Paylaş
Yaşadığımız şartların farkında olup, batılı yaşamın getirdiği bu eksikliklerin giderilmesini sağlamak alerji ve astımın seyrine olumlu etki etmektedir. Bunun yanı sıra içinde bulunduğumuz bilgi çağında doğru bilgiye ulaşmak ve bunu tek yönlü sabit kararlar ile değil, duruma göre değişebilen akılcı yaklaşımlarla çocuğun maksimum iyiliğine kullanabilmek çok önemlidir. Bunun içine anne sütünün ne kadar süre ile verilmesi kararı da dahildir. Hedefimiz elimizden geldiğince anne karnından itibaren çocukta alerjik genetiğe rağmen astımı, alerjiyi önlemek olmalıdır. En iyi tedavi hastalığı başından olmadan önleyen tedavidir.
İşte bu kapsamda gebelerin ve süt veren annelerin gerek alerjiyi baştan durdurabilmek gerekse alerji ortaya çıkmışsa bile en azından bunun astıma dönüşünü durdurabilmek adına yapabileceği şeylerden birkaçı.
D vitamini bağışıklık sistemi gelişiminde büyük rol oynamaktadır. D vitaminini kanda yüksek oranda bulunduran hamilelerin çocuklarında hırıltılı hastalık görülme oranı anlamlı olarak azaldığı bildirilmektedir. D vitamini güneş ışınları yardımıyla deride sentezlenir, gıdalar içinde kısıtlı miktarda bulunmaktadır. Güneş görülmediğinde D vitamini de vücutta azalır. Bu nedenle kış aylarında da olsa hamilelerin mümkün olduğunca güneşe çıkmaları D vitamini eksikliğini önlemek yolunda en doğal ve etkili yöntemdir. Bu yönde hamilelerin doktor kontrolünde dengeli bir şekilde ve kan düzey kontrolü yapılarak ek D vitamini takviyesi almasında fayda vardır.
Balık ve balık yağı içindeki Omega 3 yağ asitlerinin alerjiyi önleyici, omega 6 yağ asitlerinin ise alerjiyi arttırıcı etkileri olduğu bilinmektedir. Zeytinyağı içeriğindeki omega-9 yağ asidi ile diyetteki omega-3 yağ asitlerinin emilimini artırdığı için alerjiyi önlemede önerilen yağ türüdür. Ayçiçeği yağı, mısır özü yağı ve margarinler ağırlıklı olarak omega 6 içeren bitkisel yağlardır, fazla kullanımı önerilmez. Omega 3‘den zengin taze yağlı balık tüketmenin ve zeytinyağının bol kullanıldığı Akdeniz stili beslenmenin çocukta alerji ve astım görülme sıklığını azalttığı gözlenmiştir.
Hamilelikte bol meyve sebze tüketilmesinin çocukta alerji astım gelişim riskini belirgin azalttığı görülmüştür. Bol meyve, yeşil sebze, tam tahıl, et, yumurta, balık, zeytinyağı gibi etkinliği kanıtlanmış bütün besin öğelerini içeren dengeli bir beslenme bebekler için alerjiye karşı en etkin korumadır.
Çocukta sağlam bir bağışıklık için gerekli olan, vücudun ağız, boğaz ve bağırsak gibi dışa açık alanlarını kaplayan sağlıklı flora bakterilerinin oluşumu anne karnında iken başlar. Yapılan çalışmalar çiftlik ortamında yaşayan, hayvan ve bitki açısından farklı canlı çeşitliliği ile iç içe olup gerek gıda gerekse çevre faktörleri ile bu canlı çeşitliliğine maruz kalan annelerin bebeklerinde daha az alerji görüldüğünü göstermektedir. Tabi ki sırf bunun için köye taşınmak değildir önerilen, ancak gerek gıdalarla gerekse doktor kontrolünde ek probiyotik takviyesi alarak annenin florasını sağlam tutmakta fayda vardır.
Alerjik olma potansiyeli yüksek olan bebeklerin annesinin gebelikte alerji yapıcı gıdalardan kaçınmasının çocukta alerji ortaya çıkışını önlemediği gösterilmiştir. Bu yönde annenin hamilelikte özel bir gıda türünü kesmesi önerilmez.
Alerji geliştirme potansiyeli olan genetik olarak alerjiye yatkın bebeklerde ek gıdaların 4-6 ay arası pencere dönemi denilen aralıkta ek gıdaya eklenmesinin gıda alerjisi riskini azalttığı gözlenmiştir. Ayrıca katı gıdaya geçişin reflüsü olan alerjik bebeklerde reflü tedavisine olumlu katkısı olmaktadır. Bu yönde ilk 6 ay sadece anne sütü verilmesi bilgisi alerjik ve potansiyel alerjik bebek için geçerli değildir.
Öte yandan alerji potansiyeli olan bebek aynı zamanda reflü potansiyeli olan bebek olduğu için bebekleri reflü gelişiminden korumak en az diyet kadar önemlidir. Bebeklerin bu yönde uygun oldukları ilk zamanda gece beslenmesinden kesilmesi en önemli reflü ve astım kontrolüdür. Bebeklerde gece uyanma sadece acıktıkları için olmaz. İnsanlar gece boyu defalarca uyanıp, alışık oldukları uykuya dalma ritüeline dönüp farkında olmadan tekrar uykuya dalarlar. Bebekler anne memesini emerek sakinleşmeye ve uykuya dalmaya alıştıklarında bu psikolojik bağımlılığa dönüşmekte ve çocuk gece boyu normal olarak her uyandığında anneyi emmek istemektedirler. Bu da midesine gece boyu devamlı süt gitmesi, midede hazım için asit salgılanması ve yatay pozisyondaki uyku süresince bu asidin burun boğaz yoluna çıkması riski demektir. Anne sütü emme süresi uzadıkça bu bağımlılık güçlenmektedir. Bu nedenle her bebek için kati olarak “24 ay ve her istediğinde” anne sütü vermek istiyorum mantığı doğru olmayabilir. Mevcut şartlar ve çocuk için en iyi olan gözetilerek alerjik veya alerjik olma potansiyeli olan bebeklerde gece emmesinin doktor kontrolünde, uygun olan ilk zamanda kesilmeye çalışılması önerilir.
Hamilelikte sigara içilmesi bebeklerin akciğer gelişimini engellemekte ve astıma yol açmaktadır. Bu nedenle gebelikte aktif ve pasif sigara içiciliği kesinlikle önerilmemektedir. Bebek doğduktan sonra da bebeğe sigarasız bir ortam sağlanması en önemli astım önleyicidir.
Kafein en baş reflü tetikleyicidir. Gerek gebelik reflüsü olan hamilelerin kendi sağlıkları için gerekse bebek doğduktan sonra anne sütü ile çocuğa kafein geçip, bebeği reflüye yatkın hale getirmemesi için anne adaylarının gebelik süresince ve süt verme döneminde sütlü ya da bitter her tür çikolata, ham ya da değil her tür kakao, kahve ve koladan kaçınması önerilir.
Paylaş