Paylaş
Yağ ve ter, deri yüzeyinde hafifçe asitli bir zar oluşturur. Bu tabaka cildimizde bakteri ve mantarların üremesini önler. Cildimizi sert sabunlarla yıkayıp bu tabakayı yok etmemeliyiz, onun tüm savunmasını elinden almış oluruz.
Biz terimizi durdurmak için fazlasıyla kimyasal ürünler kullanmayalım, vücudumuzdaki birçok zehirli madde terleme yolu ile dışarı atılır.
Kıllar ve saçlar vücudu güneş ışınlarından korurlar ve bedenimizde ısıyı dengelemeye destek olurlar. Saçlar beynimizi ve başımızı; kaşlar ve kirpikler ise gözlerimizi dış etkenlerden korurlar.
Cildimiz yağ salgılamasaydı eğer, vücudumuz ıslandığında sünger gibi su çekerdi veya sıcakta, rüzgârda, soğukta, kurumuş bir yaprak gibi ufalanırdı.
Güneşte neden kızarırız veya esmerleşiriz diye hiç düşündünüz mü? Bunun tek nedeni deri altındaki dokuları güneş ışığından korumak içindir.
Vücut ısımız 37 derecede sabit kalıyorsa, bunu büyük ölçüde derinin faaliyetlerine borçluyuz. Deri yüzeyine yakın kan damarları, koşullara göre genişleyip büzülerek, vücut sıcaklığını ayarlar, terleme vücut ısısını düşürür, deri altındaki yağlar da bir tampon gibi ısıyı korur.
Derimizde yoğun sinir ağları bulunur. Bunlar ısı, ağrı, basınç, yanma, kaşınma, karıncalanma, gıdıklanma, uyuşma hissi ile bizi dış tehlikelerden veya haz kaynaklarından haberdar ederler.
D vitamini kemik dokusu için çok önemlidir. Hem bebeklerimize hem de yaşlılarımıza özenle D vitamini vermeye çalışırız. D vitamininin sentezi ise sadece deride yapılır.
Tırnaklarımızın vazifesi parmak uçlarımızı korumaktır. Bildiğiniz gibi, el ve ayak parmaklarımızın uçları son derece hassastır.
Bir çırpıda cildimiz ile ilgili yazacaklarımız bunlar ama en ince noktasına kadar yoğunlaştığımızda belki de sayfalarca cümleler kurmamız gerekir. Cildinizin değerini bilin, ne zaman sağlığını kaybetmeye başlarsanız ah vah yapmaya başlarsınız. Yukarıda yazdığım özelliklerden yola çıkarak cildinizi sevin. Çünkü her şey sevmekle başlar.
Paylaş