Paylaş
İmpetigo, uçuklar ve siğiller... Doğrudan ilgili olmamakla birlikte farklı olarak nasıra da değinmek istiyorum. Biz dermatologlara danışılan önemli konudan biri de bu. Şimdi ayrıntılı olarak bu rahatsızlıkları inceleyelim.
Bu son derece bulaşıcı, bakteriyel bir cilt hastalığıdır. Her şeyden önce, cildi bol köpüklü sabunlu su ile yıkamak ve devamlı temiz tutmak gerekir. İmpetigo bakteriyel bir rahatsızlıktır. En fazla çocuklarda görülür. Sonbahar ve yaz mevsimlerinin hastalığıdır. Ciltte böcek ısırığı, çizik veya bir yara olduğu zaman, kolayca bulaşır.
İmpetigo kızarıklık ile başlar, bir süre sonra bal renginde kabuklar oluşur. Sonunda sarımsı renkte bir akıntı yapar. Bu akıntı bakteri yüklüdür ve son derece bulaşıcıdır. Kaşınacak olursa yayılır. Hastalık tedavi edilmezse daha derinlere işler ve bakteriler kan dolaşımına karışır.
İmpetigo ağızdan alınan antibiyotikler ve dışarıdan sürülen pomatlarla tedavi edilir. Sorunlu bölgenin temiz tutulması çok önemlidir. Her şeyden önce, cildi bol köpüklü sabunlu su ile yıkamak ve devamlı temiz tutmak gerekir. Tedavide geç kalınmazsa herhangi bir iz kalmaz.
Herpes- simplex virüsü bulaşıcıdır. Bir kere vücuda girdiği zaman; güneş, rüzgar, soğuk, grip, korku, heyecan gibi birçok vesile ile yeniden “uçuklamak” işten bile değildir. İnsanın tam da en güzel olmak istediği önemli bir günde, dudağın kenarında bir kaşıntı hissedilir, sonra ufak bir yara belirir! Bu yaranın içi su doludur. İçin için bir kaşıntı başlar. Uçuk birkaç gün sonra kurur ve kaybolur. Bu uçuklar musallat oldukları insanın yakasını bırakmazlar. Dudağın kenarında her fırsatta yeniden çıkarlar. Uçukların nedeni, “herpes simplex” virüsüdür.
Herpes simplex virüsünün en yaygın türü genellikle dudakta uçuk çıkmasına neden olur. Nadiren yüzde veya diğer bölgelerde de oluşabilir. Virüsün İkinci bir türü de genital organlara yerleşir ve oldukça sıkıntılı uçuklara neden olur. Herpes simplex virüsü bulaşıcıdır. Dudağınızda uçuk olduğu zaman hiç kimseyi öpmeyin. Özellikle bebeklerin güzel yüzünü. Genital organlardaki herpes-simplex ise oldukça ciddi bir hastalık sayılır ve cinsel ilişki ile bulaşır. Uçuk sık sık tekrar ediyorsa, vücut direncinin düşmüş olduğu anlaşılır. Doktorlar bu durumda vitamin takviyesi önerebilir. Tedavi için hem ağızdan alınan hem de haricen sürülen ilaçlar kullanılabilir. Uçuklar güneşe maruz kalındığında çıkıyorsa, güneşten koruyucu rujlar sürülerek önlem alınabilir.
Herpes simplex virüsünün, yani uçuk sorununun, henüz kesin bir tedavisi bulunamamıştır. Aşı araştırmaları yapılmakta, lazer ve ozon terapileri denenmektedir.
Halk içinde siğilin tıbbi tedavisi olmadığı yönünde bir inanç vardır. Oysa siğilleri yok etmek için; lazer , koter ve buz tedavisi gibi gayet etkili modern yöntemler uygulanmaktadır. Siğil, virüsle bulaşan bir cilt enfeksiyonudur ve özellikle çocuklarda çok sık görülür. Daha az da olsa, yetişkinlerin de başına gelir. Siğillerin çeşitli tipleri bulunur. Genel olarak cilt renginde ve katı dokuludurlar. Ancak bazıları koyu renklidir veya kimisinin yüzeyi düzdür. Siğiller cildin çok değişik bölgelerinde oluşabilir.
Ellerde: Ellerdeki siğiller genellikle tırnak kenarlarında ve ellerin üst bölgesinde oluşur.
Ayaklarda: Ayaklardaki siğiller genellikle topuk bölgesinde olur. Yürüme nedeniyle, sürekli basınç altında olduklarından, bu siğiller düzleşirler. Siğiller pek ağrılı olmaz ama bazen yürüme basıncının yol açtığı sıkıntılar yaşanabilir. Bu siğiller ayak tabanındaki nasırlarla karıştırılır. Ancak siğilin üstü girintili çıkıntılıdır ve ortasında siyah noktalar bulunur. Görüntüsü sanki deniz kestanesi batmış gibidir. Bu siyah noktalar, siğili besleyen kan damarlarının görüntüsüdür. Nasır genellikle ayakkabının vurduğu yerlerde olur. Siğiller ise ayağın herhangi bir yerinde olabilir ve bir kere başladıktan sonra sayısı giderek artar.
Genital organlarda: Genital siğillere “Kondiloma” denir. Bunlar cinsel organlarda oluşan yumuşak dokulardır. Anüs kenarında veya vajina içinde meydana gelebilirler. Genelde et benlerine benzerler. Ağrı vermezler ama giderek çoğalırlar. Bu tür siğiller görüldüğünde, zaman kaybetmeden doktora gidilmesi gerekir.
