Paylaş
Kışa girerken hepinizin, yine başlayacak ateş, burun akıntısı, öksürük diye endişelendiğini biliyorum. Evet, soğukların gelmesi ile birlikte kış aylarına ait virüs enfeksiyonları başlayacak. Eğer eski düzende devam ederseniz bu kış da antibiyotik ve buhar tedavilerinden kurtulamayacaksınız. O halde gelin ezberleri bozalım ve bu kış farklı geçsin.
Öncelikle, sorunun kış aylarında ve viral enfeksiyonlarda değil bu hastalıkların üstesinden gelemeyen bağışıklık sisteminde olduğunu kabul ederek işe başlayalım. Bağışıklık sistemi illaki doğuştan eksik olmaz. Sonradan da yaşam tarzında ve beslenmede yapılan hatalar nedeniyle çocuk bağışıklığı zayıf düşebilir. İşte burada yapacağınız birkaç yaşam tarzı değişikliği ile çocuğunuz nasıl daha az hasta olabilir onu konuşacağız.
Öncelikle soğuk ve bağışıklık arasındaki ilişkiyi inceleyelim. Vücudumuza bir enfeksiyon girdiğinde bağışıklık sisteminin koruyucu hücreleri o bölgeye kan yolu ile dolayısıyla damarlarla gelir. Ve soğuk havada damarlar büzüşür yani daralır ve o bölgeye yeterince kan gitmez. Kan gitmeyince o bölge savunmasız kalır. Dolayısıyla artık kış kapıda, enfeksiyonlara yatkın olan çocuklara artık dondurma yedirmeyin.
Üşütme ve hasta olma arası ilişki bu yüzden var. Bu nedenle çocuğun üşütmemesi de önemli. Çünkü üşüyünce kan en hayati iç organlara gönderilir. Boğaz yolu gibi dışa açık organlara daha az kan gider. Solunum yolu enfeksiyonlar o yüzden kışın daha fazla görülür. Ders aralarında koşup, terleyen çocukların teri üzerinde soğumasın diye cilt sıcaklığını optimize eden termal atlet giydirin.
Kışın mikrop kaynağı olan alışveriş merkezlerindeki oyun alanlarından uzak durun. Onun yerine hafta sonu kısa süreli de olsa, çocuğun oksijen alacağı ve güneş ışığı göreceği bir açık hava aktivitesi ayarlayın. Veya çocuğunuzu koşacağı bir spora gönderin. Basketbol, voleybol, tenis bu anlamda çok etkilidir. Kışın kapalı havuzlarda yüzme sporu, dezenfektan klor kokusu, rutubet ve saçların ıslak kalma ihtimali nedeniyle risklidir.
Rutubet, sigara kadar tehlikeli bir ev-içi hava kirliliği kaynağıdır. Altta alerji olmasına ya da olmamasına bakmadan tüm ev halkı için sık solunum yolu enfeksiyonu ve astım nedenidir. Başka odada var, banyoda var, bize gelmiyor diye düşünmeyin. Herhangi bir odadaki rutubet varsa bütün odalara hava ile yayılır ve sizi hasta eder. O yüzden bir an evvel havalar henüz iyiyken rutubetin kaynağından kurutun.
Boğaz yolumuzda sağlıklı ve sağlıksız mikroplardan oluşan bir mikrop tabakası vardır. Bizi hastalıktan koruyan dost mikroplar çok kırılgandır. En ufak tahriş edici ile ölürler. Onlar ölünce ortamı boş bulan hastalık ediciler ortamı ele geçirir ve çocuk kendi mikrobu ile hasta olur. Bu dost mikropları öldüren ve çocukları hastalıklara açık hale getiren en önemli etken çocuk reflüsüdür. Çocuk reflüsünü en çok tetikleyen şey de çikolata, kakaolu ürünler ve neredeyse bütün çocukların rahatça tükettiği abur cuburlardır. "Benim çocuğumda reflü yok" demeyin, her çocuğun midesi reflüye yatkındır. Ve çocuğunuzun bu kış daha az hasta olmasını istiyorsanız çocuğunuza okullardaki çikolatalı doğum günü pastaları, paketli tuzlu krakerler de dahil abur cubur yemesine izin vermeyin. Bu, okul idareleri ile veya diğer velilerle mücadele etmek demek olsa da inanın eğer başarırsanız, buna değeceğini göreceksiniz.
Aynı şekilde çocuk midesi tam olgunlaşmadığı için erişkine kıyasla kısmen gevşek olduğundan gece yatmadan önce iki saat çocuğunuza bir şey yedirmeyin. Gece yatmadan önce süt içirmeyin. Sadece su içsin. Gündüzleri okulda çocuğunuzun yemekten sonra en az 2 saat öğlen uykusuna yatırılmasına izin vermeyin.
Akşamları, çocuğunuzla vakit geçirmek için az zaman kaldığını biliyorum. Bazılarınız bu sürede top, güreş gibi fiziksel oyunlar oynuyor çocuğuyla. Ama eğer çocuğunuz az hasta olsun istiyorsanız çocuklarınıza yemekten sonra 1-2 saat aktif egzersiz yaptırmayın. Okulda da yemekten sonra en az bir saat fiziksel aktivite, beden eğitimi yapmamasını sağlayın. Çocuğun okulda yemekten sonra uyumasına izin vermeyin.
Bağışıklığı güçlendirmek için bol çiğ meyve, sebze yedirin. Ancak çok ekşi meyveler olmasın. Mesela, çocuğa C vitamini yüklemek için ekşi portakal suyu yüklemeyin. Daha tatlı ve bol P vitamini içeren, elma, muz, üzüm kış için çok destekleyici meyvelerdir. Elma, havuç, üzüm suyu sabah için iyi bir başlangıç olacaktır.
Tam gün okula giden çocukların sabah kahvaltı etmeden okul servisine bindiği ve kahvaltıyı okulda yaptığını gözlemliyorum. Aç karnına okul servisi mide bulantısı yapabilir. Mide bulantısı da reflü ve hastalığa davetiye demek olacaktır. Çocuğunuzu erken kaldırıp, hızlı hazır kahvaltılık gevreklerle değil, peynir, ekmek, zeytin, yumurta gibi doğal gıdalarla kahvaltı yapmasını sağlayın. Olmuyorsa en az bir tane muz yedikten sonra okula gönderin.
Televizyonlardan her duyduğunuzu çocuğunuza uygulamayın. Örneğin, antibiyotik niyetine çiğ sarımsak, soğan vermeyin. Çocuk midesi kaldırmaz, reflü olur ve bir bakarsınız daha da hasta olmuş. Balın asit değeri limona eşittir. Çocuğunuza şifa niyetine kaşık kaşık bal yedirmeyin. Meyve şekerli az pişmiş bir marmelat çok daha güvenli olabilir.
Bu söylediklerimi yaparsanız çocuğunuza herhangi bir ilaç ya da vitamin vermeden dahi hastalıklarının belirgin derecede azaldığını göreceksiniz. Hepinize sağlıklı, mutlu bir kış ve okul sezonu dilerim.
Paylaş