İştahsızlık, elde kaşık çocuk peşinde gezme kader mi?

.

Haberin Devamı

MAKARNA, PİLAV İLE BESLENEN ÇOCUK

3 aylık bir bebek fışkırır tarzda kusmalarla doktora götürülür. Bebeğin gece uykuları rahat değildir, devamlı ağlıyor, memeyi reddediyor ve kilo almıyordur. Aileye bebekte reflü olabileceği, bunun normal olduğu, 6 ay civarı geçeceği söylenir. Nitekim bebeğin kusmaları 6 aylıkken katı gıdaya geçildiğinde azalır ancak yüzde yüz geçmez. Pütürlü gıda ile mide bulantısı, iştahsızlık devam eder. Bir süre sonra çocukta bu durum o kadar kanıksanır ki, aile çocuğa istemediği bir yemek için ısrar ettiğinde çocuk ağlayarak kendini kusturabilir hale gelir. Çocuğa sevdiği yemekler sunulur, hamur işi, makarna, pilav, et gibi kuru yemeklere ilgi duyan, sebze meyve ve sulu yemekleri sevmeyen çocuk “yemek seçiyor” şeklinde tanımlanır ve yeter ki yesin diye ona sevdiği hamurlu kuru yemekler sunulur. Çocuk tarhana, mantı, makarna, köfte ile beslenir olur.

İştahsızlık, elde kaşık çocuk peşinde gezme kader mi

GOFRET, ÇİKOLATA AL YOKSA KUSARIM

Zamanla tatlıya ilgi duymaya başlayan çocuk, kendini kusturabilme gücünü ve ailenin yemek konusundaki hassasiyetini de kullanarak istediği gofret, çikolata, bisküvi, kraker gibi market gıdalarını kolaylıkla aldırmayı başarır ve beslenme vitamin açısından fakir olmanın yanında, bir de bağışıklığı düşürecek bu tür abur cubur gıdalarla dolmaya başlar. Karbonhidrat açısından zengin ancak beslenme açısından fakir bu beslenme tipinde çocuğun kilo sorunu bariz halde olmadığı için sorun doktora yansımaz. Zaman zaman olan ağız kokusu dişini fırçalamadığına bağlanır. Zaman zaman olan ses kısıklığı çok bağırmasına bağlanır.

İştahsızlık, elde kaşık çocuk peşinde gezme kader mi

BUHAR MAKİNESİ SALONUN BAŞ KÖŞESİNDE

Ne zaman ki çocuk 3-4 yaşına geldiğinde okul ortamına girer ve enfeksiyonlarla mücadele başlar, işte o zaman tekrarlayan nöbet şeklinde öksürük, hırıltı atakları gelir. Öksürük, hırıltı atakları gece uyutmayacak boyutta geliyor, çocuk ancak kusarak rahatlıyor olur. Acile gidip gelmekten ve buhar almaktan yorulan hastaya evde kullanması için nebulizatör adı verilen bir ilaçlı buhar makinesi önerilir. Ve aile çocuk her sıkıştığında bu iyi gelen buharları çocuğa hasta iken uygulamaya, öksürük kesilince kesmeye başlar. Medyadan duyulan ve bağışıklığa, öksürüğe iyi geldiği söylenen, bal, arı sütü, propolis, çiğ soğan-sarımsak, zencefil ve benzeri bilimum baharatlar yarar-zarar dengesi araştırılmadan kaşık kaşık uygulanmaya başlar. Önce 2-3 ayda bir gelen ataklar zamanla ayda 1-2 kez gelmeye başlar ve işte o noktada

Çocuk Astımı- Alerjik bronşit- Reaktif Hava Yolu teşhisleri dile gelir ve daha ileri teşhis ve tedavi için arayış başlar.

Şimdi böyle bir hastada ne gibi bulgular bizi uyarsa idi ve ne gibi önlemler alınmış olsa idi sonuç bu olmazdı, konuşalım.

YA BEBEK REFLÜSÜ GEÇMEMİŞSE

Öncelikle bebekken fışkırır tarzda kusmaları, gece ağlamaları, kolik, meme reddi, kilo almama yakınması olan bir çocuk “Bebek reflüsü” yaşıyor demektir. Büyüdüğünde geçer denilen bu durum erken dönemde pütürlü gıda ile kusmaya eğilim, blender bağımlılığı şeklinde devam ediyorsa, çocuk anne karnım acıktı demiyor, önüne konanı yemiyor, anne elinde kaşıkla televizyon bilgisayar karşısında çocuğu yedirmek zorunda kalıyorsa, çocuk istediğinde kendini kusturabiliyorsa çocuğun reflüsü geçmemiş demektir. Zamanla duruma teslim olup, çocuğun sevdiği hamur, köfte ve market ürünlerine izin veren ve çocuğu “yemek seçiyor” diye tanımlamayı tercih eden aile çocuğun derdini anlamış olsaydı, neler değişirdi?

