Paylaş
Yaz bitiyor. Okullar açılıyor. Her eylül gibi bir kaos ve heyecan.
Okul kayıtları, dört artı dört sorunsalı, SBS yerleştirmeleri, üniversite başlangıçları, ailesinden ayrılarak üniversiteli olacak yurt arayan gençler.
Yaz gelinleri için ev kabullerinin başlangıcı, sonbaharda evlenecek olanların son güneşli balayı sevdası. Yazlıkların kaldırılması, kışlıkların ortaya çıkması.
Yağmur, yoğunlaşan trafik, soğuyan havaya karşı yakılan kömür kokuları…
Barınma, doyma, yaşama kaygısı…
Arkada bırakılanlar, hevesle koşulanlar…
Havaların kafası karışık, soğuk mu sıcak mı? Kapıda bekleyen virütik hastalıklar. Sonbahar depresyonu…
Daha tatil bile yapamadık, ne zaman başladı bu koşturmaca?
Zaten koşturuyoruz. Azıcık dinlendiysen eğer, yeni koşturmaca zamanı başladı hadi bakalım…
Geçen sene sonbahara girerken yazdığım yazıma baktım “Bir Hüzündür Sonbahar” demişim.
Bir roldür sonbahar hüznü diyerek, sonbaharda hüznünün kaçınılmazlığını hatırlatıp yeni bir dönemin başlangıcı olduğunu belirtmişim.
“Tıpkı yeni bir yıl gibi. Her sonbaharda bu yıldan istediklerinizi belirleyin, Dökülen her yaprak, yeni filizlerin habercisi değil midir? Hedeflerinizi gözden geçirin. Sonbahar bitişi değil yeni başlangıçları müjdeliyor, tıpkı ilkbahar gibi.” diyerek de bitirmişim.
Ne yaptık geçen sonbahar? Neler oldu bir düşünün bakalım. Geçen yılki beklentileriniz gerçekleşti mi?
Bu yılki hedefleriniz neler, planlarınız da neler var? Yaz tatiline ulaşmak için bu kışı nasıl geçireceksiniz? Şimdi ve şu anın keyfi mi? Yoksa gelecek yazın beklentisi mi sardı sizi?
23 Eylül’de sonbahar ekinoksuna giriyoruz. Güneş ışınlarının ekvatora dik geldiği gün. O gün dünyada gece ve gündüz eşit. Güneş her iki kutuptan da görünüyor. Birinde batarken diğerinde doğuyor. Bizim için sonbahar diğer yarımküre içinse ilkbahar başlıyor. Nerede yaşıyorsak oranın ekinoksunu yaşıyoruz. Nereden ve hangi zamandan bakarsak güneşten yere vuran gölgemizi aynı görmüyoruz.
İklimler bizi etkiliyor. Bedenimizin ritmi doğanın ritmine eşlik ediyor. Bu ritme karşı koymadan mevsimlerinin akışına bırakmak gerek kendimizi. Mevsimlere çok anlam yüklemeden. Onlar görevlerini yapıyorlar. Doğanın ritmini yerine getiriyorlar. Biz de kendi akışımızı planlamalı hayatımıza yön vermeye devam etmeliyiz bu sonbaharda da.
Sonbaharı da, yazı da, kışı da, ilkbaharı da kabullenmeli değil mi?
Yaz bitti ama yeni yaz yakında…
Tadını çıkaralım Eylül ayının gece ve gündüzün eşitliğinin. Hiç değilse bu 23 Eylül'de gece gündüz eşit yaşanacak. Tüm insanlar için özlemle beklenen eşit yaşam hakları yerine, gece gündüz bir kez daha eşit olacak birbirine.
Karanlık ve aydınlık, hüzünle mutluluk, güneşli günle mehtaplı gece…
Bitirirken: Yazı yaşayamadan, sonbahara ulaşamayan şehitlerimizin toprağa girdiği bu Eylül de içimiz yine acı ile sızlarken, diliyorum ki sonbaharın ardından ülkemizin ulaşacağı yazlar bitmesin… Hüzünlü sonbaharlar yaşanmasın…Maalesef bu sonbaharda kabul edemeyeceğimiz gerçekler var.
Paylaş