Paylaş
Ramazan hoş geldi, sefa geldi. Bayramlar daima akrabaları, komşuları yakınlaştırırlar. Yoksullara yardım etmeyi hatırlatırlar. Ben bunu çocukluğumdan beri çok severim. Ne var ki, modern yaşam elimizden bu gelenekleri alıp götürdü. Ben de dahil olmak üzere pek çoğumuz, bayram tatillerinde seyahat etmeye başladık. Hayatımız o kadar yoğun geçiyor ki, başka çaremiz yok. Ama Ramazan farklı! Bir ay boyunca bir bakıma normal yaşam devam ediyor. Ne iş yerleri kapanıyor ne de tatil yapmanın çekiciliği var. Çünkü oruç tutmayanlar bile hiç olmazsa içki içmemeye çalışıyorlar. Bu nedenle birçok aile evinde kalmayı tercih ediyor. Ama ritüeller devam ediyor. İftar davetleri sosyal yaşamı canlandırıyor, bizi uzun zamandır görmediğimiz aile büyüklerimizle, akrabalarımızla, bazen komşularımızla bir araya getiriyor. Geleneksel yemekler, yöresel tatlar yeniden hatırlanıyor. Bunlar çok güzel şeyler.
Zayıflamak için oruç tutmak!
Son moda, zayıflamak umuduyla oruç tutmak. Şunu söylemeliyim ki, bu sadece bir hayal! Kilo vermek bir yana, Ramazan düzeninde kilo almamak için bile, her zamankinden daha dikkatli olmak lazım. Uzun süre aç kaldığımız zaman, vücudumuz kendini savunmak için enerji üretmekten vaz geçer ve yediğimiz her lokmayı yağ olarak stoklamaya başlar. Buna bir de zengin iftar sofraları eklenince sonuç baştan bellidir!
Kilo vermek için çıkılan yolda kilo alınabilinir
Tabii oruç tutmak tek boyutlu bir olay değil. Manevi ve sosyal yönü var, iradeyi sınıyor, insanın özgüvenini arttırıyor. Gelgelelim, bu iradeyi iftar ve sahur sırasında da korumak gerek. Dikkat edilmezse, oruç tutmak; kalp ve damar hastalıklarını, diyabeti, mide ve sindirim sorunlarını tetikliyebilir, su ve kas kaybına yol açabilir dolayısıyla sağlığınızın bozulmasıyla sonuçlanabilir. Kilo kaybı ise neredeyse imkansız sayılır. Ancak kilonuzu korumanız mümkündür. Bunun için, yediklerimize çok dikkat etmemiz gerekir. Orucu bozduğunuzda ilk önce su içmeli, ağır yemeklerden kaçınmalı ve lokmalarınızı iyice çiğneyerek yutmalısınız. Ayrıca yemeklerde katı yağ, unlu-yağlı soslar kullanmamaya, donmuş veya toz haline getirilmiş katkılı yiyeceklerden kaçınmaya özen göstermeliyiz.
İftar için örnek bir menü hazırlayalım
- 1 kase taze çorba (unsuz-kremasız)
- 1 porsiyon zeytinyağlı sebze yemeği
- Dönüşümlü olarak; ızgara veya haşlanmış tavuk eti, haftada 1-2 defa balık , bir defa kırmızı et veya kıymalı yemek, 2 defa kuru fasulye-nohut-mercimek veya soya fasulyesi.
- Her öğünde çeşitli malzemelerden hazırlanmış (marul-lahana-domates-maydanoz-roka gibi) zengin bir salata. Salatayı 1 kaşık sirke ile tatlandırırsanız, hem hazmı kolaylaştırır, hem de sindirim sistemini arındırmaya ve yağları yakmanıza yardımcı olur.
- Yağsız yoğurt, semizotlu cacık (Hatta yoğurdunuza 1 tatlı kaşığı keten tohumu ilave ederseniz daha da iyi olur)
- 1, 2 dilim ince kepekli ekmek
- İftardan 2 saat kadar sonra 1-2 porsiyon meyve ve birkaç tane ceviz.
- Çay, kavhe ve sigaraya itibar etmeyin.
Sahur menüsünde neler olmalı?
Ramazan ayında en fazla sıkıntı yaşadığımız öğün sahurdur. Sahur için genellikle iftardan artan yemekleri tercih ederiz. Bir de gün boyunca acıkacağımız korkusuyla, fazla yemeye çalışırız. Bu kadar yediğimiz yetmezmiş gibi, ardından tekrar yatağa gireriz. Bütün bunlara hiç gerek yoktur. Ne yersek yiyelim, en geç 3-4 saat sonra midemiz boşalacaktır. En iyisi mercimek, yulaf gibi bir tahıl çorbası veya sebze çorbası içip yanında kepekli ekmek yemektir. Tarhana çorbası da olabilir. Yanında birkaç zeytin ve yoğurt yiyebilirsiniz. Bir iki tane kuru erik veya kuru kayısı ile tatlı ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz.
İkinci seçenek de kahvaltılık malzemeleri yemektir. Örneğin yağsız bir tost ile ayran içebilirsiniz. Veya beyaz peynir, domates-salatalık, bir kaşık zeytinyağı, zeytin ve kepekli ekmekten oluşan hafif bir kahvaltı edebilirsiniz. Bu saatte sucuk-pastırma-sosis-salam gibi malzemelere yüz vermeyin. İnanın önerdiğim menüler sizi etli dolmadan ya da börekten daha tok tutar. Ayrıca her zaman olduğu gibi, oruç tutarken de su tüketimine dikkat etmeliyiz. İftar ile sahur arasında su bardağını yanımızdan hiç ayırmamalıyız. Sık aralıklarla azar azar su içmeye gayret etmeliyiz. İftarda da, sabah sahura kalktığımızda da, her şeyden önce bir bardak su almalıyız.
Ramazan boyunca yediklerimize ne kadar dikkat edersek edelim, metabolizma yavaşladığı için kilo alma ihtimali artar. Bu nedenle fiziksel aktivite daha büyük önem kazanır. Günde yarım saatlik tempolu bir yürüyüş bile metabolizmayı canlandırmaya yardımcı olur. Hatta göze alabilirseniz, sahurdan sonra yatağa girmek yerine, yarım saatlik bir yürüyüşe çıkın. Mesela deniz kenarına gidip ufku seyredin. Güneşin yeni doğduğu saatlerde sokakta olmak çok güzel bir duygudur. İşe gitmeyenler öğlende biraz şekerleme yapabilirler, çalışanlar ise akşamları erken yatarak sabah uykusunu telafi edebilirler. Bir deneyin, çok hoşunuza gideceğine ve kendinizi daha zinde hissedeceğinize eminim.
Paylaş