Paylaş
Peeling sezonu 15 Ekim'de açılıyor. Çünkü güneş artık kavurucu etkisini kaybediyor. 15 Ekim ile mart ayları arasında bu yöntemden yararlanabilir ve cildinizdeki pek çok düzensizliği giderebilirsiniz. “Peeling” dilimizden düşürmediğimiz bir kozmetik tabir. Cilt bakımının en temel yöntemlerinden biri. Kırışıklar, akneler, iz ve leke tedavilerinin tümünde, çeşitli peeling yöntemleri kullanılır. Ama nedir, neden bu denli önemlidir?
Peeling, cilt yüzeyinin kontrollü bir şekilde uyarılması ve soyulmasıdır. Bu suretle cildin ölü tabakası atılır, alt derideki kan dolaşımı, hücre üretimi ve kollajen doku canlanır. Birkaç peeling’den sonra, cildimizde canlanma ve ince çizgilerde hafifleme başlar. Düzenli uygulama ile ince çizgi ve kırışıklıklar giderilebilir, cilt tonu ve yapısı gelişme gösterir, güneş hasarları sonucunda oluşan lekeler yani pigment düzensizlikleri iyileştirilebilir, kabalaşan deriler incelir ve sivilce izleri tedavi edilebilir.
Dünyada kaç insan varsa o kadar çeşitli cilt vakası olduğunu söylersek abartılı olmaz. Bu nedenle, her ihtiyaca uygun olarak farklı peeling tedavileri uygulanır. Her birinin yeri ayrıdır ve farklı ihtiyaçlara cevap verirler. Sayısız çeşidi olmakla birlikte, esas olarak üç çeşit peeling tekniği uygulanır:
- Kimyasal peeling (yüzeysel-orta-derin)
- Mekanik peeling (yüzeysel-orta-derin)
- Lazer peeling (derin)
1. AHA’lar (Alfa Hidroksi asit veya MEYVE Asitleri)
2. BHA’lar (Beta Hidroksi asit)
3. PHA’lar (Poli Hidroksi asit)
Hidroksi asitler kozmetik dünyasının baş tacıdır. Artık pek çok ürün içinde yer alıyorlar ama en önemli özellikleri peeling ajanı olmalarıdır. Cildi soyarken, oldukça etkili bir şekilde nemlendirirler, cildin en üst tabakasında birbirine bağlı hücreleri ayırırlar ve deri altındaki kan dolaşımını hızlandırırlar. Böylece cilt ölü hücreleri atar, yenilenir ve daha fazla kollajen üretmeye başlar. Bu ürünlerin diğer bir önemli özelliği, cildin bariyer özelliğini güçlendirerek tahrişi önlemesidir. Tedavinin etkisi, kullanılan hidroksi asitlerin konsantrasyonuna ve formülün PH’ına bağlı olarak değişir. Özellikle antioksidan taşıyan moleküllerde daha çarpıcı sonuçlar alınır.
Kimi uzmanlar, bu asitlerin cildi soyma özelliğinden yararlanırlar, bazı doktorlar ise nemlendirme etkisini daha fazla önemserler. Birçoğu da hücreleri ayırma yeteneğiyle ilgilenirler. Bütün bu özellikleriyle tüm hidroksi asitler; ışığa bağlı yaşlanma belirtilerinde, kırışıklık, leke ve akne tedavilerinde son derece yararlı olurlar. Güneş hasarlı ciltlerde bile birkaç ay sonra cildin rengi açılır, dokusu yenilenir ve lekeler kaybolmaya başlar. Sivilceler ciltteki gözeneklerin ölü hücreler tarafından tıkanması ile oluşur. Peeling uygulamalarının birbirine bağlı yapışık hücreleri ayırması, gözeneklerin açılarak temizlenmesini sağlar.
Kimyasal peeling çeşitleri içinde en yaygın olarak kullanılan peeling ajanları kısaca AHA’lar olarak tanıdığımız Alfa Hidroksi Asitler yani Meyve Asitleridir. AHA’lar içinde en iyi bilinenleri ise Glikolik ve Laktik asitlerdir. Kimyagerler bunlara, “Üstün dereceli asitler” derler. Bu tedaviler hastalar açısından da, doktorlar tarafından da güvenle yürütülen ve son derece popüler olan uygulamalardır. Tedavi süresi içinde hastanın günlük yaşamını değiştirmesini gerektirmez. O kadar ki, Glikolik asit peelingleri , “ öğle tatili peelingleri” veya “mini peeling” ler olarak ün salmıştır. Akne tedavisi, genişlemiş gözenekleri daraltmak, cilt lekeleri ve cildi yenilemek daha ziyade Glikolik asitlerin işidir. Ama esas ihtiyacınız nemlendirme ise, Laktik asit daha etkilidir.
Glukonolakton henüz daha seyrek kullanılan ama çok önemli bir peeling ajanıdır. Nispeten yeni ürünler sayılan, ikinci nesil meyve asitlerindendir (PHA).
Glukonakton en duyarlı ve sorunlu ciltlerde hatta göz çevresinde bile güvenle kullanılabilir. Kaşıntıya, kızarıklığa ve tahrişe neden olmayacak kadar hassastır. Güneş ışınlarına karşı duyarlığı arttırmaması ve esmer hastalarda daha rahat kullanılması ise onu imtiyazlı bir peeling haline getirir.
Kimin kaç peeling seansına ihtiyacı olduğu, doğal olarak, tedavi edilecek soruna bağlıdır. Ben genellikle, hastalarıma her yıl 6-10 seans hafif peeling yaptırmalarını öneriyorum. Bu yoğunlukta bir tedavi, ortalama bir cildin her açıdan düzene girmesi için yeterlidir. Hidroksi asitlerle yapılan yüzeysel peeling seansları, ortalama 7 gün ara ile yürütülür. Hastanın ihtiyacına göre bu aralıklar uzatılabilir. Ancak alttan gelen yeni hücrelerin yüzeye erişmesi en az 5 gün sürdüğü için, bu süreç dolmadan tekrar peeling yapılması doğru değildir.
Peeling yaptırmadan önce ve uygulamadan sonra doktorunuzun size bazı uyarıları olacaktır. Bunlar içinde en önemlisi, güneş ve solaryumdan sakınmaktır. Hafif peeling’lerde 2 hafta, orta dereceli peeling’lerde 1 ay, Lazer-Fenol gibi derin peeling’lerde 6 ay süreyle güneşten korunmak gerekir. En hafif peelingleri bile yazın yapmama nedenimiz budur. Peeling yapılan her cilt hassaslaşır. Bu nedenle bazı ilaçlara ve kimi kozmetiklere karşı da tedbirli olmanız gerekir. Cildinizde tahriş, sıyrık, yanık, uçuk varsa veya yeni tıraş olduysanız peeling seansı ertelenir. AHA ve BHA peelingleri esmer ciltlerde, geçici olarak hafifçe küllü bir renk yaratır. Bunu önceden bilmenizde yarar var.
Paylaş