Paylaş
Sıkışmış hayatlar, birikmiş hayaller, yaşanmamış dünler... Takvimi doldurmak telaşı ile bir sonraki güne hızla koşarız.
Yetiştiremediklerimiz yarını doldurur. Çoğu zaman hayatımızı istediğimizce, yeterince yaşayamadığımızdan şikayet ederiz. "Bir hayat galesi işte" deriz. Kaybolup gideriz.
"Gençliğim, güzelliğim nerede kaldı?" diye arkaya bakarız. Yeterince yaşayamadıklarımız sanki birikmiştir geride. Yanı başımızdan akıp giden hayat, birikmiş hayaller taşır cebinde.
Yaşanmamış dünler geçmişte kalsa da, kalan günleri kimsenin çalmasına izin vermeden yaşamak gerekir doyasıya. Bir günlük hayatlarının anlamını bilen kelebekler misali…
***
Dört kelebek ateşin gerçek sırrına ulaşmaya karar verirler…İlk kelebek uzağından geçip gelir ve şöyle der:
-Ateş aydınlatan bir şeydir;
Evet ateş aydınlatır, ama ateşi anlatmak için eksiktir bu bilgi. Bunun üzerine ikinci kelebek ateşe iyice yaklaşıp, döner ve şöyle der:
-Ateş ısıtan bir şeydir;
Evet buda ateşin bir doğrusudur. Ateş ısıtır. Tıpkı aydınlattığı gibi. Ancak bu da ateşin gerçeğini anlatmak için eksiktir.
Üçüncü kelebek ateşe iyice yaklaşır, alevler kanatlarına değer geçer ve döndüğünde,
-"İşte ateşin gerçek bilgisi, ateş yakıcı bir şeydir" der.
Yakıcılığı keşfetmekte zor bir deneyidir, üçüncü kelebek için. Aslında üç kelebek de ateşin esas sırrını çözememiştir yeterince… Dördüncü kelebek bununla yetinmez. Ateşin çevresinde dolanır, döner, kavrulur ve birden bire ateşin içine dalarak bir an parladıktan sonra, alevlerin içinde görünmez olur...
Ateşin gerçek bilgisini anlayan tek kelebek odur... Ancak bunu artık diğerlerine anlatacak durumda değildir… Anlatmasına da gerek yoktur... Hiç kimse ateşin ne olduğunu başkasının anlatmasından öğrenemez. Ateşe ancak dokunarak ne olduğunu öğrenir kelebek.
Tıpkı hayatı yaşamadan öğrenemeyeceğimiz gibi.
***
"Tam çözdüm, işte hayat budur" dediğimiz anda bir de bakıyoruz ki hayatı kimseye anlatacak vaktimiz kalmamış. Aslında hayat kendi deyimlerimizin bir sonucu. Dünle yarın arasına sıkışmış, atlanmış bugünlerin bir toplamı.
Hayatı yakaladığımız yerden yaşamaya devam etmek ve tek bir hayatımız olduğunu unutmadan yaşamak.
Evlere, arabalara, mala mülke tutkuyla bağlanıp yarını satın almaya çalışırken bugünün uçup gitmesi. Giderek doldurduğumuz kalabalık evlerimiz ve yarınlar için saklanan, kullanmadığımız nice eşyalarımız.
Bütün bu biriktirmeler sonucu, yanı başınızdan akıp geçiyor hayat. Sıkışmış hayatlar, birikmiş hayaller ve yaşanmamış dünler eşliğinde…
Oysa yapmamız gereken bu hayatı en güzel şekilde değerlendirmek olsa gerek. H. Lawrence’ın dediği gibi; “Hiçbir şey için “Benimdir” deme. Sadece de ki “Yanımdadır” Çünkü ne altın, ne toprak, ne huzur, ne de keder, ne hayat, ne de ölüm… Daima seninle kalamaz…”
Yeni yıl yaklaşırken, yastığımızın altında biriktirdiğimiz güzel hayallerimizi gerçekleştirelim, sıkıştırdığımız hayatımızı rahatlatalım öncelikle.
Vedalaşalım yaşanmamış dünlerle.
Keşfedelim yaşayacağımız geri kalan hayatı.
Ateşe dokunarak, dördüncü kelebeğin cesareti ile…
Paylaş