Paylaş
"Do ut des": Veriyorum ki versin
• Adağım var, eğer isteğim olursa kurban keseceğim.
• Şükranlarımı ifade edip bana bu olanakları sunanlara teşekkür ederim.
• Büyük bir günahım var, çok kusurluyum Tanrım beni bağışla.
• Bu benim ilk ürünüm, ilk kazancım sana hak olarak sunuyorum, kabul et.
Övgü, teşekkür, dilek ve ödül gibi farklı amaçlarla bir değiş tokuş, alışveriş için verilen kurban, Latincede ‘do ut des’ olarak geçen ‘ben veriyorum, sen de ver’ anlamına gelen, bir şey alabilmek için tanrıya verilen değerli bir simgeyi temsil etmektedir.
İlk çağlardan bugüne kadar gelen, doğa üstü güçlere hoş görünmek, onlardan, gelecek kötülüklere engel olmalarını istemek ve yerine getirdikleri bir istekten ötürü teşekkür etmek için gerçekleştirilmiş dinsel bir tören veya bir adağı yerine getirmek için kesilen insan ya da hayvan olarak tanımlanır KURBAN.
Kurbanın geçmiş bağlantıları ve kökleri araştırıldığında bazı araştırmacıların kurban törenlerinin ritüellerini totemik tapınmaya bağladıkları görülür. Kutsal varlıklara çoğunlukla hayvanların ve bazı kültürlerde de insanların kurban olarak adandığı görülür.
***
Kurban tüm inançlarda, kanlı ve kansız olarak iki şekilde yer alır. Kanlı kurbanlar, insan ve hayvan kesimini, kansız kurbanlar ise, çeşitli yiyecek ve içecek maddelerinin bir adak, bir sunu olarak verilmesini içerir.
Tarih içinde toprağın verimliliğini arttırmak için, ona içki döküldüğü, un serpildiği ve genellikle hayvan ve bazen de insan kurban edildiğine ait bilgiler vardır.
İlkel toplumlarda elde edilen ilk ürün ya da ilk av, doğa üstü güçlerin hakkı olarak görülürdü. Bazı ilkel kavimlerde, ilk hamuru, ilk hasatı, herkesten önce din adamları tadar, ilk mahsüller Tanrı'ya armağan edilirdi. Bu ilginç inanışa “hak kurbanı” adı verilirdi.
Bu inanışta, yeni doğan ilk yavru hayvanlar veya bunların bir parçaları ile süt ve sütten yapılma yiyecekler, tanrılara, din öncülerine sunulurdu. Verimliliğin artması, ardından gelen ürünün daha da bol gelmesi inanışı, ilk doğan çocukların kurban edilmeleri gerekliliğine kadar geldi.
Bilindiği gibi Hz. İbrahim’e oğlu İshak’ı kurban etmek istediğinde Melek Cebrail eliyle koç göndermiş ve insan kurbanına son verilmesini sağlamıştı. Böylece insan kanı kurban adetlerinden çıkmış, koçun kurban edilmesi ‘İNSANIN YAŞAM HAKKININ KURTULUŞU’ olmuştu.
Eski Türkler'in insanları kurban etmedikleri bildirilmektedir. Gelişmiş tek Tanrılı dinlerde, insan kurban etme davranışının terk edilmesi ile, insanın yerine çiftlik hayvanlarının kurban olarak sunulması gündeme gelir. Bu tür törenler, gelenekler görenekler öğrenilerek, model alınarak, nesillerden nesillere aktarılır.
***
Antik Yunan’da da benzer bir kurban töreninden söz edilir. Bu tören köklerini Yunan Mitolojisi'nde çok önemli bir yer tutan Altın Post Efsanesi’nden alır.
Nephele bulutların tanrıçasıdır. Rüzgar tanrısı Aiolos’un oğlu Boitia kralı Athamas ile evlenir. Evliliklerinden Phriksos ve Hele adında biri erkek diğeri kız iki çocukları olur. Ancak Athamas Nephele’den boşanarak, İno ile evlenir.
İno, Nephle’in çocuklarını kıskanır. Üvey anne İno, eşine çocukları tanrılara kurban etmesini öğütler. Kral Athamas çocuklarını tanrılara kurban etmek üzere bir dağın tepesine götürür. Bu sırada bulutların tanrıçası çocukların öz annesi Nephle elinde bir koçla gelir ve çocukların bu altın postlu koçun üzerine bindirerek kaçırır.
Çocuklarını ölümden kurtaran anne, bu imkanı ona verdiği için koçu Tanrı Zeus’a kurban eder, koçun altın postunu da kendini konuklayan Kral Aistes’e armağan eder.
Koç postunun insan giyim ve kuşamında taşıdığı önem, postunun altın oluşu, peşine birçok kişinin takılmasına neden olur. Bu postu bulanlar postu satar veya işlerse ellerine çok miktarda altın geçecektir.
***
Zaman içinde kurban edilen hayvanlar, değerli postları, eti sütü ile maddi olarak da büyük bir anlam taşımaya başlamıştır. Günümüzde maddi anlamda yapılan pek çok yardımlaşma örnekleri de kurban ritüellerinin bir uzantısıdır. Bir hayvan kesmek, etini dağıtmak, açları fakirleri beslemek, artık bugün maddi olanaklarla da ‘ben veriyorum, sen de ver’ ritüelinde yerini almıştır.
Çok tanrılı devirden bugüne gelen hikayalerde de, tek tanrılı dinlerde de kurban; insana bedel olarak sunulmuştur. İnsanın şükretmesi, inanması, yanlış yönlerini önlemeye, ruhunu terbiye etmeye yarayan bir araç görevi üstlenmiştir…
Dinsel bir ritüel, bir vecibe, bir gelenek, bir rahatlama aracı, bir hesaplaşma, bir istek, bir şükran, bir ödül olarak ele aldığımızda, yardımlaşma, paylaşma, toplumsal destek, hoşgörü ve yakınlaştırma unsurlarıyla, kurban bayramını yaşamanın ve güzelliklerini paylaşmanın çocuklarımıza, bize, ülkemize katkısı büyüktür.
Kanlı görüntülere şahit olmadan, gelişmiş teknik ve uygulamalarla, geleneklerimizi devam ettirebileceğimiz, ülkemize, evimize, bereket, bolluk, sevinç, neşe getirmesini dileyerek geçmiş Kurban Bayramı'nızı kutluyorum...
Paylaş