Paylaş
Şu bir gerçek ki, alerjik olsun ya da olmasın okula başlayan çocuk hasta oluyor. Okula başlayacak çocuğun sık hasta olacağı o kadar kanıksanmış ki, kimse neden diye sormuyor. Genellikle bu durum, viral enfeksiyonların sınıfta çocuktan çocuğa bulaşmasına, çocuğun üşütmesine, çok koşmasına vs bağlanıyor. Peki eylülün ilk haftası havalar daha sıcakken, henüz viral enfeksiyon zinciri oluşacak kadar havalar soğumamışken, neredeyse yaz günü diyebileceğimiz bir havada çocuğun “üşütmesi” mümkün değilken, çocuk bir hafta önce evde gayet iyi iken okula gidince bir hafta içinde ne oluyor da hasta oluyor? Anında burun akıntısı, burun tıkanıklığı, öksürük başlıyor. Bugün gelin birlikte düşünelim. Düşünelim ve çözelim. Bütün okullarda.
Okula başlayan çocuk okul yemeği yiyor. Okul eğer butik okul kapsamında değil, büyük bir okul ise yemek çoğunlukla hazır yemek şirketlerine yaptırılıyor. Bu yemekler genellikle salçalı ve bol soğanlı oluyor. Neden? Az et, az taze domates ile maksimum lezzet yakalanmak isteniyor. Yağ olarak tam içeriği bilinmeyen sıvı yağ veya margarin kullanıyor. Bol soslu hazır mantıdan tutun, hamburgere, sabah kakaolu fındık kremalı ekmekten, ikindi kahvaltısındaki margarinli poğaçaya kadar çocuğun normalde evde yemediği birçok gıda çocuğun midesine gitmeye başlıyor. Bazen haftada bir, bazen ayda bir, bir çocuğun doğum günü kutlanıyor ve dolayısıyla ayda bir hazır kremalı, çoğunlukla da çikolatalı pasta yeniyor.
3-4 yaşına kadar hiç şeker, kakao tüketmemiş pek çok çocuk gerek “sosyal kaygı” ile yandaki çocuk yerken benimki nasıl yemeden dursun yaklaşımı ile, anne baba izni ile gerekse çikolatanın ve şekerin çekiciliği ile bu margarinle yapılmış, bol yağlı, kremalı, kakaolu pastaları tüketmeye başlıyor.
Peki böyle beslenince ne oluyor? Öncelikle çocukların midesinin doğal olarak biraz gevşek olduğu gerçeği ile başlamak gerekiyor. Çocuk midesi gevşektir. Anne sütü emerken hatırlayın, çocuğun emdiği süt çok kolay ağzına geri gelir. Bu gevşeklik genellikle kitap bilgisi olarak 6 ayda düzelir dense de bunun bıçak kadar keskin bir şekilde 6.ayda yüzde yüz geçeceği düşünülemez. Çünkü çocuk bedeni tam olgunluğa ancak 18 yaşında erişir. Özetle her çocuğun midesi bir miktar da olsa reflüye yatkındır. 3-4 yaşına kadar evinde taze domates ile, halis zeytinyağı ile yapılmış yemekleri yiyen, şeker çikolatadan uzak tutulan çocuk birden adeta bu gıda zehirlenmesinin ortasına düşüyor.
Kakao en baş reflü tetikleyicisidir. Kakao içindeki kafein zaten bir miktar gevşek olan çocuk midesini daha da gevşetiyor ve mide asidini artırıyor. Hiç alerjisi olmayan bir çocukta dahi çok tüketildiğinde reflü başlatabiliyor. Kaldı ki alerjiden bağımsız olarak ülkemizde her 3 erişkinden birinin, en az haftada 1 ağzına mide asidi geldiğini ve çoğu hastalık gibi reflünün de genetik olduğunu düşünüldüğümüzde işin ciddiyeti daha da iyi ortaya çıkıyor. Reflüsü olan anne babalar bu konuda daha uyanık olmak zorundadır.
Okul beslenmesi kapsamında kakao ile benzer şekilde domates de en çok mide asidini artıran gıdalardandır. Soğan, sarımsak da özellikle çiğ soğan hatta yarı pişmiş soğan da. Dolayısıyla lezzetli yemek yapmak istenirken bol domates salçası, bol soğan ile içeriği zenginleştirilmiş bir yemeği yiyen çocuğun midesi ağzına gelir. Siz okulda izmir köfte yiyor, sebze yiyor, besleyici diye düşünürsünüz ama bu şekilde hazırlanmış bir yemekte reflü sebzenin getirdiği bütün yararı fazlası ile alıp götürür. Hele de eğer yemekten sonra beden eğitimi ya da koşup top oynama varsa, eğil kalk topu yerden al derken dolu mide ile yere eğilen çocuğun mide içeriğindeki asit, daha da çok ağzına gelir.
