Paylaş
Çalış çalış nereye kadar? “Bu dünyayı ben mi kurtaracağım?” diye kaç kere söylendiniz? Sanki bütün işler üstüme yıkılmış gibi. Dayanacak gücüm kalmadı. Yorulduuuuummmm!
Biliyor musunuz ki, siz kendinizi düşünmezseniz kimse sizi düşünmüyor. Her insanın taşıyabileceği yük belli. Kapasiteyi aşmamak gerek.
Sevdiklerinizin önemli günlerine işinizden koşarak yetişiyorsunuz. Eve çağırdığınız en sevdiğiniz arkadaşınıza çay demlemek zorlaşıyor, erteliyorsunuz.
Çalışmalısınız. Sürekli yetiştirilecek işler var. Yetişmiyor…
Amaç ve araç arasındaki denge zamanla unutuluyor.
Gece uykusu, dinlenmenin en müthiş anı. Uyurken melatonin salgılıyor ve bedeniniz bakıma alınıyor. Uyuyunca sıfırlıyorsunuz yorgunluğu.
Siz direniyorsunuz uykuya. Sakın uyuma! Yarına yetişecek işler var. İş, güç, gerisi boş… Öyle televizyonun karşısında uyuya kaldığınızda da dinlenemiyorsunuz. Melatonin daima karanlıkta sentezleniyor ve kana salınıyor.
Bu güzel yaz günleri, tatile çağırıyor sizi…
Yaz tatili illa ki deniz değildir ancak mutlaka güneştir. Güneş bizi mutlu kılar. Serotonin ve noradrenaline adlı iki mutluluk hormonu, günışığı altında yüksek oranda salgılanır. Kendinizi daha mutlu, daha hareketli, daha coşkulu hissedersiniz yaz aylarında.
Denize gidemiyorsunuz ama gün ışığından elinizden geldiği kadar yararlanın. Balkona çıkın, parkta oturun, o kapalı iş yerinizden günde iki kere mutlaka çıkın ve enerjinizi depolayın. Kışın ihtiyacınız olacak.
Yazın dinlenilir, yaz rehavet mevsimidir. Sakın pişmanlık duymayın. Bunu hak ettiniz!
***
Bir ormanda iki oduncu ağaç kesiyormuş. Biri sabahları erkenden kalkıp ağaç kesmeye başlıyormuş. Bir ağaç devrilirken hemen diğerine geçiyormuş. Gün boyu ne dinleniyor ne de öğle yemeği için kendine vakit ayırıyormuş. Akşamları da arkadaşından birkaç saat sonra ağaç kesmeyi bırakıyormuş.
İkinci oduncu ise arada bir dinleniyor ve hava kararmaya başladığında eve dönüyormuş. Bir hafta boyunca bu tempoda çalıştıktan sonra ne kadar ağaç kestiklerini saymaya başlamışlar.
İkinci oduncunun çok daha fazla ağaç kestiği çıkmış ortaya.
" Bu nasıl olabilir ? Ben daha çok çalıştım. Senden daha erken işe başladım, senden daha geç bitirdim. Ama sen daha fazla ağaç kestin. Bu işin sırrı ne?" diye sormuş şaşkınlıkla birinci adam.
İkinci adam yüzünde tebessümle yanıt vermiş: " Ortada bir sır yok. Sen durmaksızın çalışırken, ben arada bir dinlenip baltamı biliyordum. Keskin balta sayesinde daha az çabayla daha çok ağaç kesilir."
***
Bireysel ve iş yaşamınızda başarılı, mutlu ve doyumlu olmak istiyorsanız, baltanızı bilemek için kendinize zaman ayırmalısınız. Sadece bedeninizi değil, ruhunuzu da dinlendirin. Bir işten yorulunca yeni bir işle uğraşmak aslında en güzel dinlenmedir. Hobilerinize zaman ayırın. İçinde bulunduğunuz sosyal çevreden geçici bir süre için kaçın, saklanın.
Bir köşede sakin sakin baltanızı bileyin. Kendinizi dinleyin, ruhunuz size sessizce fısıldayacaktır ne istediğini. Kendinize yönelin, sakin ve koşturmadan. Dinginleşin...
Dinlenirken dinleyin kendinizi, ruhunuzu, bedeninizi ve yeni enerjinizi depolayarak dönün.
Bu arada ağustos böceğiyle karıncanın masalını da unutmadık. Karınca da yazın çalışmış kışın depoladıklarını yemiş. Ağustos böceği ise yaz kış eğlendirmiş kendini. Yorulmamış ki dinlensin?
GÖKTEN DÜŞEN ELMALAR HALA ÇALIŞAN KARINCALARA, HEP ÇALIŞACAK OLAN VE ÇALIŞMAKTAN YORULMAYANLARA… HİÇ DEĞİLSE ELMANIZI YERKEN DİNLENİN.
Masalsız kalmayın, masalcı olmayın.
İyi tatiller.
Paylaş