Paylaş
Gözler, hayatımızın ışık kaynağıdır. Yani kelime anlamında da, manevi olarak da; yüzümüzü, yaşamı aydınlatan onlardır. Ben mesleğim icabı bütün gün insanların yüzlerine bakıyorum. İnanın, önce gözlerini görüyorum. Sanırım iletişimin baş aracı gözlerdir. Evinizde hiç evcil hayvan beslediniz mi? Varsa, gözlerin ne kadar anlamlı olduğunu daha iyi bilirsiniz. Her şeyi anlatırlar bakışlarıyla…
Göz çevresi yüzümüzde küçücük bir alanı kaplamasına karşın, boyundan büyük birçok sorunla karşılaşır. Kırışıklar, kaz ayakları, göz kapağı düşmesi gibi yaşa bağlı deformasyonların yanı sıra bir de göz altındaki mor hareler konusu vardır. Bu mor halkalar bazen gençlerde bile olur. Bizi son derece yorgun, bitkin ve karamsar gösterir. Bazılarında bu sorun devamlıdır. Kimisinde bir dönem artar, sonra geçer, sonra yeniden başlar. Dönemsel veya kronik göz altı morluklarının nedenleri farklıdır.
Göz altındaki morlukların en yaygın nedenlerinin başında kalıtım, uykusuzluk, vücut direncinin düşmesi, alerjiler, yaşlanma ve güneş etkileri gelir. Birçok araştırma sigara ve alkolün, fazla kahve ve gazlı içeceklerin de bu sorunu artırdığını gösteriyor.
Göz çevresindeki deri son derece incedir ve elastikiyeti zayıftır. Kolajen bakımından da fakirdir. Bu nedenle deri altındaki kılcal damarların rengi kolayca dışarıya yansır. Özellikle yaşımız ilerleyince bu deri iyice incelir. Güneş ışınları da bu bölgeyi zayıflatan etkenlerin en başında gelir.
Bazen göz çukurundaki kılcal damarlar, kanı sızdırırlar. Bu sorun baş gösterdiğinde sızan kan oksijene maruz kalır. Oksidasyon göz çevresinde mor, hatta siyah renge yakın lekeler yaratır.
Özellikle gençlerde gördüğümüz göz altı morlukları bize alerjik olabileceğini düşündürür. Hele saman nezlesi yükselişe geçince gözlerin altı iyice çöker! Örneğin toz, polen ve evcil hayvan tüylerine karşı alerjisi olanlar sık sık gözlerini ovuşturmak zorunda kalırlar. Tabii tek nedeni gözlerin ovuşturulması değildir. Burun bölgesindeki ödemler ve tıkanmalar kanın yukarı çıkmasını engeller. Baş ağrıları, gözlerin kısılması, bulanık görme, zihin dağınıklığı ve baş ağrısı bu nedenle ortaya çıkar. Bir yandan da göz altları morarır. Çünkü dokular besinsiz kalır. Birçok gıda alerjisi ve sindirim sorunları da göz çevresiyle bağlantılıdır. Günümüzün modern doktorları alerjik reaksiyonların kaynağını sindirilemeyen gıdalarda özellikle süt ürünleri ile glütende, eski tip diş dolgularında arıyorlar. Alerjiyi andıran gıda intoleransında çok çeşitli belirtiler ortaya çıkabiliyor. En sık görülenleri; kabızlık, ishal, şişkinlik ve karın ağrısı. Ayrıca hapşırık nöbetleri, kaşıntı, döküntüler, gözlerin sulanması, burun akıntısı, öksürük, baş ağrısı, mide bulantısı, saman nezlesi olabiliyor.
KALITIM her konuda etkisini gösterir. Göz altındaki morluklar da bu mirastan payını alanlar arasında başta gelir. Özellikle beyaz ciltler veya göz çukuru derinde olan yüzlerde oldukça tipiktir.
Yukarıda alerjiye bağlı ödemlerin etkisinden bahsetmiştim. Ama su toplanmasının tek nedeni alerji değildir. Aşırı tuz tüketimi, sigara, kalp, tiroit, böbrek ve karaciğer sorunları da ödemlere yol açar. Bazı ilaçların uzun süre kullanılması da, damarların genişlemesine neden olabilir. Sonuçta göz altındaki incecik kan damarları genişleyince kan deveranına geçit veremez. Sonuç aynıdır, göz altındaki mor halkaların artması!
Paylaş