Paylaş
Yaygınlığı, tespiti ve üzerinde konuşması en zor konulardan biri olan çocuk tacizine karşı nasıl önlem alınmalı? Çocuklarla konuyu nasıl konuşmak, durumu nasıl tespit etmek ve hangi durumlarda uyanık davranmak, çocukları korkutmadan konuya nasıl duyarlılık geliştirmek gerekir?
“Bana, kim ve nasıl dokunabilir? Çocuklara bu mutlaka anlatılmalı” diye başlıyor sözlerine Pedagog Yıldız Çakar. “Sınır çizebilmek”, çocuğun konuşmaya başladığı 2’li yaşlardan itibaren düzenli olarak birinci konuşma konularından biri haline gelmeli. Duygularını nasıl dile dökebileceğini, kızgınlık ve öfke ile nasıl başa çıkabileceğini de “sınır çizmeyi” öğrenirken eş zamanlı öğrenmek zorunda. Yıldız Çakar, toplumda her dört çocuktan birinin fiziksel ya da manevi anlamda tacize uğradığını, tacizcilerin genelde yakın çevreden çıktığını belirtiyor ve ekliyor; “İşin kötü tarafı aileler çocuklara küçük yaşlardan itibaren bunu öğretmediği, öğretemediği, anaokulları bu eğitimin üzerine yoğunlukla eğilmediği için istatistik oranlar gün geçtikçe artmaya devam ediyor” diyor.
Evde, okulda öğretilenin genelde “Yabancılarla bir yere gitme, yabancılardan hiçbir şey alma!” söylemleri üzerine kurulmuş olması, bağımsızlık duygusunun eksik bırakılması, tacizin ve şiddetin artmasına yol açıyor. Çakar’a göre yapılması gereken, müfredatlara drama ve canlandırma teknikleri dahil etmek yanı sıra aileleri bilinçlendirmek ve çocuklara olası durumlar karşısında strateji öğretmek. Nasılsa şimdi bir şey olmaz deyip, çocukken bir şey öğretmemek ailelerin en büyük zaafı ve yanlışı.
Alt değiştirme döneminden itibaren eğitime başlamak, “Senin bezini şimdi açacağım, şimdi dokunacağım, şimdi fanilanı değiştiriyorum” gibi bildirimler yapmak, çocuk, üst değiştirmek istemediği zaman ise zorlamak yerine “Hadi oyununu bitir gel, işimizi yapalım” diyerek ona saygı göstermek, çocuğun özgürlük ve bireyleşme konusundaki gelişimini desteklemek, bu eğitimin temel başlangıç noktası kabul ediliyor.
Çocuklar bu şekilde çok erken yaşta bilinçlenmeye de başlıyor. Sınır ihlallerine karşı duyarlı ve uyanık olma hali, ancak çocuk, fikrini rahatça söyleyebilirse gerçekleşebiliyor. Çocuk çok küçükken kendine güvenir, fikirlerini rahatça söyleyebilir, ailelerinden her zaman yardım alabileceğini bilirse, sesini de o derece yüksek çıkarabiliyor.
“Hayır” diyebilen, kendine yardım edebilen yani sorun çözebilen çocuklar, çok nadiren kurban durumuna düşüyor. Bu yüzden ikinci en önemli kural, çocuklara “Hayır” deme izni vermek. “Bedenin sana ait bilinci” ise üçüncü önemli kural olarak karşımıza çıkıyor. Çocuklar sağlıklı gelişim için çok küçük yaşlardan itibaren dokunmak, sarılmak ihtiyacında olurlar. Ne üzücü ki, bazen çocuklar bunu evlerinde yeterince bulamayabilir ve dokunulmak ihtiyacını başka bir yabancıdan gidermeye yönelebilir. Bu yüzden hem anne hem baba dokunmak ve sevmek konusunda bonkör davranmalı ama alt metinde “Bedenin sana ait, sen istersen sevebiliriz” mesajı ihmal edilmemeli…
Paylaş