Paylaş
Çocuklarım,
Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız.
Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz.
Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız.
Sizlerden çok şey bekliyoruz.
Mustafa Kemal ATATÜRK
Hastalıkların ve savaşların kurbanları, güçsüz ve savunmasız olarak korunmaya bakıma gereksinimi olan, çoğu zaman en temel haklarından yoksun yaşayan çocuklar...
Savaştan yeni çıkmış bir ülke ve babasını anasını, vatanı uğruna yitirmiş, kimsesiz kalmış çocuklar…
Yaşanan savaşların sonucunda pek çok çocuğun kimsesiz, öksüz ve yetim kalması Atatürk'ün içini sızlatır. Bu çocuklar için aranan çözümler sonucunda, halkın ve devletin girişimleriyle önce yetim evleri, sonra da İstanbul da Himaye-i Eftal Cemiyeti’nin kurulması planlanır. TBMM hükümeti de Mustafa Kemal’in öncülüğünde 30 Haziran 1921’de bugünkü adı Çocuk Esirgeme Kurumu olan bu kurumun açılmasına öncülük eder.
***
Bize yeni bir vatan ve yeni bir tarih yaratıp bırakan mübarek şehitlerle fedakar gazilerin yavruları fakir ve ıstırabın evlatları ve nihayet alelıtlak bütün muhtac-ı himaye-i vatan çocukları namına milletin şevkatli ve alicenab hissiyatına müracaat ediyoruz.
Kadın, erkek, genç, ihtiyar hatta vakti ve hali müsait çocuklardan mini mini vatandaşlar için yardım bekliyoruz.
Her sayfası başka bir şan ve muvaffakiyetle temevvüç eden milletimizin, yarın azami derecede muavenet göstermekle beraber, çocuk gününün layıkı veçhiyle neşeli ve parlak geçirilmesi için aynı derecede alaka ve müzaheret göstereceğinden emin olan Himaye-i Etfal Cemiyeti, şimdiden arz-ı şükran eder.
***
Yetim ve kimsesiz kalan bu çocuklarının sağlık, eğitim ve temel ihtiyaçlarının karşılanması için, dikkati bu kuruma yönlendirmek amacıyla 23 Nisan 1927'günü "Çocuk Bayramı" olarak duyurulur ve Ulusal Egemenlik Bayramı ile birleştirilerek kutlanmaya başlanır.
1929'da çocuklara ilgi daha da artar, 23-30 Nisan haftası "Çocuk Haftası" olarak belirlenir. 50 yıl boyunca artan bir çoşku ve katılımla kutlanan çocuk bayramı, 1979 yılından itibaren TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği adıyla uygulamaya konur. 1980'de de bütün illerden gelen çocuklarla "Çocuk Parlamentosu" oluşturulur. Ulusal Egemenlik kutlamaları ile, Çocuk Bayramı 1981’de aynı etkinlikler altında birleşerek kutlanmaya başlanır.
***
Hiçbir ülkede yokken çocuk bayramını kutlayan Türkiye,1990 yılından itibaren de Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilerek imzaya açılan, Çocuk Hakları Sözleşmesine imza atar. Bu bildiri, 1995 tarihinde yürürlüğe girer.
En temel dört hak gurubu hayatta kalma, korunma, gelişme ve katılım hakları çocuklar için hukuki koruma altıma alınır.
Hayatta kalma hakkı: Sadece çocuğun yaşama hakkını değil, varlığını sürdürebilmek için gereken temel ihtiyaçlarını da vurgular. Bunlar arasında beslenme, barınma, yeterli bir yaşam standardı ve sağlık hizmetlerine erişim yer almaktadır.
Korunma hakkı: Çocukların, fiziksel, duygusal cinsel, ekonomik ve her türlü istismar, ihmal ve sömürüden korunmalarını amaçlar. Mülteci çocuklar için özel koruma, çalışan çocuklar için güvenceler, herhangi bir istismar veya sömürüye maruz kalmış çocukların korunması ve rehabilitasyonu gibi konuları da içermektedir.
Gelişme hakkı: Çocukların tam potansiyellerine erişebilmeleri için fiziksel, duygusal her türlü ihtiyaçlarının karşılanmasını amaçlar. Eğitim, dinlenme, sportif ve kültürel faaliyetler, bilgiye erişim gibi konuları da içerir.
Katılım hakkı: Çocukların topluluk içinde aktif rol oynamasını amaçlar. İfade özgürlüğü, yaşamlarını etkileyen konularda karar mekanizmalarına katılım haklarını da içerir.
Bu gün geldiğimiz noktada, artık çocuk hakları, çocukların yurttaş olarak hak sahipliği pek çok ülkede kabul edilmektedir.
***
1923’lerde çocuklarına "Mini Mini Yurtaş" kimliği veren bu ülkede, çocuk haklarının bugün halen uygulamada aksaklıklarının olması, okuma, yaşama, gelişme ve korunma hakları ellerinden alınan çocukların var olması, 23 Nisan’ın yüzeysel bir kutlama anlayışından daha çoğunu içermesi gerektiğini hatırlatmakta.
Sadece bayram ve eğlence coşkusu, okuyamayan, dövülen, çalıştırılan, istismara uğrayan on binlerce çocuğu unutturmamakta, çocuk odaklı bir devlet anlayışının ve eğitim sisteminin arayışını bugün hala sorgulatmakta.
Sanki çocuklar hiç büyümezmiş ve çocuk denen ayrı bir grup varmış gibi düşünen anlayışlar, çocukların yarının yetişkini olacağını hatırlamaları gerekiyor sık sık.
Gelişmek ancak, kendi hür düşüncesi ile hür beyinlerin yetişmesiyle mümkün kılınmakta…
Anne babalar, kendi 23 Nisan'larınızı ve bugünün 23 Nisan'larını düşünün. Hepimiz bir zamanlar çocuk değil miydik? Keşke hep bir çocuk kadar saf ve temiz kalabilseydik…
Kendi çocuklarımızı geleceğin yetişkinleri olarak, nasıl yetiştirirsek, o şekilde karşımıza çıkacaklarını, sadece kendi çocuğumuzun değil, etrafımızdaki tüm çocukların yarınımızı oluşturacağını hatırlamamız gerekmekte, her 23 Nisan'da bir kez daha…
Bugün ev sahipliğini yaptığımız Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile başka ülkelerinin miniklerini de ağırlamakta, "Yurtta Sulh Dünyada Sulh" isteğimizi bir kez daha hatırlatmaktayız, elle kenetlenerek tüm dünyaya…
En büyük bayram bu bayram, herkese kutlu olsun, sevinin küçükler, övünün büyükler,
23 Nisan Kutlu Olsun…
Paylaş