Prof. Dr. Yıldız Dilek Ertürk
Prof. Dr. Yıldız Dilek Ertürk
Prof. Dr. Yıldız Dilek ErtürkYazarın Tüm Yazıları

Gezi Parkı çıplak !

Bu elbise olmaz buraya, sıkar bu doğayı, boğar, nefes alamaz bu şehir. Bu elbiseyi giydirmeyin buraya, doğayı yok etmeyin.

Haberin Devamı

Teknoloji bizi esir aldı, sanal iletişim gerçek iletişimi yok etti derken, sanal iletişim gerçek paylaşımı üretti. Sanal ortam, gerçek ortamı yansıttı, gerçek sanalı yeniden şekillendirdi.

Birbirini duymayan kitleleri buluşturdu. İfade özgürlüğüne, sıkışmışlığa, ifade edilemeyene aracı oldu. Bir nevi katarsis/boşalma sağlayarak, düşüncelerin, duyguların davranışlarla aktarılmasını sağladı. Gerçek dünyada birlik ve biz duygusu yaydı. Kitleler beni ötekileştirme, aptallaştırma, yok sayma dedi…

Halk, gerçeği okudu. Kendi gerçeğini oluşturdu. Güçlerin medyasının, farklı gerçeğini yadsıdı.

***

Geleneksel pasif izleyici rolü, aktivist sosyal medya kullanıcısına dönüştü.

Halk kendi televizyon kanalını belirledi. Haber alma özgürlüğü hakkını dayatılandan ayırdı ve seçti.

Haberin Devamı

Medyanın gerçeği yok sayan tutumu, karşısında halk iktidara da muhalefete de ‘çıplaksın’ dedi.

‘Bunu görüyorum, her nekadar giyinik diye bize kendini göstersen de, ben artık görüyorum ve gördüğümüde ifade ediyorum. Aktivist olmam için ille de sokağa çıkmam gerekmiyor. Elimde tava tencere vuruyorum evimde. Işıklarımı söndürüp, açıyorum. Uyandık ve farkındayız, sesimizi duyun’dedi.

Sanal sosyal paylaşım, gerçek sosyal dünyada yer buldu. Düşünce ve duygu, davranışa dönüştü. Halk yazdı, eleştirdi, önerdi, destekledi, paylaştı, yaşadı, katıldı.

Sanal ve gerçek gezi parkında doğru orantı gösterdi, ama orantısız güç gördü.

***

Anlamadıklarını anlamış, görmediklerini görmüş gibi yapanlar, bugün anladılar ki marifet kral çıplak diyebilmekte. Herkez çılgınlar gibi alkışlarken, “Aaa kral çıplak!” diye haykıran çocuğun hikâyesindeki gibi…

Terzi, kralı ve etrafındaki onlarca yardımcısını inandırmıştır. Öyle bir elbise ki bu, ancak akıllılar görüyordur bu güzell elbiseyi. Akıllı olduğuna inanan çoğunluk dedi ki bu ne güzel elbise, görmeden, inanmadan, akıllı gibi görünebilmek uğruna…Bir çocuk haykırdı gerçeği bir gün, çocuk saflığıyla…

Gezi Parkı gerçeğini ilk görenler de yine gençler oldu.

Dediler ki; "Bu elbise olmaz buraya, sıkar bu doğayı, boğar, nefes alamaz bu şehir. Bu elbiseyi giydirmeyin buraya, doğayı yok etmeyin.

Haberin Devamı

Boş bir rant kaygısı bu. Bize çıplağı pahalı ve ulaşılmaz göstermeyin."

Onlar bağırdı, ‘gezi parkı çıplakkkk, bırakın onu ‘MIŞ’ gibi göstermeyi, biz anlıyoruz gizlediğiniz gerçeği…’

Genç beyin, yaşlanan beyne göre, mükemmel işler. Soyut problemleri mantıklı bir biçimde çözebilir, detayları düşünür. Sosyal konuları ve kimliği sorgular. Bozulmuş gerçekle yetinmez. Kendi gerçeğini inşa etmek ister.

Genç beyin yine gördü, farketti, henüz çocukluktan çıkmanın saflığı ve çoşkusuyla haykırdı: ‘Yanlış yapıyorsun...’

Yetişkin beyin duymadı önce. Anlamadı, parlak ve yeni filizlenmiş genç beynin söylediğini...

Genç beyin bıkmadan haykırdı. Sonra bazı yetişkin beyinler, duydular genç beyni ve seslendiler:

Haberin Devamı

"Evet gerçekten farklı görüyorsun, benim görüp de söyleyemediğimi ifade ediyorsun. Biraz temkinli ol. Heyecanına kapılma, ama çoşkunu da kaybetme. Yanındayız."

TEŞEKKÜRLER GENÇ BEYİN...

Yazarın Tüm Yazıları