Yüzde: Yüzde oluşan siğiller, deriden biraz daha kabarık lekeler gibi görünür. Hasta, "yüzümde lekeler oluştu" diyerek doktora gider. Doktor bunların leke değil de siğil olduğunu teşhis ettiğinde, hasta inanmakta zorlanır.
Halk içinde siğilin tıbbi tedavisi olmadığı yönünde bir inanç vardır. Siğil, muskalara, sülüklere (kan emen kurtçuklar) başvurulan belli başlı hastalıkların başında gelir. Ülkemizin bazı yörelerinde siğili iyileştirmek için üzerine incir sütü sürülür. İncir sütü cildi yakar ve ciddi sıkıntılar yaratır. Bu nedenle doktora koşan hastaların sayısı oldukça kabarıktır. Oysa siğilleri yok etmek için değişik modern tedavi metotları vardır. Lokal olarak uygulanan lazer, koter, buz tedavileri son derece etkilidir.
Nasır aslında bir hastalık sayılmaz. Cilt, belirli bir baskıya veya sürtünmeye maruz kaldığında, kendini korumak için çoğalır ve kalınlaşıp nasırlaşır. Bu oldukça sevimsiz ve can sıkıcı bir sonuç olsa da, derinin iyi niyetli bir savunma tepkisidir. Nasırlaşan cilt, bizi kendine karşı daha nazik davranmaya davet eder. Ama ağrısı ve hoş olmayan görüntüsü ile onu bir baş belası gibi algılarız!
Nasır en yaygın olarak, el ve ayaktaki kemik çıkıntıları üzerinde gelişir. Büyüklüğü genellikle bezelye kadardır. Nasırın ortasında sert bir özü bulunur. Bu öz, derinlere doğru sivri uçlu bir uzantı yapar. Çevresinde geniş ve sarı renkte kalın bir tabaka oluşur. Nasır, üzerine direkt baskı uygulanınca ağrır. Bu ağrı nemli ortamlarda artar.
İki çeşit nasır görülür. Bunlar:
- Sert nasırlar, ayak parmaklarının sırtında ve ayak tabanında oluşur.
- Yumuşak nasırlar ise, ayak parmaklarının arasında çıkar.Yumuşak nasır genelde beyazdır. Çoğu zaman mantar hastalığı ile karışır. Bu nasırlar çok ağrılı olur.
Bazı meslekler, vücudun değişik bölgelerinde nasırlaşmaya yol açabilir. Örneğin;
- Halterci, kürekçi ve jimnastikçilerin el avuçlarının içinde nasır oluşur.
- Gitar çalanların sol el parmaklarında ve meme bölgesinde nasırlaşma görülür.
- Kemancıların boynunda ve sol ellerinin parmak uçlarında,
- Trompetçilerin dudaklarında,
- Parkeci ve temizlikçilerin dizlerinde,
- Sörf yapanların ayak sırtında olmak üzere, değişik yerlerde ve boyutlarda nasırlar oluşabilir.
Hafif nasırların tedavisi için, eczanelerde satılan plasterler kullanılabilir. Bunlar %40 oranında salisilik asitle hazırlanır. Nasırın üstündeki kalın tabakayı kazıdıktan sonra, plaster yapıştırılır. İki gün beklendikten sonra çıkarılır ve beyazlaşan deri temizlenir. Bu uygulamaya nasır tamamen geçinceye kadar devam edilir.
Nasırlar durumuna göre; cerrahi yöntemlerle, kriyoterapi veya lazer ile yok edilebilir.
Bizden söylemesi...
Ciltte kızarıklık, kaşıntı veya hangi bir değişiklik gördüğünüz zaman, en önemlisi onu kaşımamak, ellememek, patlatmamak, kabuklarını çekmemek ve herhangi bir şekilde tahriş etmekten kaçınmaktır.
Diğer bir konu da, tedaviye veya ilaca ihtiyacınız olduğunu hissediyorsanız, bunun için doktora danışmanızdır. Çünkü bölümün başında da belirtilmiş olduğu gibi, dermatologlar birçok durumda, hastalığın kendisinden ziyade, tedavi niyetiyle kullanılan hatalı ürünlerin yarattığı hasarlarla başetmeye çalışırlar.
Öte yandan en iyisini bizzat yapabileceğiniz bir şey de vardır. O da size alerji yapan maddeleri keşfetmektir.
Size tavsiyemiz, sert temizlik malzemelerine karşı daima ihtiyatlı olmanızdır. Bugün bir sorununuz olmasa da, yarın için garanti verebilecek kimse yoktur. Tedbir almak için sorun çıkmasını beklemeyin. Piyasada satılan birçok eldiven çeşidinden birisi, eminim sizin için uygundur. Böylelikle elleriniz, tırnaklarınız da bakımlı kalır.
İmpetigo, uçuklar hem çok yaygın hem de bulaşıcı cilt hastalıklarıdır. Siğil ise doğrudan doğruya virütik bir sorundur. Bunlardan şüphelendiğiniz zaman, vakit kaybetmeden doktora görünün ve başkalarına bulaştırmamak için elinizden gelen tedbiri alın. Kimseyi öpmeyin, sorunlu bölgelere dokunan giysi, havlu ve kozmetikleri de paylaşmayın. Aynı şekilde, bu hastalıkların belirtilerini başkalarında gördüğünüz zaman da, ihtiyatlı olun.
Paylaş