Sessiz reflü çocuklarda en sessiz hastalık sebebidir çünkü mide asidi çocuk farkında olmadan boğaza çıkar ve buradaki dokulara hasar verir. Çocuğun boğazındaki sağlıklı bakteriler ölürken, sağlıksız olanlar aktivite kazanır ve hastalık yapmaya başlar. Çocuk dışarıdan alınma bir mikrop ile değil, kendi mikrobu ile hasta olur. Bunun sonucu olarak, ateş de çıkabilir, boğaz da acıyabilir, nezle, burun tıkanıklığı, öksürük, hepsi gelebilir. Siz okulda bütün çocuklar virüsten hasta zannedersiniz oysa ki sınıfın yarısı yediği kakaolu çikolatalı pasta yüzünden sessiz reflü nedeniyle hasta olmuştur, bilmezsiniz. Aradaki fark ne? Bilmek hayat kurtarıyor. Çocuğunuzun ve sınıfın yarısından fazlasının hasta olmasını, üşütmeye, viral enfeksiyon zincirine, yandaki hasta çocuktan bulaşmaya bağladığınızda bununla ilgili yapabileceğiniz çok fazla bir şey olmaz. Havaların soğumasının veya virüslerin kontrolü sizin elinizde değildir. Ama çocuğunuzun ve diğer çocukların da hasta olmasını yediği kakaolu veya kremalı çikolatalı pastaya, sabah yediği kakaolu fındık ezmesine, “haftada bir çıkıyor” olan hamburgere bağladığınızda kontrol sizin elinize geçer. Çocuğunuza ne yedirileceği sizin kontrolünüzdedir. Bu beslenme düzenine Hayır deyip, ya yemeklerin, menünün düzeltilmesini sağlamak ya da çocuğunuza okulda yemesi için evden yemek göndermek çok şeyi değiştirecektir. Etrafınızdaki diğer velileri de bu konuda bilinçlendirmek toplu halde çocuklarınızı sık hasta olmaktan kurtaracaktır.
Sessiz reflü adı üstünde sessiz, çocukta midem yanıyor, ağzıma acı su geliyor şeklinde yakınma yapmaksızın yapacağını yapıyor. Biz çocuklarda var olan belli belirsiz bazı durumlardan teşhise gidiyoruz. Reflünün çocukta teşhisi öykü ile konur. Endoskopi veya diğer girişimsel tetkikler çocuk için çok travmatik olduğundan ilk planda tercih edilmez. İlk önerilen şey çocukta reflü şüphesi varsa reflü tedavisine başlanması ve tedaviden istenen yarar sağlanması halinde “tedaviden tanıya” şeklinde teşhisi netleştirmektir. İlk tedavi de çocuğun beslenmesinin düzeltilmesidir. Dolayısıyla teşhis ve tedavi kapsamında çocuğunuzun en yakın gözlemcisi olarak ilk teşhisi sizin koymanız ve beslenme değişikliğini uygulayarak farkı gözlemlemeniz gerekmektedir. Çocukta ses kısılması, ses çatallaşması ya da köpek havlaması tarzında boğuk öksürükler, Krup teşhisi, ağız kokusu, diş gıcırdatması, hıçkırık, uykuda ağız şapırdatma, geviş getiriyor gibi yutkunma, iştahsızlık, eskiden yediği yemekleri artık yememe, ağlayarak kendini kusturabilme gibi belirtilerin birçoğu varsa çocuğunuzda Sessiz Reflü olma olasılığı çok yüksek demektir.
Böyle bir durumda ilk ve birinci basamak tedavi olarak; gece veya gündüz uyumadan önce süt içme ya da yemek yemenin durdurulması, çocuğa evde ve okulda hiçbir şekilde kakao-çikolata yedirilmemesi, yemeklerin zeytinyağlı ve az yağlı, az domatesli , az soğanlı hazırlanması, paketli bisküvi çubuk kraker, balık kraker gibi abur cuburlara yasak getirilmesi, kantin alışkanlığına son verilmesi hayat kurtaracaktır. Hayat diyorum çünkü biliyorum ki çocuk hasta olunca anne babalar için evde ölüm havası esiyor, hayatın tadı tuzu kalmıyor. Şimdi oturup düşünün, hastalığı klimaya, havaların soğumasına, devamlı bulaşan virüslere bağlamak mı size bir şey kazandırır yoksa sessiz reflüyü tanıyıp, önleyecek şeyleri yapmak mı?
Paylaş