Paylaş
Bugün silah edinmenin bu kadar kolay olduğu dünyamızda, intikam duygusunu yücelten kültürlerin yaygınlaşması, sosyal ağlarda oluşan ortak paylaşım cemaatlerindeki artmalar, ard niyetli yandaşların bir araya getirildiği bir cadı kazanı gibi işleyebiliyor.
Bilgisayar gibi elektronik ortamlarda yayılan kanlı oyunlar, istediğini elde edemeyen şiddet eğilimli antisosyal kişilerin ekmeğine yağ sürüyor.
Son günlerde ardı ardına meydana gelen katliam ve cinayetler, antisosyal kişilik bozukluğu yaşayanların sayısında büyük bir artış olduğunu gözler önüne seriyor.
Köşemizde “Masallardaki iyi ve kötüyü ayırmak kolaydır. Zor olan gerçek yaşamda onları bilebilmektir” demiştik.
Gerçek dünyada, başkalarının haklarına ve kurallarına sürekli saygısızlık eden, sadece kendilerine inanan, dünyayı tehlike ve hayal kırıklığı ile dolu bir yer olarak gören, diğer insanların kendisini kullandığını, suistimal etttiğini ve elindeki her şeyi alıp yoksun bıraktığını düşünen, kendini ve ülkülerini korumak adına cinayet işleyip katliam yapabilen insanlar var.
Bunlardan biri de Anders Behrink Breivik.
Norveç'te 100 kişiye yakın kişinin ölüm nedeni. Kendisi popüler savaş oyunu Call Of Duty: Modern Warfare II hayranı. Katliama bu oyunun simülasyonu ile hazırlanmış. 14- 16 yaşındaki çocuklar sanki bir oyun piyonu. Ateş et, tam isabet, öldü…
Breivik’in bu eylem sırasında aldığı haz muhteşem.
Yıllardır planladığı zaferini elde ediyor. Bu korkunç cani, kendi gözüyle bir kahraman.
Oyunlardaki şiddet unsuru çok yüksek. Evet, bu bir gerçek. Oyunların başarısı da zaten çok gerçekçi olmaları. Oyunun adından da belli zaten; bu bir savaş oyunu. Ticari anlamda önemli bir pazar payını oluşturuyor bu oyunlar.
Tek sorun bu oyunlardaki şiddet göstergeleri mi?
Bu tür oyunlar, şiddet eğilimli çocuklar için önemli bir risk oluşturuyor. Üzerinde + 18 yazmasına rağmen 12 ve üzeri, özellikle erkek çocukların vazgeçilmezleri.
Araştırmalar, suç işleme yaşının dünya genelinde 12’ye düştüğünü ortaya koyuyor.
Şiddet ve saldırganlığa yönelik davranışların tek bir nedensel açıklaması bulunmuyor. Bu tür oyunlar, suç davranışının ortaya çıkmasında tek etken değil, ancak şiddet eğilimli çocuklar için bir risk.
Çocuğun suça yatkınlığı, genetik yapısı, gelişimsel olarak nelere maruz kaldığı, aile ve arkadaş çevresi gibi durumlar, bu tür potansiyel şiddet eğilimlerini tetikleyebiliyor. Her şiddet içeriği, şiddete yönelik davranışlar ortaya çıkarmıyor. Aynı şiddet içerikli oyun pek çok kişi tarafından izlense de, herkeste aynı tepkiye yol açmıyor.
Konuya sosyal öğrenme kuramı açısından bakacak olursak, model alarak öğrenmede, özellikle televizyon içerikleri ve bilgisayar oyunları yüksek bir taklit edilme riski taşımakta. Özellikle duygu kontrolü zayıf çocuklar, şiddet içerikli programlardan daha çabuk etkileniyor ve saldırganla özdeşleşiyorlar.
Korkak, kaygılı çocuklar içinde saldırgan davranışlar özendirici bir risk oluşturuyor.
Aile içinde sorunların nasıl çözüldüğü, iletişim biçiminin nasıl olduğu da önemli. Eğer saldırganlığın hükmettiği aile ilişkileri varsa, çocuk için şiddet içeren oyunlar, yine özendirici gruba dahil olabiliyor.
Bu oyunlar hem insanları rahatlatıp içindeki öfke duygusunun azalmasına yol açabiliyor, hem de aşırı kullanımı ile, kin ve intikam duygularını pekiştirebiliyor. Sadece denemek ve merak nedeniyle özendiriciler grubuna da girebiliyor.
Ne olursa olsun işin özü insan mayasında. İnsanın dünyaya bakışında. Atom bombası da bomba olmadan önce bilimin en büyük buluşlarından biri değil miydi?
Saldırganlık aynı zamanda büyük bir güç gösterisi. Bunun adına da terör deniyor. Dikkat çekip, varlığından haberdar ederek gücünü göstermek, geniş kitleleri korkutmak. İşte saldırganlığın son noktası...
İster bireysel, ister kitlesel eylemler olsun, suçun ciddiyetini kavramamız gerekiyor. Sadece oyunları, arkadaşları medyayı suçlayarak suçtan arınamayız. Aile desteğinin yetersiz ve zayıf kaldığı durumlarda, çocuk dünyanın çirkinliklerle dolu olduğuna karar verir. Dolayısıyla dünyaya nefretle yaklaşır.
İlgisiz her anne-babanın çocuğu mutlaka şiddete yatkın olmaz. Ancak şiddete eğilimli bir çocuk, ailesi tarafından ihmal edilirse sorun oluşturabilir. Kendini ait hissedeceği bir grup ve görüş aracılığıyla, beyin kimyasının ya da DNA şifrelerinin getirdiği yatkınlıkla, bir şiddet makinasına dönüşebilir.
Her şiddet içerikli oyun oynayan elbette cinayet işlemeyecek. Ancak model alma süreçleri bu denli denetimsiz ve kolay bırakılan kişiler, hepimiz için bir tehdit unsuru olmaya devam edecekler.
Masallarda iyiler kazanmaya devam ederken, biz duyarsızlaştıkça, gerçek dünyada kazanan kötüler mi olacak ?
Paylaş