Paylaş
Çocuklarımız neden bu kadar çok alerji, astım olmaya başladı, hangi okula gidersek gidelim sınıflar öksüren çocuktan geçilmiyor. Bazılarınız bunu bir yumuşatıcı sebep olarak görüp, nasılsa bütün çocuklar hasta, bizimki de mikrobu alıyor işte, bütün kabahat okulda, kreşte diye düşünüyor olabilir. Ancak, eğer normal bir gripal enfeksiyon ya da nezlenin en fazla 10 gün sürebileceğini, gerek burun akıntısı, gerek burun tıkanıklığı, gerekse geniz akıntısı sonucu gelişen öksürüğün en fazla 10 günde tamamen, hiç iz bırakmadan geçmesi gerektiğini ve bu şekilde normal atlatıyor olsa da yılda 8-10 (kışın yaklaşık ayda 1) kereden fazla enfeksiyon geçirmenin normal olmadığını bilirseniz, eminim çocuğunuzun hastalıklarına bir kere daha yakından bakmayı düşüneceksiniz.
Ben problemlere gözlerimizi kapatmayıp, durumu görüp kabullenmenin ve buna neyin sebep olduğunu araştırıp, işi kökünden halletmenin her zaman en doğru yaklaşım olduğunu düşünmüşümdür. İşte bu noktada çocuklarımızın bağışıklık sistemini ve solunum sistemini zayıflatan nedenleri araştırıp, toplumda köklü değişikliklere yol açmadan durumun çözülemeyeceğine inanıyorum.
İşte size çocuklarımızın daha fazla hasta olmasına neden olan bir faktör: Sezaryen doğum
Son yıllarda sezaryen doğumun ne kadar çok arttığını hepimiz biliyoruz. Bunun gerek anne kaynaklı gerekse hekimler kaynaklı birçok nedeni olabilir. Ancak neden ne olursa olsun, çocuk sizin ve nasıl doğuracağınıza karar vermek de sizin sorumluluğunuz. Eğer sonuçlarını bilirseniz nasıl doğum yapacağınızı bir kere daha düşünürsünüz niye düşünüyorum.
Çok yakın zamanda, Amerika’da yayınlanan ve dünyanın en saygın ve etkin alerji /immunoloji dergisi kabul edilen Journal of Allergy and Clinical Immunology* dergisinde, tüm dünyada ses getiren bir araştırma yayınlandı. Tam 750.000 çocuğu içine alan bu çok geniş araştırma 1997- 2012 yılları arasında doğmuş çocukların, doğum şekli ile astım ve larenjit ( krup/ ses teli iltihabı) geçirmesi arasındaki ilişkiyi inceliyor. Araştırmanın sonuçları, sezaryen ile doğan çocukların, normal doğum ile doğanlara kıyasla daha fazla astım ve larenjit (krup) olduğu sonucunu ortaya çıkmış.
Asıl ilginç olan, çalışmanın sezaryenin acil ve acil olmadan, isteğe bağlı gerçekleşmiş olmasının sonucu etkilediği. Eğer çocuk dünyaya gelmeye hazırken, yani doğum süreci ve ağrılar başlamışken tıbbi nedenlerle sezaryen kararı verilirse astıma neden olucu etki azalıyor. Ancak çocuk henüz dünyaya gelmeye hazır değilken, doğum ve ağrılar başlamamışken, birkaç gün önce bile olsa, sezaryen kararı verilip çocuk alınıyorsa, işte o zaman astıma yol açıcı etki çok çok artıyor.
Biz kabul etmesek de ve her fırsatta bozmaya çalışsak da doğanın kendine has bir düzeni, sistemi var. Bebekler dünyaya gelmeye hazır olduğunda doğum ağrıları ve doğum süreci başlıyor. Doğuma en yakın hazır olan sistem de akciğerler. Hemen doğum öncesi annede bazı hormonlar salgılanıyor ve bebeğin akciğerlerini dünyaya hazırlıyor. Prematüre, yani zamanından önce dünyaya gelen bebeklerde yaşanan en büyük sorun akciğerin gelişmemiş olmasıdır. Böyle doğan bebekler çoğu zaman ya solunum makinesine bağlanarak ya da oksijenle gözlem altında tutularak akciğerlerinin olgunlaşması beklenir. İşte görünen o ki, doğum süreci kendiliğinden başlamadan, isteğe bağlı, randevulu sezaryen tarihi belirleyen anneler ve hekimler el ele verip, aynı durumu kendileri yaratıyorlar. Araştırma sonuçları, çocuğun, zamanından değil 1 hafta, birkaç gün önce bile dünyaya getirilmesinin astımla sonuçlanabileceğini gösteriyor.
Tabi ki gönül ister ki, her çocuk problemsiz bir şekilde, sağlıklı olarak normal doğumla dünyaya gelsin. Çünkü normal doğumda çocuk annenin doğum kanalından geçerken, annenin sağlıklı bakterileri ile temas etmesi, çocuğun bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Ayrıca, doğum kanalından geçerken çocuğun akciğerlerindeki sıvı basınçla dışarı atıldığı için akciğer sorunları daha az görülüyor.
Ama yine biliyoruz ki bazen doğumun sağlıklı ilerlememesi sonucu bebeğin veya annenin hayatını tehdit eden durumlarda sezaryen kararı verilmesi gerekiyor. Ve bu şekilde doğum yapan anneler bir sonraki doğumlarını da sezaryen ile yapmak zorunda kalıyor. Böyle bir durum söz konusu olduğunda bile, ikinci sezaryenin de en azından, önceden belirlenen bir tarihte değil, doğum başladığı anda gerçekleşmesini sağlayarak çocuğunuzun ileride akciğer sorunları ve astım gibi hastalıklarla mücadele ederek hayatını geçirmesini önleyebilirsiniz.
Özetle, sevgili anneler. Mümkünse cesaretinizi toplayıp normal doğumu deneyin. Dünyada bir kişi bile başardıysa siz de başarabilirsiniz. Yok, eğer sezaryen olacaksa da, en azından bunun tarihini belirlemeyi doğaya bırakın.
*Cesarean section and disease associated with immune function. Kristensen K
J Allergy Clin Immunol. 2015 Sep 11. pii: S0091-6749(15)01103-3. doi: 10.1016/j.jaci.2015.07.040. [Epub ahead of print
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/?term=kristensen+k+jac%C4%B1+2015
Paylaş