemimizin tabiri caiz ise röntgenini çekelim istiyorum.

Haberin Devamı

Ekmek, Su, Aş Bulmak Gecikebilir,
Temele Taş Bulmak Gecikebilir,
Devlete Baş Bulmak Gecikebilir,
Adalet Gecikmez, Tez Verilmeli !

(Ahmet Yesevi)

Bu dörtlük ile giriş yaptıktan sonra kimsenin dile getiremediği yönleri ile adalet sistemimizin tabiri caiz ise röntgenini çekelim istiyorum. Tabi buradaki maksadımız asla eleştiri değil. Adalet sistemimizi gelin inceleyelim. Durumu ortaya koyalım. Sonrada çözüm ne olmalı buna birlikte karar verelim.

Türkiye’de 2012 yılı Eylül ayı sonu itibarıyla hâkim ve cumhuriyet savcısı sayısı 12.050'dir. Nüfus ise yaklaşık 75 milyon kişidir. Yaklaşık aynı nüfusa sahip Almanya’da ise 22.000 hâkim bulunmaktadır.

Avrupa'da bir hâkim yılda ortalama 200 dosyaya bakarken, Türkiye’de bu rakam 1078’e çıkmaktadır. Sizce hangi ülkede daha doğru, adil ve hızlı kararlar verilir? Ama bu konu o kadar da önemli değil. Neden mi? Cevap aşağıda…!!!

Haberin Devamı

Peki, bu kararların temyiz (itiraz) incelenmesi işine bakan yüksek yargı organlarında durum nedir? İsterseniz öce Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun raporundan bir kısım alalım.

“Tüm bu hususlar dikkate alınarak 09/02/2011 tarihli 6110 sayılı “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile Yargıtaya iki hukuk ve dört ceza dairesi eklenerek daire sayısı 38’e çıkarılmış, 250 olan üye kadrosuna 137 yeni kadro ilave edilmiştir. (250+137 = 387 Toplam Rakam) Kanun’la ayrıca Danıştay'a iki daire eklenerek daire sayısı 15’e çıkarılmış, 95 olan üye kadrosuna 61 kadro ilave edilmiştir. (95+61 =156 Toplam Rakam)”

Peki, bu yüksek yargı organlarındaki dosya sayıları nedir? İsterseniz bunları da sayın Adalet Bakanı'mızın ağzından kelimesi kelimesine aktaralım.

“Son 4 yılda Yargıtay’a yıllık ortalama 650 bin dosya gelmiş, bunlardan her yıl 550 bin adedi incelenerek karara bağlanmış, her yıl 100 bin dosya arşivde bekleyen dosyalara eklenmeye devam etmiştir. 2007 yılında arşivde bekleyen dosya sayısı 650 bin iken bu sayı 2011 yılı sonunda bir milyon 1milyon 150 bine ulaşmıştır. Yargıtay’da karara bağlanan dosya sayısının 2008’de 523 bin 484, 2009'da 553 bin 168, 2010’da 562 bin 171, 2011’de 786 bin 468, 2012 yılının Ekim ayı itibariyle 723 bin 57 olduğu görülmektedir. Danıştay’da karara bağlanan dosya sayısı ise 2008’de 99 bin 284, 2009’da 106 bin 959,  2010’da 103 bin 880, 2011 de137 bin 921 olmuştur.”

Haberin Devamı

Buradaki ultra fazla dosya sayısı dikkatinizi çekti değil mi? Sizce inceleme sonucu verilen bu kararlar ne kadar doğru, adil ve hızlıdır?

Ama bu konu o kadar da önemli değil. Neden mi? Cevap aşağıda…!!! Dediğimiz konuya dönecek olursak;

Bir mahkeme karar verirken Yargıtay içtihatlarına uygun karar vermek ister. Çünkü aksine karar verirse yüksek yargı organında bu karar bozulur. Yüksek yargı organında verilen kararların doğruluğu ve adilliği sistem gereği aşağıdaki mahkemelerin kararını direk olarak etkiler. Şimdi anlatabildim mi neden o kadar önemli değil dediğimi? Burada çok daha vahim bir durum var.

Şu ana kadar durum tespiti yaptık; adalet sistemine teşhis koyduk. Bir başka deyişle sebepleri ortaya koyduk. Şimdi sonuca bakalım.

Haberin Devamı

Peki, bu adalet sistemi mağdurlarının AİHM'ne gitme hakkı yok mu? Elbette var. İşte yine adalet bakanımızın ağzından bir açıklama;
“30 Eylül 2012 itibariyle ülkemize karşı yapılan ve AİHM önünde derdest bulunan başvuru sayısı 16 bin 850 olup bu sayı AİHM’e yapılan toplam başvuru sayısının yaklaşık yüzde 12.1’ini oluşturmaktadır. Aynı tarih itibariyle birinci sırada yer alan Rusya’ya karşı yapılan derdest olan başvuru sayısı ise 30 bin 950 olup toplam başvuru sayısı içindeki oranı yüzde 22,2’dir. 2011 yılı sonu itibariyle ülkemizde icra edilmeyi bekleyen 2 bin 552 AİHM kararı ile İtalya’dan sonra ikinci sırada bulunmaktayız. AİHM'de en çok ihlal kararı verilen ülke Türkiye’dir”

Haberin Devamı

Sonucun bu olmasına herhalde şaşırmamamız gerekir diye düşünüyorum.

Çözüm ne mi olmalı? Bunu görmek için devlet adamı olmaya gerek yok. İlköğretim öğrencisi bile bunu cevaplar.

Adil yargılamaya maruz kalacağınız günlerin bir an evvel gelmesi temennilerimle esen kalın.