Paylaş
Erkeklerin de cinselliği ceza olarak kullanması durumu az değil ama cinselliğin salt erkek için ihtiyaç, kadın içinse hem ayıp hem gereksiz olduğuna inanılan bir toplumda, cinselliğin kadının elinde bir silah olması kaçınılmaz. Tıpkı ödül diye eline şeker tutuşturulan bir çocuğa yaklaşan bir anne gibi, “cezalısın hadi bakalım köşeye” diyen bir öğretmen gibi, kadın da erkeği cezalandırmanın veya ödüllendirmenin bir yolu olarak, cinselliği kullanıyor.
Kadın erkeğe kızdığında, ister erkek duygularını incitmiş, ister annesini danışmadan yemeğe davet etmiş olsun, kadın kızgınlığını, kırgınlığını yatakta erkeğe sırtını dönerek ifade ediyor. Yani “sen benim hoşuma gitmeyen bir şey yaptın, o yüzden sana kızgınım. Cezalısın” diyor. Ya da tam tersi, kadın mızmızlandı diye erkek, arkadaşlarıyla halı saha maçına gitmiyor. Kadın o zaman “aferin sana, istediğimi yaptın. Ödülü hak ettin” diyor. Elbette kadın bunu çoğu zaman bu kadar açık ve net beyan etmiyor. Ama erkek de kadın da biliyorlar ki bu bir ceza ya da bir ödül.
Yani artık sevgiden bağımsızlaşmış, duygu paylaşımıyla alakası kalmamış, sadece bedensel ihtiyaçların karşılanmasına dönüşmüş bir durum. Aslında ilişkide ağırlıklı olarak ilgi, şefkat bekleyen, cinsellikten önce mutlaka romantizm yaşamak isteyen taraf kadınken, kadınların cinselliği duygusal bir paylaşım olgusundan uzaklaştırıp, ödül veya ceza aracı olarak kullanabilmesi de ironik elbette. Cinsellik, asla ödül veya ceza yöntemi olarak kullanılmamalı. Aksi halde ne romantizm kalır, ne duygusallık. Nihayetinde ilişkinin içinde sevildiğinden, arzulandığından emin olmayan bireyler kaldığında, o ilişkinin çıkmaza girmemesi ne mümkün.
KAYNAK: MUTLU AİLELERİN 101 SIRRI KİTABI/ HÜRRİYET KİTAP
Paylaş