ÇOCUĞUN DERDİNİ ANLAMA DİLİ

Erişkin olup mide sorunu yaşayanların yakından bildiği gibi, reflü beslenme ile yakından ilişkili bir durumdur. Erişkinler şikayetini dile getirebilir, bu yemekle midem yanıyor, midem ağzıma geliyor diyebilir ama çocuklar derdini bizler gibi dile getiremez. Bizim onları anlamak için yeni bir anlayış, yeni bir dil öğrenmemiz gerekir. Belirtilerden çocuğun derdini anlama dili. Bunu öğrenmenin ilk adım reflünün işleyiş şekline bakmakla başlamalıdır. Reflü, mide içeriğinin yutma borusundan yukarı ağız boğaz boşluğuna çıkması demektir. Asitli olan bu içerik aside dayanıklı olmayan solunum zarına bir fıskiye gibi ulaşarak, bu hassas zarı yakar. Burun- boğaz-ağız ve hatta akciğerlere kadar ulaşan bu asitli içerik, yutma borusunu yaktığı için kusmaya eğilim ve iştahsızlık yarattığı gibi solunum zarına da verdiği hasardan ötürü ses kısıklığı, ağız kokusu, aftlar, diş çürükleri, diş gıcırdatma, geçmeyen balgamlı öksürükler, tekrarlayan beyaz noktalı bademcik iltihapları, burun tıkanıklığı, sinüzit ve astım sebebidir. Dolayısıyla, en baştan reflü önlenirse, astım yaşanmaz, buhar makinası salonun baş köşesini süslemez.

Şimdi adım adım bu bebek üzerinden, gelecek nasıl değiştirilebilirdi, birlikte görelim.

İştahsızlık, elde kaşık çocuk peşinde gezme kader mi

EĞER BEBEK REFLÜSÜNÜN DEVAM ETTİĞİ FARK EDİLMİŞ OLSAYDI NASIL BİR SENARYO GERÇEKLEŞİRDİ?

1- Reflüye uygun tedavi ile çocuğun iştahsızlık, yemek seçme sorunu giderilmiş olurdu. İştahsızlık yüzünden beslenmenin içeriği mecburen KARBONHİDRAT ile dolmaz, daha besleyici değeri olan bağışıklığı güçlendirecek gıdalar çocuğun vücuduna gitmiş olurdu.

2- Tüm dünyada kabul görmüş değerler uygulamaya konur, reflüye kötü gelen KAKAO-KAFEİN diyetten çıkarılır ve reflünün daha da kötüleşmesi, solunum sistemine etki etmesi engellenmiş olurdu.

3- Bağışıklığa iyi geliyor diye uygulanan ancak bilim çevrelerince astıma kötü gelebileceği için KULLANILMAMASI önerilen gıda takviyeleri içinde yer alan, PROPOLİS, ARI SÜTÜ, ARI POLENİ çocuğa verilmemiş olurdu. (https://medlineplus.gov/druginfo/natural/390.html )

4- Bağışıklığa iyi geliyor diye antibiyotik niyetine verilen ancak reflüyü kötüleştirerek astım ataklarını artırma olasılığı olan ÇİĞ SOĞAN-SARIMSAK-BAHARAT-BAL karışımları kaşık kaşık uygulanmamış olurdu.

5- Bu sayede hem reflü tedavisi hem de reflüye uygun beslenme ile çocuğun gece uykuları düzelmiş, burnu açılmış, öksürük nöbetlerine bağlı makine ile İLAÇLI BUHAR İHTİYACI ortadan kalkmış olurdu.

6- Ateşli hastalıklara bağlı antibiyotik kullanım sıklığı kendiliğinden azalırdı ve ÇİĞ SARIMSAK-SOĞAN-BAL-ZENCEFİL verme ihtiyacı olmazdı.

7- Çocuğun hayat kalitesi düzelir, kusması geçer, masaya kendiliğinden oturur yemeğini yer hale gelirdi. Dolaylı olarak anne babanın da HAYAT KALİTESİ ve bu durumdan dolayı bozulan PSİKOLOJİSİ düzelirdi.

Şimdi bu hikayedeki her veri olmasa da bazılarını bile kendinize yakın bulduğunuz noktada belirtileri çok bağırmaya, dişini fırçalamamaya, yemek seçmeye bağlamayı bırakıp, erkenden, iş astım-alerjik bronşit-tekrarlayan kulak sıvısı- geniz eti, bademcik ameliyatına varmadan önleminizi alın. Gözünüzü gerçeklere kapatmayın, kendinizi kandırmayın, durumu kabullenip çaresine bakın. Erken teşhis hayat kurtarır. 

Yazarın Tüm Yazıları