Paylaş
Ağır metal zehirlenmesi, bakır, fluorid, alüminyum, civa, kurşun, kadmiyum ve arsenik tarafından vücudumuzda oluşan olumsuzluklar ve ortaya çıkan hastalıklara verilen addır. Farkında olarak yada olmayarak dışarıdan alınan bu maddeler, biriken organa, etkilediği sisteme bağlı olarak psikolojik rahatsızlıklardan tutunda fizyolojik sorunlara kadar geniş bir yelpazede sorunların ortaya çıkmasına sebep olur.
Hemen hemen herkes bu riskin doğrudan hedefidir. Ancak çocuk ve yaşlılarda seyir daha hızlı görülmektedir. Yukarıda saydığımız maddeler dokularda birikerek kronik hasarlara yol açabileceği gibi, akut zehirlenmelerde sıkça görülür. Bu etkinin belki de en büyüğü DNA hasarıdır. Hasar alan DNA dolaylı yönden kanseri de tetikler. Bu metallerin en çok biriktiği organlara baktığımızda beyin ve böbrekleri görürüz. Biriken ağır metaller hücrelerin, organların, sistemlerin normal işlevini bozarak ağır hasarlara uğratırlar.
Belkide bu rahatsızlıkta en zor şey tedavi protokolü oluşturmaktır. Uzun yıllar boyunca biriken toksinin vücuttan uzaklaştırılması için hastanın kabul etmesi gereken öneri ve planlar vardır. Ağır metallerin çoğu için özel bir destek olmadan vücudun boşaltım sistemleri (böbrekler, karaciğer, bağırsaklar, akciğer ve deri) yoluyla atılması çok zordur. Otonom sinir sistemine yerleşen ağır metallerin uzaklaştırılması için uygulanan en önemli yöntem şelasyon detoksifikasyonudur.
Vücutta biriken toksik mineral ve metallerin kuvvetle bağlanarak bağırsaklardan emilmesinin engellenmesine ve vücuttan uzaklaştırılmasına “şelasyon” denir. Damardan verilen EDTA (etilen diamin tetra asetik asit) ile tedavi yapılır. Birçok kez vitamin B, C, magnezyum ve çinko birlikte uygulanır. Bu işlem haftada 2 defa, 2-3 saat uygulanır.
Paylaş