Paylaş
Özlenilen ve aranılan güneşli günler başladı. Tam olarak ısısını hissedemesek de, bu ay ile birlikte kendisini daha fazla gösterecektir. Biz dermatologların ana konusudur güneş. Çünkü sağlık da onunla başlar hastalık da. O ince çizgide yürümek güzeldir ama düşmemek kaydıyla. Size bu yazımda "biliyorum" dediklerinizi tekrar sorgulatmak, bazı şeylere yeniden dikkat çekmek istiyorum.
Güneş nedir?
Güneş, dünyamızın ihtiyaç duyduğu enerjiyi sağlar, dünyayı ısıtır, doğal hayatın devamı için vazgeçilmezdir. Bazı cilt hastalıklarının tedavisinde öneririz. Aynı şekilde cilde en büyük zararı verendir. Çünkü derinin erken yaşlanmasına, kırışıklıklara ve lekelenmeye neden olur. Yararına inandığımız aynı güneş birçok kanserin de en büyük nedenidir. Alerjilerin oluşmasını sağlar, yazın tatilimizi burnumuzdan getirir.
Güneş ışınları, UV (Ultraviyole)
Güneş sayesinde dünyamıza ulaşan enerji, elekromanyetik ışın demetlerinden oluşur. Bu ışınlar görülebilen ve görülemeyen (ultraviyole-UV) olarak ikiye ayrılır. Aynı zamanda UV ışınları da kendi içinde üç kısıma ayrılır. Ultraviyole-A (UVA), ultraviyole-B (UVB) ve ultraviyole-C (UVC) olmak üzere. Atmosferin koruyucu kalkanı nedeniyle biz ancak UVA ve UVB’yi hissederiz.
Derinin renginin koyulaşması (bronzlaşmak) ne kadar faydalı?
Güneş ışınlarının ve bronzlaşmanın insanlara sağlık, güzellik ve-gençlik duygusu verdiği bilinen bir gerçektir. Ama ruhsal faydanın dışında somut gerçekler farklıdır. Güneş ışınlarının etkisi erken hissedileceği gibi zamanla da ortaya çıkabilir. Bu durumda kısa vadede fayda görmeniz doğal, zamanla leke ve kansere yakalanma sıkılığınızın artmasıyla anormal olacaktır.
Güneş yerine solaryum mu seçmeliyiz?
Solaryum cihazları yapay Ultraviyole-A ışını kullanırlar. Ultraviyole-A ışınlarının erken yaşlanma ve deri kanserlerine neden olduğu uzun yıllardır bilinmektedir. Bu yüzden biz hastalarımıza kesinlikle solaryumu önermemekteyiz.
Güneş doğal, biz mi anormaliz?
Doğada yaşayan her canlı güneşten yararlanır. Özellikle ozon tabakasının delinmesiyle son 30 yılda güneş ışınlarının yıpratıcısı etkisi artmıştır. İş böyle olunca ondan yararlanmanın da boyutu değişmeye başladı. Örneğin:
1- Güneş ışınları dünyaya eşit bir şekilde düşmez. Ekvatora yaklaştıkça güneş ışınlarının şiddeti artar. Aynı zamanda yazın öğle, vakti ve öğleden sonra şiddetini artırır. Yer ve zamana dikkat ederek zararını azaltabiliriz.
2- Güneş ışınları kar, yağmur ve kum gibi yansıtıcı özelliğe sahip maddeler nedeniyle etkisini artırabilir. Bu durumlara hazırlıklı olmak gerekir.
3- Uzun süre dışarıda geçirilen süre etkiyi artırır.
4- Giysiler, güneş gözlükleri şemsiye veya tente, güneş ışınlarının önemli kısmını engelleyebilir.
5- Açık, ten ve göz rengine sahip kişiler güneş ışınlarından daha fazla zarar görürler. Kendilerini bilip önlemlerini ona göre almalılar.
6-Güneşten koruyucu ürünler ultraviyole ışınlarının zararlı etkilerini önemli ölçüde engelleyebilir.
Koruyucu ürünlerin ne kadar faydası olur?
Güneş ışınlarını engelleyen ürünler temel yapıları gereği, içerdikleri kimyasal maddeleri derimiz üzerine koruyucu kalkan yaparak gerçekleştirirler. Bu ürünlerin üzerindeki numaralar güneşten korunma faktörü (SPF) olarak bilinirler. Yazın en heyheyli dönemlerinde dışarıda geçireceğiniz zamanlarda en az 20 faktörlü işinizi görecektir. Ama deniz kıyısında sıklıkla bulunuyorsanız 30 SPF’nin altı önerilmez.
Koruyucuları dışarı çıkmadan en az 30 dakika önce cildinize sürmelisiniz. Terleme, su ile temas gibi nedenlerle derinizin üzerinden yok olabilir. Bu durumda tekrarlamanız yararınıza olacaktır.
Güneşe merhaba demek işin en kolay ve en güzel yanıdır. Önemli olan devamını doğru ve sağlıklı bir şekilde yerine getirebilmek. Kısa ama öz önlem ve dikkat sayesinde, yazın tadını çıkarmak elimizde.
Şimdiden koruyucuları edinmeli, gözlük, şapka vb aksesuarlarımızı edinmeliyiz. Bugün, yarın ertelemeleri kısa vadede bir kayıp sağlamazken uzun süre sonucunda geri dönüşü olmayan sorunlar yaratabilir.
Sağlıklı ve kararında güneşli günler dilerim…
Paylaş