Paylaş
Kadınlar hiç yaşlanmamak ister. Her zaman en güzel, çekici, tercih edilen ve gıpta ile bakılan olmayı arzular.
Güzel olmak her zaman tercih edilen bir durum, ancak eğer kadın zamana sıkışır, erkeğin baskısından bunalır, kendinden uzaklaşır, kim olduğunu sorgulamaya başlarsa, kısaca tercihleri elinden alınır ve baskı altına girerse bir cadıya dönüşebilir.
Günün birinde kralın biri en güvenilir ve en cesur vezirini huzuruna çağırır. "Git bana kadınlar en çok neyi ister?'' sorusunun yanıtını bul. Öğrenmeden dönersen, kelleni uçururum" der.
Korkusuz vezir atlar atına, düşer yollara. Sora sora bir kahin bulur ve kahin ona "Filanca dağda bir cadı var, cevabını bir tek o biliyor. Git ona sor" der. Vezir yine biner atına, erişilmez dağa varır. Cadıyı bulur. "Sorumun cevabını bir tek sen biliyormuşsun, söyle" der.
Cadı "Eğer benimle evlenirsen cevabını söylerim" der. Veziri bir düşünce alır ama "Tamam" der. Cadı da tam cadı yani... Korkunç, acayip bir yaratık hani.
Vezirle cadı evlenirler. Gece olur. "Hadi" der vezir "Söyle artık cevabı".
Cadı, vezire bir soru sorar. "Bunu cevaplarsan söyleyeceğim" der. ''Ben gündüzleri çok korkunç bir cadı, geceleri ise bir peri kızı oluyorum, benim kaderim böyle. Şimdi sen söyle hangisi olayım? Sabahları korkunç bir cadı mı, geceleri güzel bir peri mi?"
Vezir düşünür ve ''SEN BİLİRSİN'' der. İşte o anda cadı kendini ömrünün sonuna kadar güzel kalabilecek peri kızına dönüştürür. Ömür boyu genç ve mutlu yaşarlar...
Mutlu sonla biten masallarda, prensesler ömür boyu mutlu ve güzel kalıyorlar. Masallarda balkabağının arabaya dönüşümü kadar kolay, sonsuz güzellik ve mutluk.
Özellikle kız çocukları için evlilik rüyaları, masalların bu sihirli tozunun etkisinde. Evlilik sonsuz ve kusursuz bir mutluluk gibi algılanmakta.
Gerçek yaşamda balkabakları hala balkabağı. Hiçbiri arabaya dönüşmüyor .
Kadın mutlu olmak için sihirli masalları tüm yaşamında istiyor. Güzel bir söz… Bir teşekkür… Bir iltifat… Romantizm… Tüm bunlar en çok bekledikleri arasında.
Önceleri erkek ava gider yemek getirir, savaşır; ailesini korurdu. Kadının ise tek amacı çocuk, yemek ve ev işi idi…
Bugün kadınla erkeğin görevleri birbirine çok yaklaştı. Gitgide esas vasıfların kaybeden erkek ve kadın modelleri, kıyafetlerini, saçlarını, parfümlerini bile unisex kullanarak eşitliği yaşamaya başladılar.
Kadınlar daha erkeksi; erkekler ise daha kadınsı özelliklere bürünür oldu. Eşler birbirinden kopmaya ruhlarını beslememeye başladılar.
Artık kadın da 'İş hayatında varım' diyor. Sadece kocasını bekleyen ev kadını rolünden sıyrılmış durumda. Ev kadını veya çalışan kadın olsun, artık kadın daha eğitimli ve bilgili. Yine de erkek kadına göre hala daha karar verici olma özelliğini sürdürmek istiyor. “Para getirdim çalıştım, yoruldum. Evdeki prenses arıza mı yapıyor, dışarıdaki prensesler ne güne duruyor?” diye düşünüyor.
Kadın da eski rolüne göre daha savaşçı ve eşitlikçi, ancak hala şefkat peşinde. Onurlandırılarak ruhunun okşanmasını istiyor.
Kadınlar masalları yaşamak istiyor. Kadın özgürce hareket etmek, karar vermek, sonsuz mutluluğa ulaşmak istiyor.
Eğer kadının bu istekleri cevap bulmazsa işte o zaman kabus başlıyor. Güzel prensesler korkunç bir cadı kıvamında, yemeye başlıyorlar eşlerinin kafalarını…
Gökten düştü üç elma; biri eşini önemseyen erkeğe, diğeri özgür iradeli kadına, üçüncü de cadı olmak yerine erkeğine prenses görünebilene…
Gerisini SİZ BİLİRSİNİZ : )
Paylaş